..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Deðiþim dýþýnda hiçbir þey sürekli deðildir. -Heraklitos
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Turgay DELÝBALTA




23 Mayýs 2007
Bu Aynanýnýn Rengi Yok  
Bu Aynanýnýn Rengi Yok

Turgay DELÝBALTA


Siyah saçlarýný plastik taraðý ile okþadý, tavladý. Geceliðin yakasýný göðüslerine doðru biraz daha çekip, saçlarýný beyaz bedeninin üzerine salýverdi.


:BHIH:
Siyah saçlarýný plastik taraðý ile okþadý, tavladý. Geceliðin yakasýný göðüslerine doðru biraz daha çekip, saçlarýný beyaz bedeninin üzerine salýverdi. Allýndan aþaðý inen bir tutam saçý yeniden elindeki taraða sarýp biraz bekledi. Ve sað gözünün üzerinden onu da salýverdi, yanaklarýndan aþaðý. Benzindeki lambanýn ölgün ýþýðý bir türlü gitmiyordu. Çekip aynayý iyice içine dalar gibi sokuldu. Ta ki yüzündeki güneþten solmuþ sarý tüyleri görünceye dek.
Saçlarýný tekrar alýp sýrtýna attý. Gerdanýný biraz daha açýp göðüslerinin biraz daha gözükmesini saðladý. Keten geceliðin çiceklerindeki solgunluk boðdu beyaz tenindeki parlaklýðý. Ýçine sinmedi.
Sil baþtan aldý kaþ kalemini. Zaten siyah ve kalýn olan kaþlarýný, kirpiklerini baþtan aþaðý yeniden boyadý. Aynanýn içine daldý. Burnu çarpýnca ancak durabildi. Bu siyahlýk yüzünde karamsarlýðý kalýnlaþtýrdý. Benzindeki solgunluk iyice aklaþtý. Hemen çekmeceyi çekip allýða yapýþtý. Ne var ne yok sivri çenesinin ucundan baþlayýp elmacýk kemiklerine kadar ala boyadý, olmadý. Bu allýk kalýn kaþlarýnýn altýnda çamuru düþmüþ bir paçavraya çevirdi yüzünü. O gece saatlerce aradý yüzündeki uçuþan o pembe rengi bulamadý. Çekilip aynanýn önünden gecenin bir yarýsýnda uyuyanlarý, uyandýrma pahasýna þýrýl þýrýl akan sularda piri pak oldu. Dönüp aynada bir kere yüzüne baktý. Ve içine sinen o anlaþýlmaz ifade daha belirgin ve diri duruyordu. Sarýnýp ona yataðýna uzandý. renkli rüyalar umudu ile.
Uzun bir süre yataðýnda düþlere dalýyor, düþünde köyüne geri dönüyor. Okuduðu okulun bahçesinde yeniden arkadaþlarý ile oyunlara dalýyor. Çiçekli basma elbisesi ile köyün gözde kýzlarýndan olduðunu anýmsýyor.
Sokaktan geçen arabalarýn sesleri, düþlerinden ayýrýyor. Ve sabah yakýnlaþtýkça o da uykunun duyarsýzlýðýna býrakýyor kendini. Derin uykulara tam dalmýþken, baþ ucundaki kurmalý saat siren sesinden önceki iþini yapýyor.
Hemen zýplýyor yataðýndan akþamdan okþadýðý saçlarýný yeniden tarýyor. Bir zeytin tanesi, bir dilim ekmek atýþtýrýp otobüs duraðýna yaþadýðý kentin renksizliðine atýyor kendini. Ne o kent onu bilir, tanýr ne de o beþ yýldýr yaþadýðý sokaklarý tanýdý, bildi.
Durakta, otobüse binmeden önce ayakkabýlarýný çamurunu sürekli çantasýnda taþýdýðý paçavra ile silip dar sýkýcý bir yolculuktan sonra, utsa baþýnýn emrine býrakýyor kendini.
Makina týkýrtýlarý yavaþ yavaþ törpülemeye baþlýyor. Birgül `ün yüzündeki allýk kumaþlardan çýkan tozlara karýþýp yok oluyor, bir kaç dakika sonra. Arkadaþlarý ile bir iki söz ediyor. Soðuk anlamsýz bir kaç sözle iyice düþüyor kim olduðunun derdine. Yapay kahkahalar istenmeden yapýlan davranýþlar içinde akþam paydos sesi ile yeniden bir otobüs duraðýnda sýrada. Ýtiþ kakýþ. Her birey yalnýz, Birgül kadar. Her birey kendi içinde umarsýz.
Dar ve sýkýcý bir yolculuktan sonra atýyor kendini gecekondunun odasýna. Ayna, bir tarak ve bir kaç makyaj malzemesi, ile yeniden bir dünya renklendirme çabasýna baþlýyor.
Sayýsýz renklerin yaþayýp yok olduðu bu dünyada içlerinden birinin ucundan tutamadý bu kente geldi geleli.
Renk renk ýþýklarýn süslediði vitrinler, kent sokaklarý. Düþlerin de düþlediði içinden kopup geldiði renklerle örtüþmüyor bir türlü. Onlarýn arasýndan bir renk olup yeni düþ ve düþlemlere dalmak. Kopup o görünmezliðin gizli perdesinin ardýndan, gün ýþýðýna çýkma, yeni bir Birgül olma çabasýný sürdürüyor aynanýn baþýnda.
Yüzünde ki uðraþýsý bitince geçip boy aynasýnýn karþýsýna, yarýna hazýrlanmaya baþlýyor. Önce etek boyuna sýkýlýyor.
Bir kaç yýldýr giðindiði siyah kumaþ etek tüylenmiþ dikiþ yerleri solmuþ, dikiþ yerlerinden hafif hafif açýlmýþ, Biraz daha kilo alsa, etek bir gün düþecek üstünden yolun ortasýnda. Azýcýk eteðini dizlerinin üstüne çekti. Diz kapaklarýndaki kemikler cýlýz bacaklarýnýn üstünde köþeli pütürlü bir taþ parçasý gibi çýktý ortaya. Tekrar aþaðý býraktý eðri ve ince bacaklarý siyah eteðinin altýnda birer kuru dal gibi dikili kaldý.
Altýna, giðdiði ayakkabýlarýný deðiþtirdi. Onlarý da her gün giyemezdi. Bir baþka etek denedi, çorabýnýn rengini deðiþtirdi. Bacaklarýnýn kýllarý alttan görünmeye baþladý. Býrakýp yakasýný gömlekler, boydan elbiselerini denedi. Kimi dar, kimi solgun, kimi de yatmadý kafasýna. Çocukluðundan beri denedi ne varsa giyecek olmadý.
Hafif hafif yaðmur düþmeye baþladý. Giderek çatýya düþen damlalarýn sayýsý ve sesi arttý. Arttýkça Birgül`de bu damlalarla düþlerinden, yataðýna inen bir kaç damla ile ayrýldý. Yataðýný yaðmurun hýzý arttýkça köþe bucak damlalarýn önünde kaçýrdý, odanýn ortasýnda, olmadý. Bir kaç yerden akmaya baþlayýnca leðen, tas, tabak ne bulduysa koydu akan yerlerin altýna.
Damlalar birikti, taslar doldu, doldukça Birgül boþalttý. Her damlada yeni bir düþe daldý Birgül.
Olmadý olmadý. Aynanýn ýslaklýðýný silip, odanýn kuru bir köþesine alýp annesinin köyden getirdiði çeyizlik sandýðýnýn dibine döþeðini, iki katlayýp sokuldu arasýna. Yeni düþ ve rüyalarla giderek azalan damla seslerinin kulaklarýnda býraktýðý seslerle .
Sabah, çalar saat hiç aksamadan zamaný duyurdu. Biraz nemli, biraz küflü, uyku ile otobüs duraðýnda çamurlu ayakkabýlarýný sildi ve yine ayný itiþ kakýþ. Temiz pak bulvarlardan sonra yarým yamalak asfalt döþenmiþ sokaklar, çamurlu kondu yolu ve bir hafta sonu.
Son üç yýldýr her pazar günlerinden biri.
Bu kez aynadaki görünümünü kesin deðiþtirecekti. Haftalýðýnýn bir kýsmýný sakladý çeþitli bahaneler uydurdu, babasýný kandýrabildi. Gidip pazara, renk renk yapay çiçekler aldý. 0danýn penceresini açýp havalandýrdý. Perdeyi komþularýnýn içeriyi görme korkusuna karþýn sonuna kadar açtý. Bu kondu penceresi ile birlikte, kendisine yeni bir yaþam çizgisi oluþturmanýn düþlerini kurdu.
Nerden baþlamalý ?
Çocukluðundan kalma eski elbiselerini komþu kýzýna verdi. Köyden gelen çuvallarý tek tek döküp, daðýttý geçmiþini komþularýna, oturup baþýna geleceðinin.
Yeniden yüzünde uçuþan o pembeliði, gözlerindeki pýrýltýyý yakalamalýydý. Oda da içine ne sinmeyen ne varsa attý. Her köþesini yeniden sildi. Aynanýn yerini deðiþtirip tam pencerenin karþýsýna koydu. Öyle ki oturdu mu karþýsýna, pencereden gözüken karþý komþunun erik aðaçlarýnýn eðri, büðrü göðe uzanan dallarýnýn arasýnda, gördü kendini, kendi de taþtý odadan dýþarý. Pazartesi ilk iþi kendine bir kot pantolon bir de dar bir bulüz aldý. Akþam iþ dönüþü kondunun odasýna girer girmez üzerindekileri çýkarýp attý. Ve vücudunu tüm ayrýntýlarýný göz önüne seren pantolonunu, bulüzünü çekip geçti aynanýn karþýsýna. Önce pantolonun önden görünüþünü iðce sindirdi içine, ne çok yakýþmýþtý. Yandan, arkadan en küçük santimetresine kadar gözledi. Tam istediði gibi olmuþtu. Bir iki sefer oturup kalktý. Yeteri kadar hareket edemedi, ama olsun böyle yakýþýyor iþte. Sonra bluzini giðdi göðüsleri istediði þekilde gözüküyordu. Bulüzünün askýlarýnýn örtmediði yerlerden erinçsiz oldu. Sakýzýný alýp koltuklarýnýn altýný, gözlerinden yaþlar ine ine temizledi. Üzerine uzun kollu bir gömlek çekip, attý kendini demir ranzanýn üstüne. Büyük bir erinç içinde uyudu uyandý. Ve ailesinin karþýsýna çýktý. Babanýn gözleri açýldý. Nereden buldun bunlarý.? Anne; Bu bizim kýz mý, onun için mi çýkmýyorsun odandan? Aðabey; Bu ne kýz her yerin ortada?
Duydu, duymadý, onlarý gözledi. Ayný renksizlik aþmýþ onlarýn da baþýný. Görüldüðü, fark edildiði ona zevk verdi. Vardý, o da bu evde yaþýyordu... Keþke; sokakta, iþte, mahallede de böyle olsa istedi...Ýþ yerinde görülme istemi ile beþ yýl sonra derin uykulara daldý.
Sabah kalkar kalkmaz aynada zeytin karasý saçlarý birden gözüne çirkin göründü. Ve saçlarýný da sarýya boyama kararý ile giderek solan rengini görmedi bile.
Ýþe gittiðinde ilk gören ustabaþý oldu.
“Kýz sen ne güzel olmuþsun böyle?”
Yüreði hopladý hep kurt köpeðine benzettiði ustabaþý bir anda sevimli oluverdi, o sözcükle. Makine týkýrtýlarý, kumaþ tozlarý, yakýp törpülüyordu. O gün çevredekilerin bakýþlarý baþýndan aþýp gidiyordu. Bulüzünün üzerine çektiði gömleðini de çýkarýp astý makinesini yanýna.
Artýk Birgül gizli gizli bakýþlarý, beyaz bedenine çarpan gülümsemeleri yakaladý. O akþam, bir serçe kadar hafif uçtu, döndü konduya. Birgül yeniden vardý.
O Hafta pantolon ve bulüzünün katkýsýyla gitti, geldi. Yüzündeki pembelik, gözlerindeki pýrýltýlar ara sýra yanýp söndü. Yetmedi yanýp sönen pýrýltýlar, yüreklendirdi. Hafta sonu olur olmaz, hemen mahallenin kuaförüne gitti. “Sarýya boya “ dedi. Kuaför sarýnýn tonlasrýný açtý önüne; altýn sarýsý, saman sarýsý, fil diþi sarý, fýndýk kabuðu sarý, kanarya sarsý. Birgül saman sarýsýný seçti.
Saçlarýný omuz baþlarýna dokunacak þekilde kestirdi. Saman sarýsý saç, beyaz ten, daracýk kot, dar bulüz yeni renkler tonu ile attý kendini mahallenin sokaðýna. Bir gören, durup bir daha baktý. Birgül mahallede de görüldü o artýk vardý. Ve o mahallede yaþýyordu.
Eve gittiðin de annesi yüzüne tutup iki elini; “Bizim kýz delirmiþ, çýkma sokaða, gir içeri ne derler bize.” Figaný ile soktu içeri.
O gece de sarý saç aþaðý, sarý saç yukarý kavgasý sürdü. Duyan kim...Birgül o patýrtý, gürütü içinde girip odasýna yeni rengine dalýp aynanýn içini gözledi. Gözlerindeki prýltýlar bir kez olsun yanýp sönmedi. Sarý saç içinde bükülüp kaldý...
Ýþ yerinde ustabaþý büyük þaþahalarla karþýladý. Bir kaç güzel söz daha etti. Ýçi hopladý Birgül`ün yeni rengine. Ustabaþý ilk ödülü verdi. Daha kolay bir iþ vererek. Yeni iþi hem kolay hem de alacaðý ücret daha fazlaydý. Birgül yaptýðý deðiþikliklere yenilerini katma istemi ile o akþam kondudaki odasýnda aynanýn içine dalýp dalýp döndü. Artýk kesin olarak alacaðý haftalýklarýn bir kýsmýný kendine ayýracaktý. Þimdiye deðin aldýklarýný bir tamam babasýnýn eline sayýyordu.
Her hafta kendine yeni bir giyecek aldý. Ailesinde de söylenenleri duymadý. Nereden nasýl aldýðýnýn hesabýný vermedi. Kapanýp odasýna kendi düþlerinde kanatlanýp uçtu. Yüreðinde çýrpýnan kuþun çýrpýnýþý bir arttý bir azaldý.
Bir kaç ay yeni rengi ile gitti geldi. Giderek iþ yerinde, mahallede ve evdekiler alýþtýlar. Birgül`ün rengine. Ustabaþýnýn yýlýþmasý dýþýnda her þey siyah etekli Birgül`ün yaþadýðý zamana geri döndü. Yaþam yeniden duraðanlaþtý. Oturup aynanýn baþýna düþlerine daldý. Aylarca sessiz herkesten uzak gidip geldi.
Mini eteðini giydi, yeni ayakkabýlar aldý kendine olmadý. Olmadý da olmadý. Artýk sarý Birgül sýradan Birgül`dü. Eve ayýrdýðý haftalýðýn bir kýsmýný da kendisine harcadý. Az bir miktar, pazardan pazara annesini eline sýkýþtýrdý. Ne anne dillendirdi ne de Birgül.
Giysiler onu tanýmlamada yetmedi kendine. Ýþ yerinden akþamlarý çýkýnca kent merkezinde on beþ yirmi dakika süreyle vitrinleri izledi dolaþtý. Eve geliþ gidiþleri deðiþti. Baba, kardeþ, anne geç kalmasýna çýðlýklar kopardýlar. O kopan çýðlýklara aldýrmadan, bazen oturup bir parkta gelip geçenleri izledi. Evde konuþacaðý, dertleþeceði bir aynasý var. O da yeni renkler ister oldu ondan, doymadý bir türlü Bigül`ün yaptýkarýna.
Yeni bir dost, belkide bir sevgiliye gereksinimi vardý. Þöyle al baþtan içini dökecek biri olsa, bu kent çekilir olurdu. Geceleri yataðýnda yeniden uykusuzlukla kývrandý. Gözlerindeki pýrýltý, yüzündeki pembelik içinde çýrpýnan kuþ öldü. Yüreðinin kopardýðý çýðlýklar kondunun odasýný doldurdu taþtý.
Ev iþlerinde annesinin her pazar yardýmýna koþtu. Hafta içinde iþ, hafta sonu bulaþýk, ev iþlerinden çabuk yorulup çekildi. Yüzündeki yalnýzlýk giderek oturdu. Gülümseme uzaklarda bir kuþun kanadýnda göklerde buluttan buluta koþuyor.
Yeniden aynasýnýn baþýna oturup dertleþmeye baþladý; ”Artýk bir dost, bir sevgili istiyorum. Hadi dostum hadi milyonlar arasýnda içimi açacak bir dost.”
Dost istemi kentte ki gezilerinin süresini artýrdý. Her akþam uðradýðý parkta oturdu. Birkaç gündür taþýdýðý sigara paketini çýkarýp, peþ peþe yaktý. Dibine oturduðu aðaç, park, yanýndan geçen araçlarýn egzoz dumaný, çevredekilerin erinçsiz edici davranýþlarýna aldýrmadý. Genzi yandý, yüreði sýkýldý olanlardan artýk zevk almadý.
Mahallede ki komþu gençleri düþündü. Onlarýn yüzüne bile bakmamýþtý. Gözlerinin, saçlarýnýn rengi, yüz hatlarý, hiç birinin belleðinde yoktu. Ancak onlarý yürürken arkadan izleyebiliyordu. Kumaþ pantolanlar kiminin kýçýnýn arasýna sýkýþmýþ, boyasýz, tozlu ayakkabýlar, arkaya taranmýþ yaðlý saçlar, ellerinde tespih, o mahallenin yaratýcýlarý gibi yürüyüþlerinden baþka bir þey gelmedi usuna. Karar verdi. Her akþam yaz, kýþ demeden bu parkta oturup gözleyecekti, kentin yalnýzlýðýný.
Her akþam yaptýðý gibi gene iþ çýkýþý gelip oturdu parka. Çevrede hemen her gün gördüðü elli yaþýndaki bey, bir kaç aile, simitçi, çakmakçý, seyyar satýcý, çocuðunu gezdiren orta yaþlý bir anne, simit paylaþan birkaç üniversite öðrencisi ve bir çift sevgili genç oturacak yer arýyorlar. O sevgili çift arandý, yer bulamadý. Ve gelip Birgül`ün yanýna oturdular. Severek izin verdi. Kendi düþleri arasýnda onlarýda izledi. Kulaðýna ara sýra gelen “Seviyorum” sözü içini kaynattý.
Genç kýzýn arkadaþýna sarýldýðýný, öptüðünü, okþadýðýný, belki onun kadar duyumsamadý. Güzel sözler konuþuyorlardý içlerindeki sevinci duyumsuyordu. Biraz onlara doðru sokuldu. Onlarla tanýþýp dost olmak o sevgi yaðmurunu yakýndan duyumsamak istedi. Sevgililer uzun uzun konuþtular, öpüþtüler genç kýzýn göðüslerini okþadýðýný gördü. Yüzünü çevirdi, utandý, sýkýldý. Ýstemeden de olsa “Öffff” deyip biraz çekildi.
Delikanlý erinçsizliðini fark edince; “Özür dileriz rahatsýz etmek istemezdik.” Tümcesi ile suya dalar gibi daldý sohbetlerinin içine. Onlara katýldý. Derinleþtirdiler sohbeti ertesi güne buluþmak üzere ayrýldýlar.Bu gençler ne iþ yerindekilere, ne de mahalledekilere benzemiyordu.
Ertesi akþamý iple çekti. Parka gider gitmez o iki sevgiliyi buldu. Uzun yýllar özlem çekmiþ gibi içi havalandý yüreði doldu. Onlara sarýldý öptü ve býraktý kendini dostluklarýna.Ýlk teklif delikanlýdan geldi. “Gidip bir yerlerde bir þeyler içelim”
Ýki sevgili önde Birgül arkada insan selini yara yara bir bara oturdular. Birgül, her saniye yalnýzlýðýnýn geride kaldýðýný, benzinde oturan karamsarlýðýn, yüzünde ki solgunluðun geriye giden insanlarýn her birinin azar azar alýp gittiðini duyumsadý. Oturdular bara biralarla birlikte baþladýlar söyleþmeye.
Az sonra bir genç kýz daha geldi. Onunla da tanýþtý. Bunlar cývýl cývýl kuþlar gibi yüzlerinde gülümseme eksilmeyen bu kentte tanýdýðý ilk insanlardý.
O akþam kah anlatýlanlara güldü, kah içinden kopan fýrtýnanýn önünde kahkahasýný býraktý. Çok sesli müzik arasýnda kaybolup gitti sesi. Sevincinden uçtu. Biralar gelip gitti Birgül birini ancak tamamladý. Baþý aðrýlaþtý, midesi bulandý aldýrmadý. Epey bir zamandan sonra kalkýp gittiler. Ýki sevgili onu otobüs duraðýna býrakýp gittiler.
Otobüste bir kaç kiþi vardý hiç böyle erinç içinde yolculuk yapmamýþtý. Attý kendini bir koltuða ve evin ziline bastý.
Kapýyý babasý açtý. Saat gece yarýsý on. Ve o kalýn, etli, iri kemikli kocaman elleri ile Birgül`ün suratýna tokat vurdu. Yýðdý Birgül`ü yere. Alýp koydular yataðýna. Ertesi gün iþe gitmedi.
Babasýný, kardeþini, annesini çok seviyordu. Üzüldü, aðladý içinde büküldü babasýnýn tokatý yumrulanýp bir çelik yumak gibi týkandý boðazýna. Ne yuttu, ne de çýkardý.
Yüzündeki morluklarý allýklarý ile kapattý, iþine döndü. Kimi anladý kimi anlamadý. Ustabaþý yanasýp; “Kýz kime emdirdin buralarýný bize yok mu?” tümcesi kasýp kavurdu içini. Bir an babasýna kin doldu içinde. Sormalý bunun hesabýný deyip sustu kendi içinde.
O akþam parka gitti. Sevgililer yoktu. Oturduklarý barda onlarý buldu. Bir kaç yudum birasýný yudumladý ve yalnýzlýðýnýn penceresini azýcýk araladý onlara. Yeni renk ve azýcýk gözlerinde oluþacak pýrýltýlar için. Gençler birazýný dinleyip anladýlar.
Gene saat on ve Birgül zile bastý. Bu kez anne ayný figanla aldý içeri. Üçüncü akþam, dördüncü akþam. beþinci akþam, hafta boyu ve giderek saat on, onbir, on ikiyi buldu eve dönüþleri.
Birgül içinin penceresini ardýna kadar açmýþtý. Yeni dostlarýna.
Dostlarýyla oturup bar`da eðleniyor. Onlar politikadan, kitaplardan, sinemalardan, tiyatrolardan söz ediyorlar Birgül sadece dinliyor.
Birgül`ün geç kaldýðý akþamlar artý ve babasý bir gece almadý içeri.
Kondunun merdivenine kývranýp yattý. Soðuk bir son yaz gecesi, dökülen yapraklarla düþtü bir beton aralýðýna o gece. Ýçeride annesi dýþarýda Birgül sýzlandý olmadý.
Oturup, iki dizinin arasýna aldý baþýný sarý saçlarýný okþadý tek tek dokundu vücuduna, eðri bacaklarýna vücundaki yumuþaklýða dokundu.
Sokulup iki bacaðýnýn arasýnda bir kaç yýl geriye, döndü. Gök duru, kent sesli ve neþeli sokaklarla taþkýn, siren sesi girmez kulaðýna, çalar saat Birgül`den çoook uzak.
Hemen yan bahçede komþunun çoçuklarý her gün yeni oyunlar kurar onlarla doyasýya oynardý.
Hafta sonlarýnda babasý haftalýðýný aldýmý koþup, elindekilere yardým eder. Ve babasýnýn güçlü kollarýna atlardý kendini. Ýlk duyduðu sözcük “ Birgül `üm bak ne aldým`Ya bir bebek ya da sýkýca sarýlýp bir öpücük kondurturdu yüzüne. Köyde tarla dönüþünü sabýrsýzlýkla beklerdi babasýnýn Onun kucaðýna atlayýp içinde sýkýþan gün boyu suskunluðunu koca bir kahkahayla atardý. sarýlýp babasýna, ter kosunu içine çekip bir günlük özlemini giderirdi.
Babasýnýn kasabadan getirdiði o sarý aynalý ibrik hala kondunun odasýnda, uzun yýllardan sonra en güzel köþeyi süsüler. Bir kere doyasýya sarýlmak için kuþluk zamaný kalkýp otururu duvar dibine, açlýðýna susuzluðuna bakmadan, gün batana yakýn orada özlemini doruklara uþlaþtýrýrdý. Gece düþtümü üstüne köyün, kuþlar, kurbaðalar yetiþir fýrtýnanýn aðaç yapraklarýnda çýkardýðý sesle insanýn yalnýzlýðýna. Ýnsan kendi sesini duyar o doðanýn çýðlýklarýnýn içinde.
Ne renksizlik nede yalnýzlýk vardýr. Renk renk açýlýp kapanana ovalarýn, daðlarýn döngüsünde.
Bu kente geldiklerinde her sabah babasýnýn iþe yolcu ediliþine katýlýr. Onu yaz kýþ demeden bahçe kapýsýna kadar yolcu ederdi. Bazý zamanlar bir günlük özleme katlanmaya korkar ve sokaða kadar peþine koþardý. O Birgül `dü babasýnýn ter kokusunu özleyen, bir adý, rengi, sevileri, kinleri vardý. Çalar saati hiç sevmiyordu. Çükü güneþ doðana yakýn babasýnýn yataðýna gidip ona sýkýca sarýlýrdý. Çalar saat; tam o içine dalmýþken düþlerinin bir yýlan çýngýraðý gibi çalmaya baþlar uyandýrýr düþlerinden gün boyu. Hiç sevmedi, sevmedi onu.
Pazar gününün hiç bitmesini istemezdi. Önce babasýný yataðýnda uyandýrýr ona sarýlýr, sokulur, içine akar giderdi. O sabah evde ne uyku sersemliði ne de çalar saatin yýlan sesi vardýr. Annesinin hafta boyu ertelediði en iyi kahvaltý, en iyi yemekler o gün hazýrlanýrdý. Birgül o gün neþesinden gün batana kadar uçardý. Belki hiç oturmadýðý pazar günleri olurdu. Babasýnýn yanýnda kalabilmek için. Bir bahçede arkadaþlarý, bir de evde babasý arasýnda kalýrdý o gün batana deðin.
Güneþ erik aðaçlarýnýn dallarýndan, kiremit çatýlardan geriye düþtümü, içine burukluk yavaþ yavaþ sinerdi. Tam tepeden devrildimi geriye güneþ. Birgül`ün de içinde bürünürdü bir haftalýk karamsarlýk yerine.
Yüzünü babasýnýn hafta içi yorgun dönüþlerindeki, öfkeli halinden daha azgýn ve asi bir ifade kaplardý. Bu akþam ki gibi bir ifade daha görmemiþti yüzünde. Gece sabaha dönmüþ yüzünün bütün asiliðini döküyor topraða. Karanlýðýn ardýnda ince, ýslak bir çiðle gidiyor güneþin altýna .
Yüzüne serpiþen çiði taneleri ile irkilip döndü. Düþlerinden geriye, derin derin iç çekti. Çiðlerin yere düþürdüðü topraktaki kokusunu , güneþ doðarken Otlarýn yapraklarýnýn üzerindeki pýrýltýlarý anýmsadý. Anýmsadýðý o görünüþü hep kendi içine benzetti. Her sabah çiðlerle yýkanan otlarýn güne piri pak baþladýðýný düþünürdü.
Kýþ günleri o da camlara üfleyip buharlamasýnda görürdü çiðleri. Güne temizlenip yýkandýktan sonra bahçedeki gül yapraðýna benzetirdi kendini. Onlar da piri pak olup hazýrlanýrlardý. Sabahýn erken saatlerinde o güne. Bu sabah düþen çið üþüttü içine oturdu, soðuk bir sabah rüzgarý ile, arkasýnda kapý týkýladý. Annesi:
“Gel içeri yavrum donacaksýn.”
Seslenmedi ve attý kendini odasýna. Oda da yapay çiçeklere takýldý gözüne. Onlar da sinmedi içine niye aldýðýný düþündü. Bu yapay çiçekler ne çiðden parlar ne de güneþin yakýcýlýðýndan korkarlar. Bir an kentteki yapay yalnýz olan her þeyle özdeþleþtirdi onlarý., erinçsizleþti . Aynaya baktý alaca bir karanlýk çökmüþ içine, perde ardýna kadar açýk, erik aðaçlarýndaki tek tük kalan yarý solgun sallanan yapraklarý gördü. Uzandý yataðýna ve daldý uykuya. Son bir kaç yýldýr çalar saat hiç aksatmadan yine çýngýraklarý ile girdi uykusuna Birgül`ün. hemen kalkýp fýrladý yataðýndan, yüzünü ýslatýp çýktý. Ýçi üþüyordu. Benzi hala son yazda tutunmaya çalýþan yarý ölü bir yaprak gibi esiyordu. Yüzündeki anlatým mahsunluðundan öfkeye bürünüyor, giderek kapýp koyverse içini kim bilir nelere dönüþür.
Gün boyu ayný tek düze þeylerle iþ yerinde paydos saati ile gene o bar`a attý kendini. O gece sokakta geçirdiði saatleri anlattý dostlarýna.
Delikanlýlardan biri;
-Biz iki kiþi kalýyoruz yataðýmýz var, biz de kalabilirsin. Seni konuk ederiz. Bu þekilde yaþamamalýsýn. Az çok para kazanýyorsun.
Genç kýzlar desteklediler öneriyi. Zaman zaman onlarda o evde konuk olduklarýný söylediler. Birgül biraz þaþýrdý biraz yüreklendi. Karar veremedi ve sustu.
O akþam gençlerle beraber kent merkezindeki evde devam ettiler içkilerine. Gecenin bir yarýsý Birgül evine döndü. Annesi sesizce kapýyý araladý . Birgül odasýna girer girmez, aynanýn baþýna oturdu. Ve ona anlattý görüp yaþadýklarýný. Hem sarý saçlarýný plastik taraðý ile okþadý, taradý , tavladý hem de içinde kopan fýrtýnanýn sesini döktü dýþarý.
-Bu genç arkadaþlarý çok iyiler onlarýn yanýnda çocukluðumdan beri hiç olmadýðým kadar mutlu oluyorum. Bu geceler, onlarla geçirdiðim her saniye hiç bitmesin istiyorum. Ama biliyorum ki evde de beni bekleyen sen varsýn, dertleþecek. Sonsuz karanlýða renk istiyorsun benden. Seni yalnýz býrakmýyorum. Oturuyorum iþte baþýna sana sarý saçlarýmla, allýklarýmla renk getiriyorum. Giriyorum derinliðine nasýl girsem öðle kalýyorum. Ama, bir de þu renklere karþý gözlerime koyduðun doyumsuzluk yok mu? Onu da bir yensen inan ki seninle bir ömür paylaþacaðým. Ne koysam önüne onu alýyorsun içine. Ne rengine, ne þekline , ne de anlamsýz, ölgün bakýþlarýna dokunuyorsun. Her sana geleni kabullenmen yok mu, beni çileden çýkarýyor. Ne renksiz þeysin sen, ne bitmez, tükenmez iþtahýn var. Her þeyi alýp içine yutuyorsun. Sora koyuyorsun en bezediðin köþene onu.
Ýster buz gibi ölü bir yüz, ister içinde her an yaþam parlayan gözler olsun. Senin bu tepkisizliðin yok mu ? Yaþayanla, yaþamayan, iyiyle kötü, çirkinle, güzel, emekle, kan emici sülükleri ayýrma gibi bir ayracýn olmamasý yok mu?
Bak bir örnek sana;
Ustabaþý ile temizlikçi kadýn. Onun alnýna ince ince düþen çiðler gibi parlayan ter damlacýklarý. Bir de tepinip týkýntýktan sonra sofra baþýnda ustabaþýnýn alnýnda ve gözünün çevresinde oluþan ter damlacýklarý. Bunlarý görmezlikten gelmen senin yalnýz kalmana sebep. Hep susuyorsun. Suratýmda patlayan tokattan sonra yangýlarýmýnn sesini dinlendirip, iniltilerle oturdum önüne. Bir de sadece yeyip içip sülükler gibi gezenlerin sofrasýndan sonraki geðirtilerin sesleri arasýndaki kaçýnýlmaz farka karþý kayýtsýzlýðýn.
Seni soba dumaný ile islenmiþ duvara çevireceðim. Artýk son yazda o kuru dallarý, yaþam kavgasý veren o sarý yapraðý bile göremeyeceksin. Bunu sana kýyarmýyým bilmem? Sen öyle istiyorsan ben de düþünürüm her þeyi, herkesi olduðu gibi almak içine, senin için. Ya ben? Beni de alýrken lütfen biraz pýrýltý katsana gözlerimin ýþýðýna. Ýçimdeki kuþ öldü. Artýk çýrpýnmýyor. Ne de çýðlýklar atýyor. Alýp bir kanarya koyacaðým karþýna. Onun yaþam çýðlýklarýný sen de ben de duyacaðýz. O zorunluluðu duyumsayacaðýz. Öyleyse yarýn bir kanarya koyalým þu karþýya. Sen gün boyu suskun kalmazsýn. Günde bir kezde olsa þu çalar saat yok mu seni de beni de uyandýrýr. O çýngýraklý yýlan sesi ile. O çatal dilini çýðlýklarla uzatýp bozuyor geceyi sokuyor kulaklarýma sesini. Beni çýldýrtan, seni de gece karanlýðýna bürünen yüzünden ayýyor. Yüneþin ilk ýþýklarý ile. Bu tek düzeliði kanarya ile bozalým. Tamam mý?.
Bak yine karþýnda olanla yetiniyorsun. Baþým aðýrýyor uyku göz kapaklarýmdan aþaðý bastýrýyor. Kaþlarým çökmüþ asýlmýþ aþaðý , en yaman aðýrlýklarý ile gözlerime dolan þu ölgün lambanýn ýþýðý þu gecenin alaca karanlýðýný alýyorlar, gözümden. Sen bu baskýný da görmüyorsun. Galiba sen bu kenti kuranlardansýn. Sen öyle ben böyle deyip kolayý seçiyorsun.
Gel seninle bir anlaþma yapalým. Ne zamanki kaþlarým, göz kapaklarým aþaðý göz ýþýðýmýn üstüne sarkar o zaman keselim sohbetimizi. Þimdi göz kapaklarýmýn baskýnýna karþýn oturmaktan kemiklerim bile aðýrdý. Þu ranzaya, çalar saatin sesine kadar atýp kendimi uyuyayým.
Seni güneþin ilk ýþýklarýna terk edip gideceðim istesen de itemesen de. Ýnadýna perdeyi, pencereyi ardýna kadar açýp yol vereceyim dýþarýdan gelen her þeye. Sen öyle istemiyormusun?
Seni gün boyu gelen kötülüklere, iyliklere renge renksizliðe, güzele, çirkine, kavgaya teslimiyete karþý kaygýsýzlýðýna býrakýp gideceðim.
Sel aldý bu kenti deseler. Sen o korkunç felaketi bile içinde doldurup taþýrýrsýn, kayýtsýz.
Sabah çýngýraklý yýlan usulca kulaðýna uzatýp dilini gücünün yettiði kadar baðýrdý. “Ustabaþý, çamurlu kondu yolu, renk renk, pýrýl pýrýl vitrinler seni bekliyor uyan.”
-Seni sahtekar seni hiç asýl yaðlý makina kokularýnýn beni beklediðini, güneþin yer karanlýðýna baskýnýný haber verir mi hiç?.
Yüzünü yýkadý, yeni aldýðý elbiselerini giyindi. Çamurlu kondu yolunun, tozlu günlerinden birinde yürüdü ayakkabýlarýnýn tozunu sildi. Otobüs duraðýnda gene ayný simalarla alýþýlmýþ sabahýn ilk bakýþlarýný yakaladý. Giderek üzerinden kondunun küf kokan uyku sersemliðini attý. Ve sabahýn ilk servisinde aðýr nefes kokularý arasýnda iþ yerine gitti.
Her gün ki gibi ustabaþý kapýnýn aðzýnda yaman bekçi köpeði kýlýðýna bürünmüþ bekliyor. Yine bir iki sözle yýlýþtý Birgül;e.
Ayna geldi usuna .
Bunu da böyle kabul etsem ne çýkar. Deðer mi ona karþý koymak için yorulmaya, ya da yorulmamaya. Ýþ arkadaþlarýný düþündü. Tek tek makinalarý baþýnda. Büyük bir yarýþýn rakipleri kim önde nasýl gider bilinen sona .
Kýrk yaþýn üstündeki beþ çocuklu Emine`ye baktý. Benzi kendirsininkinden daha soluk. Gözlerini yeþil halkalar çevirmiþ. Caný ince burnunu ucunda toplanmýþ gibi. Göðüsleri sarkmýþ, keten gömleðinin üaltýnda belli belirsizler. Üzerindeki basma etek düþtü düþecek. Büyük bir hýzla yaptýðý iþin sayýsýný artýrmanýn peþinde. Haftada iki yada üç kez gelen oðlu ile ilgili yakýnmasýný bitirdi. El çabukluðu ile baþýndaki örtüsünü kulaklarýnýn arkasýna baðlayarak, saçlarýný topladý ve evdeki emzirdiði çocuðunu anlatmaya baþladý. Çenesi elleri ile durmadan yarýþýyor. Emzirdiði çocuk bittimi, akþamlarý eve alkolü gelen kocasýný anlatacak. O bitti mi lisede okuyan doktor, hakim, mühendislere layýk kýzýný anlatacak. Durmadan çenesi bir biçer döver gibi kýrpacak ta ki saat on bir otuza kadar. Karnýýn açlýðýný duyumsadý mý peþ peþe yaktýðý sigaralarýn sayýsýný artýrýp kendinin de inanmak istediði anlattýklarýnýn gerçekliðinin düþüne dalacak.
Ondaki kavgayý, gözlerinde tükenmeyen pýrýltýyý gördü. Birgül bir an kendinden utandý. Kýzý için istediklerini düþündü. Günün on sekiz saatýný çalýþýp delikanlý oðluna saðýldýðýný düþündü. Ya bu zavallý ya da yaþam çok güçlü köklerle taht kurmuþ içinde, düþündü.
Öðlen yemeði herkes evden getirdiði yemeðini açtý makinasýnýn bir köþesine. Hep bu çýkýnlar açýldý mý ortalýktaki aðýr yað kokusu ile birlikte saran haþlanmýþ yumurta, soðan kokusu kaplar.
Tek tek göz attý açýlan sofralara Kimi yerini bulsun diye yemeðine çaðýrdý. Hoþ karþýladý ve köfteciye gitti. Yarým ekmek köfte alýp çekildi.
Bir kaç lokma ýsýrdý. Evde annesinin hafta sonunda kýzartýðý köfteleri mili gramýna kadar pay ediþini anýmsadý. O köftenin lezizliði artýk hiç bir zaman olmayacak, düþünü içini burktu. Sabah kahvaltýdan önce, uzun bir coþudan sonra babasý kalkar bahçede yýkanmasýna yardým eder, eline havlu tutar ve bundan büyük zevk alýrdý.
Öðlen yemeðine annesi sabahtan hazýrladýðý köfteleri baþlar kýzartmaya. Yazýn babasý ile bahçede uðraþýr. Kýþýn ise gene babasýnýn yaptýðý iþlerin peþine koþardý.
Köfteler kýzardýkça ortalýða yayýlan koku doyumsuz bir iþtah geliþtirir içinde. Hiç doymayacakmýþ gibi düþünür. Sýradan herkes sofraya yýkanýp oturur. Annesi; “Bir sana, bir sana” diye daðýtýr. Bazen biri artar herkes bir ötekine býrakýr. En son evin en küçüðüne kalýr. Birgül kendi payýna düþeni yer, sýra fazladan verilene geldi mi azýný da olsa babasý ile pay eder. Onsuz boðazýndan aþaðý inmezdi. Bu hiç doymayacaðý en nefis yemekler bile olsa.
Aðzýndaki lokma büyüdü, babasýný anýmsadý, içindeki burukluk arttý. Babasýnýn giderek yaþlandýðý, öfkesinin arttýðý, ona tokat attýðý usuna geldi.
Elinde gazete kaðýdýna sýkýca sardýðý köfte ekmekten iki kez ýsýrmýþtý. Çevredekilere bakýndý onlarý gözledi. Ýþtahlarýna öfkelendi. Ve atýp çöpe gitti, makinasýnýn baþýna.
O gün akþama iþ çýkýþýna kadar açlýðýndan kývrandý. Ýþ çýkýþý ayný bar`a attý kendini. Ayný genç küme oradaydý. Onlar bir küme arkadaþtý. Artýk Birgül`de kendini onlardan biri olarak görüyordu. Aralarýnda üniversite öðrencileri, deðiþik iþ kollarýnda çalýþan gençlerde vardý. Sekiz on kiþi hemen haftada üç dört kez ayný bar`da buluþup eðleniyorlardý.
Birgül`de artýk onlarla iþten artan zamanýný geçiriyordu.
Hemen her gün Birgül eve gittiðinde kavga kopuyordu. Giderek düþtüðü umarsýzlýk, ailesine konduya karþý içinde öfkeye bürünüyordu. Geç gelmelerine gösterilen tepkiye o da biraz daha geç kalarak yanýt veriyordu. Ailesi de Birgül`de son kerteðe gelmiþlerdi. O genç küme içinde bir de sevgili yakýnlýðý duyumsadýðý arkadaþý oldu. Ama onu da yeterince bir yere koyamýyordu.
Rüzgarýn, selin önünde oraya buraya çarparak, savurarak yaþam onu olduðundan daha fazla bunaltmýþtý. Ayna ile sohbetlerinin zamaný azalmýþ uzun aralýklara kalmýþtý.
Geç gelmelerine eve gelmemekte eklenince ailesine olanlar oldu.
Gece yaðmur basmýþ kent,i bulutlar yere saðýlyorlar. Yer okþamýþ ak pamuk memelerini ince ýlýk buharlarla tavlamýþ, coþup yere doðru kapanmýþ gök yüzü. Önce çamurlu kondu yollarýna, sonra yarým yamalak asfaltlý sokaklar ve bulvarlarý sel almýþ. Kent alt yapýsý içine gömülü. Her akþam ki emeðin hasat edildiði makinalarýn damarlarýnda sel sularý dolanýyor. Kentin dörtte üçü bulutlarýn hükmünde.
Kondulardan tas tas, leðen leðen su atýyorlar.. Doðal dereler hemen yerini almýþ, görevini yapýyor. Dererlerde dikilen kondular selin önünde mantarlar gibi savruluyorlar. Yer ve gök kendi döngüsünde. Yapýlan setleri görmüylor bile.
Birgül kent merkezinden çamurlu kondu yoluna gidiþinde gece yarýladý bile. Kondunun sokak lambasý yanýk Birgül`ün dönüþü aklanýyor. Baba, anne, kardeþ kapý aralýðýnda karþýladýlar. Ýçinden babasýnýn boðazýna sarýlýp, onun ter kokusunu duyumsamak , ve ýslaklýðýný onun içinde kurutmak, seller sular gibi aðlayýp çýðlýklar atmak geldi. Görülmediðini, duyulmadýðýný haykýrmak geldi içine. Babasýna doðru yönelip bir kaç saniye duraksadýktan sonra kollarýný yarýya kadar açtý ve babasýnýn giderek derinleþen çizgilerindeki karanlýðý, öfkenin gizliliðini görünce zorla ayakkabýlarýnýn baðýný çözüp, çenelerinin týkýrtýsýna aldýrmadan içeri girdi. Kar düþmüþ daðlarýn tepelerine, karýn rüzgarý sarmýþ kondunun yüzünü bir yaðmur dalgasý ile.
Baba önüne geçip;
-Neredeydin ?
-Hiç...
-Saat kaç, bu saatte sokaklarda genç kýzýn iþi ne ?
-Yaðmur yaðdý her yeri sel almýþ.
-Gelmediðin zamanlar ne iþ yapýyorsun. Bu gün yaðmur yaðdý ya diðer günler. Beni nerelerde boynuzluyorsun.? Seni namussuz.
Sözleri sürdü ve Birgül`e saldýrdý. Gücünün olancasý ile vurdu. Annesi, kardeþi attý kendini üstüne kurtaramadýlar. Her yaný yara bare içinde kaldý. Yeniden dikildi babasý bir darbe ile düþürdü. Bir kaç kez dikildi ve düþtü. Sonunda aldýlar babasýnýn elinden. Bir kuzgunun avýný parçaladýðý gibi parçalandý, üstü baþý kendini öðle periþan görünce bütün gücünü toplayýp, atladý babasýnýn bir kedi çevikliðiðle üstüne. Ve alnýndan çenesine kadar týrnaklarý ile indirdi yüzünü. figanlar, çýðlýklar , acý acý hýrýltýlar arasýnda attýlar Birgül;ü dýþarý.
Yaðmur döküm döneminde. Yer, bir kýþ ölü kalmaya hazýr. Kondu, kent, insanlar, seller sular önünde savrulup gidiyorlar bir daha ki bahara, kim nereye, hangi renge bürünür ilk yaza .
Bu kez kondunun merdiveninden de uzaklaþtýrdýlar. Konu komþu yeterince seyretti. Her komþu benzer yangýsýndan iç çekip döndü geriye sessizliðinin içine girip, çekildi evine.
Soðuk, yaðmur, çamur, bahçe topraðý, koca damlalar döken eðri büðrü erik aðaçlarý. Bir kaç dakika yüzünden inen kanlarýn sýcaklýðýný duyumsadý. Deliler gibi bahçede dolandý, yalýn ayak. Dizlerine kadar gömüldüðü oldu. Koca kent ve sayýsýz insan barýnaklarýnýn olduðu kentte yapa yalnýz. Sevgiyi anýmsatan, duyumsatan ailesi ile baðý koptu. Ve sevgi öldü el birliði ile yaptýlar. Kondu, çamurlu yollar, parlak vitrinler, bulvarlar, makina týkýrtýlarý, otobüsler, otobüs duraklarý, her sabah erden yanýndan geçip giden insanlar. Sevgiyi öldürdüler. Kan revan içinde elleri, yüzü. Birlik yapmýþ gibi bir son yaz yaðmurunda, kanayanlarýn yýkanýp al rengini renksizleþtirdikleri. Kent renksiz, sevgisizlerin iþgali altýnda.
Arandý kömürlüðün kapýsýný zorlayýp içeri giremedi. Üþüdü titredi hala patlayan dudaklarýndan aðzýna kan kokusu yayýlýyordu. Ýçine sancý düþmüþ, çýðlýklar koparýyor. Hiç bir umar yok kendinden baþka.
Kala kaldý orada da içindeki Birgül olma kaygýsý. Sevgi, yaþama istemi zorlu dayakla birlikte yok olup gitti. Vücudundaki aðrýlar giderek artýyor, suratýnda her darbenin yerinin þiþtiðini duyumsuyor.
Bahçenin ortasýnda dolandý dolandý, sýzlandý içinden geldiði gibi aðladý. figan edip çýðlýklar kopardý. Koca kentte duyan olmadý. Yýldýzlar gökten yavaþ yavaþ ayaklarýnýn altýna doðru inmeye baþladý. Ortalýðý bürüyen alaca karanlýk, karardý karardý zifiri karanlýða düþtü. Baþý döndü , aðrýlarý her yanýný sarmýþ, acýdan kývranmalarýnýn önüne duramýyordu. Kuru ince bacaklarýnýn gücü artýk onu taþýmaya yetmedi ve bahçenin orta yerine topraðýn yüzüne, serili yýldýzlarýn üzerine yýðýlýp kaldý. Soðuk, ýslak derin uykularýn birinin erinci içine düþtü. Bütün aðrýlarý vücudundan akan kanla birlikte akýp gitti. Yýllardýr süren çýrpýnma, arayýþ bir baþýna sýzlanýp düþtü yere. Ortalýðý Birgül`ün düþüþü ile sessizlik bürüdü. Ýçeriye düþen ölü sessizlik bahçede de yayýldý. Bir süre uzanýp kaldý yerde. Kimse aramadý, sormadý.
Bahçe komþu epey bir zaman Birgül`ü gözledi. “Þimdi kalkar , Þimdi kalkar, hareket edecek” diye uzun süre gözledi. Ortalýðý karanlýk bastýrýnca onun da içine Birgül`ün düþüþü sýðmadý. Karýsýný alýp bahçeye girdiler. Seslendiler, salladýlar, Birgül uyanmadý. Alýp evlerine götürdüler. Elbiselerini deðiþtirip, yaralarýný temizlediler, sardýlar tek tük derin iniltiler dýþýnda, hiç bir kýmýldama olamadý. Uzatýp bir yataða beklediler baþýný.
Ya ölürse kaygýsý onlarý da korkuttu. Ýçeri aldýklarýna piþman oldular. Doktora götürmediler. Hem babasýnýn baþý derde girer, hem de kendilerinin. Tekrar dönüp, ölürse herkes biliyor olanlarý. sabahý beklemekten baþka umarlarýnýn olmadýðýný kararlaþtýrdýlar. Birgül`ü kendi can savaþýmýna terk ettiler.
Gece karanlýk, ölü örtüsüne sarýnýp þafaða döndü yüzünü. Gece diredikçe ayaðýný onlarda nöbetleþe beklediler. Sabah yakýnken yavaþ yavaþ kýmýldadý. Yaþadýðý muþtusunu herkese verdi evin hanýmý. Toplanýp baþýna gözlerini açmasýný beklediler.
Birgül her yaný aðrýlar, sancýlar içinde açtý gözünü. Baþýný kaldýrmak istedi yastýktan kaldýramadý. Kemiklerindeki sýzý parçalýyordu içini.
Sýcak buðulu bir çay sundular içi ýsýndý. Bir kaç yudum ancak alabildi. Ýçinde boðulan hýçkýrýklarý býrakýverdi. Aðladý, hem acýya aðrýlarýna hem de güne, kente, köyden gelen Birgül`e, öldürülen sevgiye.
O gün konuk ettiler, aðrý kesici verip aðrýlarýný dindirdiler. Annesi yaþadýðýný öðrenip sevindi sýcak çorbalar getirip getirip içirdiler içi ýsýndý. Yaralarý o gün kabuða durdu.
Babasýnýn yüzünde týrnaklarýnýn derin yaralar açtýðýný öðrendi... Yüreðine serin sular yeridi. O gün ve ertesi gün hiç kalkmadan uyudu, uyandý, aðladý, sýzlandý. Yalnýz düþtüðü bu diþliler arasýnda kendini neyi nasýl korur, nasýl yaþar hesabýný yaptý. Üçüncü gün toparlanýp iþ yerine attý kendini. Genç arkadaþlarý ile haberleþip onlarla iþ çýkýþýnda buluþtu. Ve alýp onu öðrenci evine götürdüler.
Genç küme ile yeni yaþamýna baþladý. Ailesinden haber alamadý, almadý. Akýp giden süre içinde sadece bodrum kattaki evine aynasýný ve elbiselerini taþýdý. Kanaryayý istemedi o renkli ve yaþýyordu. Genç küme ülke ile ilgili yorumlar yapýyor . Tiyatro sinema, yazýn, resim gibi konularla ilgili günlük söylemlerini sürdürüyolar. Birgül onlardan aldýðý bir iki kitap okudu. Ýþ yerinde ustabaþý olanlardan sonra iyice askýntý oldu, kýþ bastýrmýþ birlikte kaldýðý gençler okullarýna ara verip, memleketlerine gittiler.
Umarsýzlýðýný ara sýra aynasýna anlatýyor, dertleþiyor gençlerin kadýn sorunlarý ile ilgili anlattýklarý düþ geliyor ona. Sevgi ile ilgili söylem ve duruþ biçimlerine bakýp sevginin ne anlama geldiði sorusunun karþýsýnda þaþýrýp kaldý. Babasýna karþý içinde beslediði öfkesini besliyor. Ýçinde büyüyen öfkesini nasýl hareketlendirir düþünü artýk gerçekleþtirmeliydi.
Kýþ basmýþ, topraðýn üstüne, kenti buzlara sermiþ, yürekleri içinde üþütüyor. Kent dolup, taþan insan yýðýnlarý ile þaþkýn. Ustabaþý iþ yerinde her fýrsatta asýlýyor. Karlar içine gömülü parkta konuk etmiyordu artýk onu. Oturaklar karlar altýnda gömülü. Bir kaç dakika ancak gezinebiliyordu. Bar`dan da sýkýlmýþ, bir baþýna dolaþmaktan da, yýlgý olduðundan fazla sarmýþtý içini. Ustabaþý Ýþ çýkýþý sarkýnca ona:
-Bu akþam beni yemeðe götürsene.
Ustabaþýna; güneþ,ay, ardýndan yýldýzlar doðdu. Doðru duyduðuna emin olunca hemen atladý ve kabul etti.
Kentin gözde yerlerinden birine gittiler, akþam yemeðini en iyi yemekler yiyerek geçirdiler. Üzerine bir kaç tek atmak için oturdular, bir ba`a. Ustabaþý saatler, dakikalar ilerledikçe sabýrsýzlanýyor, söyleyebildiði en güzel sözleri söylüyor. Birgül`ün yanýnda un ufak oluyor. Bedeni her yerinden dillenmiþ ufalanýyordu yanýnda. Bir erkeðin böyle küçülmesini görmek, ona ürkütücü bir zevk veriyordu.
Gece ilerledikçe Birgül de o ufalanma karþýsýnda büyüyüp, güçleniyordu. O güç onu babasýna karþý beslediði öfkede yenen taraf olma istemini artýrýyordu.
Ýçkilerin sayýsý arttýkça ustabaþý sokuldu. Birgül de içinde;
-Baba seni boynuzlayacaðým “ Senin en deðerli olanýný hiç bir deðeri olmayan birine isteyerek sunacaðým. Ýçini bürüyen o öfke her erkeðe karþý bir anda kabarýyor, babasýnýn vurduðu her yumruk her erkeðin yanýnda taþýdýðý bir korku, yýlgý çantasý gibi duruyor, geliyordu.
Ustabaþý sokuldu Birgül biraz izin verip az sonra tersledi. Kedi fare örneði biraz izin verip az sonra azarladý. Gece yarýsý basmýþ alkolde giderek etkisini artýrýyor. Birgül her zaman yaptýðý gibi az içiyor ve yanýnda kendini dünyanýn yaratýcýsý gibi sunan erkeklerden birinin küçüldüðünü görmek ona zevk veriyordu. Ve bu zevki en son anýna kadar yaþayýp izlemek istiyor.
Alkol sýnýrýna gelince, kalktýlar. Ustabaþý:
-Seni evine býrakayým. Aslýnda istediði oydu. Bir nazlandý, olur mu, olmaz mý? dedi ustabaþý. Sayýsýz söz ve hareketlerde bulundu. Biraz yürüdüler ve sonunda ustabaþý kazandýðýný düþünerek atlayýp arabasýna Birgül`ü evine götürdü.
O kýþ bodrum kat ve tek oda evde, çok konuk aðýrladýlar.
Ama böylesi deðil, gençler yoktu. Ve kendi istediði birini ilk kez çaðýrýyordu. Birer sigara yaktýlar. Ýçini büyük bir coþu sardý, korktu geri dönse mi düþündü. Babasýný yumruklarý usuna düþtü. Ve üzerinde ne var ne yok çýkarýp attý. Ýlk kez bedenini bir baþka çift gözle paylaþýyordu. Ýçinde utanç duydu, caný yandý. Mahalleyi saran çýðlýklarý sardý içini ve ustabaþýný üstüne çullanmasý ile o kondudaki atýlan meydan dayaðýndaki yumruklar indi, kalktý suratýna. Ustabaþý coþtukça o gözlerinden inen bir kaç damla yaþla acýyý süzdü akýttý. Kan revan etti içini ve: “Baba seni deðil bu kentti de boynuzladým.” tam ustabaþý dorukta iken çekilip altýndan kaçtý. Küçüldü ustabaþý bir sadýk köpek gibi toplayýp iki bacaðýnýn arasýna kuyruðun sokuldu, yýlýþtý Birgül`e. Birgül; o acý içinde öfkeli bir sevinç duyumsadý içinde.
Gözlerinde ustabaþýnýn yakarýyý görünce, yeniden devam etti. O akþam o borum katý biri ile bir yatakta paylaþtý.
Ertesi gün temizlenip iþe öðlen yemeði arasý gitti. Hemen köfteciden bir ekmek köfte alýp bir yarýsýný alýp, diðerini kedilere attý. Kedilere evet kedilere köpeklere deðil. Köpekleri sevmedi hiç. Sahibi döver aç býrakýr, sokakta yatýrýr, hakaret eder. Ama o gene bir tas yal verdimi. Sýrnaþýr sahibine gene yaranmaya çalýþýr. “Köle “ koþulsuz sadýk bu hayvan. Kendi deðil, aciz ondan sevmez bu hayvaný.
Kediler mi ?
Onlarý ev sahibi en baþ ve en sýcak köþede barýndýrýr. Ev sahibi yakarsa canýný kedi de asileþir birden. O asiliði içini iþgal eder kedinin. O yüzden kedilere bakar, onlarý korur.
O akþama doðru bodrum katýna gider ve aynasýnýn baþýna oturur. Ustabaþýný ne gördü ne de yaþadý, usunda bile kalmadý. Epeydir uzun uzun dertleþmemiþti. Üzerine kapattýðý örtüsünü açýp oturdu karþýsýna aynasýnýn.
Ve :
-Ne soysuz þeysin sen. Bak ben Birgül`müyüm. Bak ben hangi renkte ve nereliyim. Bak yüzümdeki yara izlerine, dibinden karar kara fýþkýran sarý saçlarýma . Bak ben sarý mý ,kara mý Birgül`üm ? Ama senin için ne deðiþir. Bu, benim sorunum. Sen kapýný herkese açarsýn akþam örtülüydü yüzün görmedin olanlarý. Þimdi sana eli kanlý bir katil getirsem.
Þimdi sana bir patron,
Þimdi sana bir emekçiði,
Þimdi sana bir damla alýn teri,
Þimdi sana bir tek buðday tanesi,
Þimdi sana bir yýðýn acýyý,
Þimdi sana eðlenceleri, þölenleri,
Þimdi sana insan etinden kurulan sofralarý,
Þimdi sana canlýlýðý, yaþamý,
Þimdi sana ölümü getirsem,
Þimdi sana eli kanlý bir katili getirsem,
Þimdi sana bir namussuzu,
Þimdi sana bir hýrsýzý,
Þimdi sana bir düzenbazý,
Þimdi sana bir sülük,
Þimdi sana alaca birini,
Þimdi sana bu kent yaþayanýný ,
Þimdi sana bir sapýk,
Þimdi sana bir yýlan,
Þimdi sana bir tefeci,
Þimdi sana kadýn taciri,
Þimdi sana bir vatan haini,
Þimdi sana insanlarý yürüyen bir beton kent göreni,
Þimdi sana bir serseri,
Þimdi sana bir þarapçý,
Þimdi sana kendi kardeþlerine, kendi hem cinslerine ihanet edeni,
Þimdi sana bir toprak aðasý getirsem.
Þimdi sana bir sevgi öldüreni,
Þimdi sana bir iþgalci getirsem
Sen onlarý alýr içine, olduðu gibi kabul edersin. Ama seni kýskanýyorum. Bu kadar aymazlýk olsa olsa yeni bir yaratýkta olmalý o da sen olmalýsýn. Daha gençsin þunun þurasýnda on beþ yaþýndasýn. Ya yaþlanýr deneyim sahibi olursun. Kan gölü ve kýr çiçeklerini bile bir arada barýndýrýrsýn. Seni iþgal edeceðim, içine girip ben karþýlayacaðým geleni.
Önce bu kenti, köyümü bozanlarý asacaðým beton direklerine kentlerin. Sonra adý olanlarý adsýzlaþtýracaðým. Geleni olduðu gibi deðil, onu bana benzeteceðim. Þu meydanda kavgamý var kapatacaðým örtümü yüzüme; “O onlarýn sorunu “ yaný baþýmda can çekiþtiren mi var. “O onun sorunu”. Benim sorunum yüzüme çekeceðim örtümü korumak olacak. Ýstersem açarým gözümü, görürüm sonuna dek. Ýstersem yüzümün örtüsünü açmam barýþ bile imzalamam. Ýmza atmam, atamam çünkü adým yok. Bütün adlarý olanlarýn adýný sileceðim. Hiç bir yere, hiç bir þeye basamam kalýbýmý. Çekerse caným bulurum bir kaç saatlik ustabaþý. O utanýr, bende gözlerim.
Senin içine gireceðim, ben seni iþgal edeceðim. Sen de beni tutsak ettin.
Geçen bu kentin en iþlek bulvarýnda biri düþtü yanýmda, kaldýrýma boylu boyunca. Saralýymýþ çýrpýndý. Koca bir taþ gibi vurdu kendini asfaltta. Çýrpýndý, aðzý köpürdü. Onu izledim bir kaç dakika, baktým: Birgül`ler, Ahmetler, geçiyorlar oradan kara gölgeler gibi. Ben ak bir gölgeydim çünkü onu izledim.
Nasýl köpürdüðünü gördüm. o köpürdü. Ben “O senin sorunun, o senin savaþýmýndýr.” dedim. Gerdim yüzümün örtüsünü, sýcak kavrulmuþ kestanemi yeyip ayrýldým oradan. Bulutlar düþmüþler yere kimi kara kimi ak, kimi boz bulanýk. Taþýyorlar kentlerden. Çýðlýklar içinden insan çýðlýklarý. Kulaklarýnýza bulutlardan. Etleri, kemikleri, gözleri, dilleri var. Adlarý yok. Onlarýn adlarýný sen sildin, defterinden. Her biri silik. Deli bir rüzgarla atmosferin bir kuytusuna sokuluyorlar. Güneþ gelince yaðmur, gidince kar, dolu, sel felaket dolu olup iniyorlar. Renkleri ve adlarý silik. Baktým ayaklarýmýn altýna yýldýzlar düþmüþ bulutlarýn altýnda pýrýl pýrýl en dar sokaða belki de tozlu, o çamurlu kondu yollarýna kadar pýrýl, pýrýl uzanýyorlar.
Kent aymazda koþtum tutarým belki birinin kuyruðundan diye ben gittim. Onlar gitti yakalayamadým.
Ýçimden bir zaman gözlerime fýrlayan pýrýltýlardý. Onlar içimdeki o çýrpýnan kuþ, hala onlarýn içinde çýrpýnýyor. Ben öldürdüm.
Ben seni iþgal ediyorum aynam.
Bak geçen bir kamyon gördüm. Her yaný toz toprak içinde. Baktým ardýndan Birgül bir örtünün kýrýk dökük ev eþyalarýnýn arsýndan baþýný kaldýrmýþ, ilk kez gördüðü kente bakýyor. Gözlerinde, tam gözlerinin içinde gördüm köyden geliþimi. Sana ne aynam ben ister Birgül`ü görürüm, ister görmem. korktun mu Birgül geldi diye.
Sonunda onu da alýr bir otobüs sabah duraðýndan akþam duraðýna götürür. Serer ömrünü zifiri karanlýk asfaltlara. Sabah duraðýnda yaþamýn dinlenceleri, eðlence yerleri. Akþam duraðýnda süzülmüþ sofralara konulmuþ yiyecekler sunulur sanma. Bu otobüsler bir sabah, yaþamýn bir de akþamýnda gelirler. Seni yaþam boyu alýr götürürler. Ya dört duvar arasýnda pýrýl pýrýl bir ofise, ya kulaklarý çýldýrtan makina , pres seslerine. Yada kavgalarýn harman yeri fabrikalardan birine . Akþama gene ayný otobüs yaþamýn son akþamýnda dikilir karþýna alýr götürür. Git gellerin olduðu ýssýz, sadece insan yeðicilerin olduðu son on beþ yýlýn yeni yaratýklarýnýn yaþadýðý ülkelere.
Orada bir yýlan bir kanaryayý yutar. Bir çýyan kundakta bir bebeði sokar. Deliler gibi koþar koþar en sonunda yorulur düþersiniz, akrep yuvasýna. Ýnsan kemiklerindendir damlarýn çatýsý. Ýþte son durak tutsak olduðun, öldüðün akþamdýr.
Molalar verir. Mola yerilerinde giriþte ustabaþý dikilir, karþýna kuyruðu dik. Üstünden ayýrýr hassas bir ayraçla ýþýðý. Býrakýr seni zifiri karanlýk zindana. Ýster sarýya, ister karaya , ister kýzýla boya saçlarýný.
Çeker keskin kýlýcý kýnýndan keser kafaný verir eline . Yazar Kartýn giriþine;
Saat sýfýr yedi iþe baþlama. Dolanýr zindan içinde kan ter içinde kalýrsýn. Çýkarsýn, cellat ustabaþý elinde kellen verir sana.
Yazar kartýn üstüne ;
Ýþ çýkýþý : Saat on yedi.
Ýþte aynam, ayný otobüs alýr seni götürür bir akþam mola yerine. Orada örülmüþtür etin kemiðin. Yüzünde þahýnýn týrnaklarýnýn derin derin izlerini görürüsün. Oturur týrnaklarýnýn arasýndan insan derilerini temizlersin. O senin þahýnýn derisidir.
O þahýn bir karýsý, bir kölesi bir de kulu olduðu þahýn þahý vardýr. O kendi yangýsýnda oturduðu, hüzünlendiði, gülümsediði yeri yakar. Sen o yangýsýndayken, çýkarýr bir çift en iyi çeliklerden yapýlmýþ hançer saplarsýn, birini ona birini kendine. Taþan öfken durulur Kan serper od`a .
O kale ve þahý, bekçisi, sayar insanýn olduðundan bu yana ürettiklerini. Sen o bekçinin þahýnýn kulunun kulu olursun. Bu durak kale duraðý . Kul kölelerinin kale duraðýdýr. Bir ömür yaþar aymaz iþte. Bin yýl þahý üfler kulaðýna o, þiþirir iri solgun dudaklarýný, bir körük gibi ateþe üfler tutuþturur. Hem kendi hem de köle tutsaklarýnýn yangýnýný. Sonunda o kendi yangýsýnda, her tutsak kendi yangýsýnda kalýr.
Onun da, senin de duraðýn aynýdýr. Otobüs bir sabah bir akþam gelir alýr serer bir ömür asfaltlara.
O gün sabaha dek, ayna ile dertleþti, döktü içindeki aðusunu. Ayna yine ayný ayna. Birgül yine ayný Birgül.
Sabah güneþ loþ, nemli, ýslak beton kokularý arasýndan, daracýk bir merdiven dibinden sýzdý bodrum kat tek odaya. Güneþ sersemlenmiþ gibi yavaþtan sardý ortalýðý, nemli bir koku ile. Gözlerinde uykularla buðulanan bir þiþkinlikle ve mosmor halkalarla attý kendini dýþarý.
Ayný itiþ, kakýþ ayný anlatým yansýyor insanlarýn yüzünden usulca kýpýrdýyor kent güneþle. Ýsli kömür kokan sokaklardan, fabrika bacalarýna kadar geceden kalan kokuþmuþluk çöktüðü yerden hareketleniyor. Korna sesleri arttýkça kent uyuþukluðunu saat dokuza ona doðru, atýyor. Sýralar, kuyruklar sarýyor, örüyor, hastaneleri, devlet dairelerinin kapýlarýný. Maaþ kuyruðunda biri emekli çýkýnýný açýyor.
Bakýmlý bir haným, emrediyor hizmetçisine, arabayý çalýþtýrýyor. Kahvaltýda meyve sularý, bal, kaymak, süt sunuluyor. Ardýndan günlük bakýmýný yapýp, bir keyif kahvesinden sonra, sesleniyor hizmetçisine:
Araba ýsýndý mý ? Saat on bir otuza dayanmýþtýr. Birgül makina baþýnda, elini bastýrýyor barsaklarýndan gelen sese. Emine iþ baþýnda sigaralarýn sayýsýný artýrdý. Öðlen yemeði yakýn. Ustabaþý elinde kelleler bir cellat gibi kapýnýn önünde yerini hazýrlýyor.
Ýþyeri, bodrum kat, bar, yeni arkadaþlar, Birgül Birgül deðil. Herkesle herkes. Her tanýþtýðý ile onun gibi Birgül.
Ýþ yeri dar, bodrum kat dar, kondu sokaklarý, kent dar. Her yer, her þey dar ve deðersiz geliyor. Oturup bir barda izliyor gelenleri. Hepsi ayný oyunun oyuncularý hepsi ayný rolü oyuyorlar.
Çýkýyor en iþlek bulvara dikilip bir köþede izliyor. Koca bir dalga gibi akýyor insanlar omuz omuza. Orasý da dar, sýkýþýk. Bir delikanlý tosluyor orta yaþlý bir kadýna. Bir kapkaççý alýp bir genç kýzýn çantasýný kayýplara karýþýyor.
Ayný sel gene akýyor. Koca bir göle fýndýk kadar taþ atmýþ gibi cýlýz bir dalga vuruyor, kýyýya figanla. Gün ayný, sel ayný. Elleri, ayaklarý, dilleri, gözleri var.
Hemen her gün ayný tek düzelikle geçiyor. Sýkýlýyor onlardan buluyor bir ustabaþý. Bu iki nolu bir þey deðiþmiyor. Ýki laf ediyor az aþaðýlýyor, deðmez yorulmaya deyip, býrakýyor yakasýný. Olmadý deyip; üç nolu ustabaþý, dört nolu ustabaþý, beþ nolu ustabaþý, altý nolu ustabaþý, yedi nolu ustabaþý, sekiz nolu ustabaþý, dokuz nolu ustabaþý, nolu, nolu aman sayýsýný unutuyor. Anlamlý gelmiyor sayý saymak. Gün gün yaþýyor, ne denk gelirse onu yaþýyor.
Arkadaþlarý dönüp geliyorlar. Ayný bar, ayný yüzler sýkýlýyor onlardan da. Ne onlar sýðýyor kente , ne de Birgül. Onlar da kendi kümelerinde yalnýz.
Yüzünü dönüyor ilkyaza. Güneþ koltuðundan sokuluyor usulca gecekondularýn gevþiyor, buz tutmuþ beton. Küçük küçük sellerle akýp gidiyor kýþ topraðýn içine. Kýþ ilkyaza, kentin soðuk yüzü topraða. Birgül`ün sevisi, öfkesi, kini, çok sesli müziklerle þahlanan kahkahasý akýp gidiyor içine.
Dürtüyor iþyeri, bodrum kat, genç arkadaþlarý, yüzündeki allýk, sarý saçlarý, kýzýla dönüyor dürtüyor, çýksýn diye öfkede olsa yüzüne. Çýkmýyor ne öfke ne sevi. Yer güneþe sýrnaþýyor, fýþkýrýyor gece kondunun bahçesinden ince, iðne, iðne fýrlýyor çimenlerle.
Bir erik aðacýndan pembeye, bir akasyada , bir zerdalide renklere bürünüyor. Yer yekiniyor yerinden göðe.
Ýçi yekinmiyor Birgül`ün sýkýþmýþ. Merdiven altýnda bir mahsende, alaca karanlýk. Ýlk yaz kükredikçe, gök delenler itiyor Birgül`ü dibe. O zýpladýkça altýnda toprak, akýp gidiyor bir kamyonun üstünde kent dýþýna.
Kentteki öbek ,öbek zor ayakta duran yeþillik süsleniyor, meyveye duruyor çiçek çiçek., yeþil aðaçlar. Parklar bahçývanlarýn önünde sýraya duruyor. Bir gül fýdaný bir kaç renk mevsimlik çiçek süslüyor Birgül`ün oturduðu parký da. Her yan renk renk fýþkýrýyor beton aralarýndan. Utancýndan asfaltlar yol veriyor kaldýrým kýyýlarýndan yeþile. Gök doðuruyor gibi her yan güneþle kükrüyor. Toprak güneþle, suyla , havayla oynaþýyor
Dayanamýyor Birgül parklar renk renk, iþyerinde, çiçek açmýþ bir erik aðacýnýn dalý, su bardaðýnda süslüyor çevreyi. Bodrum katýn tepedeki penceresinden çimenler ince uçlarýný birer iðne gibi uzatmýþlar. Tiksiniyor, ne yana dönse yaþam kükrüyor topraktan. Çekilip bodrum katýna oturuyor aynasýnýn baþýna küf kokusu ilk yazla beraber ayrý bir kokuya dönmüþ, insanýn burnuna girer girmez, içinde kuruluk duyumsatýyor. Güneþ kokuyor merdiven altý, bodrum kat, tek oda. Ahþap dolap kývrýlmýþ güneþin önünde, kapaðý bol geliyor yerine, dudak bükmüþ geriye.
Baþlýyor gördüklerini anlatmaya aynasýna. -Bak aynam:
Bakýnýyorum kendime ne kükrer, nede yeni bir renge duran yaným var. Her yan can olmuþ fýþkýrýyor. Duvar diplerinden fýþkýran otlara bakýyorum. Bir kendime, bir iþyerime, bir sokaklara, koca koca dalga akan bulvarlara. Ayný þey bir otobüs alýyor sabah duraðýndan götürüyor mola yerine.Tekrar alýp oradan akþam duraðýna atýp gidiyor. Bakýyorum oturduðum parktaki taþ merdivenlere. Döve döve dalgalar eritmiþ., yatak yapmýþlar kendilerine. Durup düþünüyorum burasý mý yatak yoksa sayýsýz insan barýnaklarý mý? Kimler nerede nasýl barýnýyorlar.
Gece bir baþka kapanýyor bu kentin üstüne. Düþmüyor hiç uykunun baskýnýna karþý güçsüz. Þafak sökerken bir baþka soluk esiyor, fabrikalarýn önüden çýkmaz sokaklara doðru. Güneþ bastýrdý mý kimi yataðýnýn katýný yeni bozuyor, kimi buruþukluklarý düzeltiyor. Ne uyuyor ne de susuyor. Gün yirmi dört saat her yan uðulduyor. Hep ayný yerler ayný ninni ile oyalanýyor.
Çýkýp biri bir yandan baðýrýyor. Bakýyorsun ardýnda bir küme onlarda onun gibi baðýrýyorlar. Bakýyorsun koca bir insan kümesi bu koca kentin en iþlek bulvarlarýnýn orta yerine yatak açýyor. seller, sular gidiyor yaný yoralarýnda. Seller hamura çeviriyor kaðýttan yataklarýný. Giriyorlar kol kola dayanýyor biri öbürünün omuzuna.
Çýkýp biri yazýyor. Buyruk diyor: “Burasý yatak yeri deðil. Çýkýn gidin mola yerlerine “Duymuyorlar koca týkaçlarla týkamýþlar kulaklarýný. Kükrüyor birden buyruk yazan. Güm güm patlatýyor bombalarýný. Birden kentin göbeðinde en iþlek yerinde boylu boyunca uzanýyor o dev. Göz yaþý, hýçkýrýk, öksürük oluyor bedenleri.
Yaaaa... aynam !
Dönüp bakýnýyorum kendime, git gellere atmýþým yataðýmý koca dalgalar gibi. Bakýyorum kendime ne kara, ne sarý, ne de kýzýla çalar yüzüm, yok iþte rengi. En iyisi en iyisi var ya ben seni iþgal edeyim. Alýp elime boyayý, fýrçayý boyuyayým seni her renge. Sonra girip içine orada taht kurayým. O zaman her renk gelir, döner yüzün rengi gök kuþaðýna. Bu karanlýðýna gök kuþaðýndan taht kurayým. Gireyim içine, gireyim çünkü, bu karar benim olsun. Sahi o zaman bu kararý vermekle ben, olurum deðil mi? Baþkasý olmam.
Bir zamanlar içimde çýrpýnan kuþ yeniden canlanýr mý? Yüzümdeki bu renksizlik bir renge düner mi ? Ne iþyerinde varým ne mahallede, ne de bulvarlarda kýyýya vuran cýlýz dalga kadar duyumsayan var beni.
Haaa ailem, onlar var mýydý yok muydu bilmem?. Ama girersem içine, yüzünü gök kuþaðýnýn renklerinden boyarým, döner yüzüm renklerden birine o zaman. O zaman seni onlara armaðan götürürüm. Þimdi ilk iþ renk renk boyalar almak.
Ertesi gün iþe gitmedi. hemen gidip renk, renk boyalar, çeþit çeþit fýrçalar aldý. Dönüp aynasýnýn baþýna oturdu. Gençler okulunda, çevre sessizliðe düþer düþmez, alýp her renkten bir kuþak sürdü aynanýn yüzüne. Yaa ayna seni böyle her renge boyar, kalan bir köþenden dalarým içine. Önce sarýya, sonra kýzýla, maviye, yeþile, kýrmýzýya, pembeye, yeþilin tüm tonlarýna pembenin, mavinin tonlarýna boyadý. Giderek aynanýn yüzü daraldý. Bir kaç santim yer kalýnca;
-Bak aynam burasý kalsýn buradan ben gireceðim içine, o zaman ben olacaðým. Seni iþgal edip bütün renkleri daðýtacaðým. Gelen kendi rengini seçecek. Haa... o zaman ben de var olacaðým, senin içinde var olacaðým. Seni, o yüzünle þahýma armaðan göndereceðim. Gör bak sen de yumruklarla bir böcek gibi ezilde gör. Kalkýp aynanýn baþýndan aynanýn renklerini uzaktan yakýndan gözledi. Aynanýn alt kýyýsýnda ayaklarýný görünce, iyice eðilip oradan yüzünü gördü.
Bak aynam ben de içindeyim ama gözlerimdeki pýrýltýlar yavaþ yavaþ sýzýyorlar dýþarý derinden, derinden. Ýçimdeki kuþun kalp atýþlarýný duyuyorum. Canlanacak, yeniden çýrpýnacak.
Onu duyumsuyorum. Basýp elini üstüne kalbinin atýþlarýný dinledi. Yüzündeki hakim olan renksiziði yenmenin yolu, içine dalmak aynanýn ve varlýðýný, yokluðunu, görmek duyumsamak büyük bir coþu veriyordu. Ýçine dalmalý düþündü.
Nasýl dalmalý, kendi ile ilgili bir karar vermeli, kendi olmalý düþündü, içini coþu sardý. Bütün tüyleri dikildi. Yüreði hýzlý hýzlý atmaya baþladý. Kýzýla boyalý saçlarý ortalýðý tüm sýcaklýðý ile saran güneþle birlikte iðne iðne çimenler gibi dikildiler.
Gözledi çevreyi kalolifer borularý takýldý gözüne . Aynayý alýp oraya astý. Ardýndan ona ulaþmaya çalýþtý ulaþamadý. Düþündü yalnýzlýðýný, yaþadýðý kenti, iþyerini, ev arkadaþlarýný, sayýsýný unuttuðu ustabaþýlarýný, köyden yeni gelen, yada, yeni doðan Birgül`leri, yaþadýðý bodrum katý, o derin mahsende güneþe dudak kývýran ahþap dolabý hepsini sonunda hepsi bir þeydi kendini koyacak yer bulamamýþtý. Yaþadýðý süre içinde kendi olamadý, kendi ile ilgili olagelen hiç bir þey hakkýnda kendi karar kýlamadý. Deli bir fýrtýnanýn önünde savruldu durdu.
Bir þey olmanýn zamaný geldiðine inanýyordu. Var olmanýn, yok olmanýn kendine ait karar olmasý gerektiðine inandý. Yeniden içinde çýrpýnan o kuþ canlandý. Yavaþ yavaþ çýrpýndýðýný duyumsadý. Dönüp aynasýna baktý, ulaþamadý. gözlerindeki o pýrýltýyý görmeliydi. Ne yaptýysa ulaþamadý aynaya. Aynanaýn asýlý olmasý ona ayrý bir coþu verdi. Oturduðu sandalyeyi çekip üzerine çýktý. Yüzünün bir kýsmýný izledi. Gözlerindeki pýrýltý aynada kalan çizgiden, yeniden fýþkýrýyordu. Ýçinde kuþ havalanmýþ kanat çýrpýyordu. Bir an o kuþla uçuyormuþ gibi duymsadý kendini.
Dýþarýdan arada bir gelen çocuk sesleri içini burkuyordu. Çýkýp dýþarý baðýrmak istedi Ben Birgül`üm iyiyle, kötüðü, çirkinle, güzeli, yaþamla, ölümü seçebilirim istediðim noktada olurum.
Aynada gözlerinden fýþkýran pýrýltý düþleri ile coþtu, coþtukça Birgül geriye dönüp yaþadýklarýný anýmsadý. Ailesini, kim olduklarýný, ne yaptýklarýný, nasýl yaþadýklarýný, ekmeði dirhem dirhem kazandýklarýný, hemen her gecekonduda oturanýn ayný yazgýnýn, buyruðun bireyleri olduklarýný düþündü.
Bir konduda oturup yarý köyden gelme, yarý kentlli olmayý beceremedi. Boylu boyuna yanýnda düþüp öleni görmezlik edemedi. Ustabaþýlar tanýdý ne içine sindi, ne simedi. Bar`larda eðlendi oturtamadý, kendini bir yere. Çalýþtý her hafta sonu eline sýkýþtýrýlanla sýkýþtý, iki mola arsýna.
Çevresinde birþey olma savaþýmýný, doðduðundan beriye yürüttü, beceremedi, yüreði tutmadý. Bir an düþündü yapabileceðini kendisi ile ilgili kimseye baðlý kalmadan Bir karar verebilirdi.
Ýþgal edip aynayý, dikildiði sandalyeden içine girmeliydi. Hemen aynanýn boyasýz yerine dudaklarýný dayayýp: Seni iþgal edeceðim. Ama gelmeden önce bir sýr vereceðim. O sýr... yutkundu, boðazý kurudu, kalbindeki atýþlarý duydu, elini kalbinin üstüne bastý ve ...
Aynaya:
-Ben de kendimi senin yanýna as.....Yutkundu boðazý kurudu.
Ýnip sandalyeden çamaþýr ipini aldý. Bir bardak suyu bir solukta dikledi, içi serinledi. Ýçindeki yangýn azaldý. Alýp ipi kalolifer borusuna baðladý. Masanýn üzerine aileme baþlýklý bir yazý býraktý. Ýpi tam aynanýn boþ yerine gözleri gelecek þekilde ayarladý.
Eeeeee... aynam hazýrmýsýn iþgal edilmeye? Tutsaðýn geliyor.
Ayaklarýnýn altýndaki sandalyeyi tekmeledi. Gözlerinin dýþarý fýrlayýþýný gördü. Çýrpýndý ellerini ipe attý. Týrnaklarýnýn arasý insan eti doldu. Ve kapandý yaþam...
Geriye Birgül`den yazdýðý not kaldý.
Aileme :
Beni, var edip ýssýz ormanlara, vahþiler arasýna býrakmak, sizin kararýnýzdý. Dediniz böyle ol, oldum. Biri çýktý böyle ol dedi oldum , oldum, oldum, oldum. Her þey, her kes oldum, ama þimdi bundan sonra iþte Birgül oldum. Beni görmek zor ve uzak deðil. Size aynamý armaðan býrakýyorum. Aynanýn yüzüne bakýn kalan yerinde beni göreceksiniz.
Genç arkadaþlarýma, sevgiler saygýlar ...
Ýþte ben Birgül`üm...
Turgay DELÝBALTA



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Parlament Mavisi Portakal Dilimleri
Güneþ Daðlarýn Arkasýna Çömelince
Çarþaf Duvar
Kýrk Yýllýk Kanatlarýmý Kýrýyorum
Ürkek Býldýrcýn
On Daire Bir Opel
Memur Kýzý Menekþe

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bana Bir Bakýþ Bul Anne [Þiir]
Kum Tanesiyim Sevgilim [Þiir]
Hanýmeli Kokusunda [Þiir]


Turgay DELÝBALTA kimdir?

Öykücü-Þair -Yazar

Etkilendiði Yazarlar:
Nazým Hikmet Ran-Yaþar Kemal- Ahmed Arif- Hasan Hüsyin-Puþkin


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Turgay DELÝBALTA, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.