..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Modern > CENGÝZ MAÇOÐLU




1 Ekim 2007
Samatya'da Ay Iþýðý Cinayeti  
YIKICI TUTKU AYNI ZAMANDA YARATICI TUTKUDUR...(BAKUNÝN)

CENGÝZ MAÇOÐLU


Tanrý niye yarattý geceyi? Tüm pisliklerimizi gizlemek için. Aramýzda günahlarýmýzý öbür dünyada ispiyonlayacak olan varsa hemen, þu anda bu masayý terk etsin.


:CIBI:
SAMATYA’DA AY IÞIÐI CÝNAYETÝ
Samatya lokantalarýnýn en bayaðý garsonu Ýsmail’le, en hamarat aþçýsý Selami, soðuk mezeci “Yaþar Dayý’nýn Yeri”nde buluþtular. Bunlar bir saate kadar yalnýzdýlar. Gece yarýsý tüm birahaneler, barlar, kebapçýlar kepenklerini indirip de meydan tinercilere, akþamcýlara ve yersiz-yurtsuzlara kalanda iki arkadaþ, lokantanýn üçüncü katýna çýktýlar. Burada lokantanýn bulaþýkçýsý Bodur Rýfat’ý koltuklarýn üzerinde uyur halde buldular. Onu kaldýrýp bu gece bir ziyafet çekme önerisinde bulundular. Rýfat önce birkaç dakika direndi, fakat sonra kendine çeki düzen verip onlarla birlikte balkondaki masayý donatmak için kollarý sývadý. Aralarýnda ufak bir de iþbölümü yaptýlar. Selami, soðuk meze dolabýndaki ayýklanmýþ çinakop balýklarýný piþirecekti. Ýsmail, bir tabak dolusu haydari, birkaç dilim beyaz peynir, kayýk tabakta yeþil salata, bir miktar Rus salatasý, porselen kaplama geniþçe bir tepsiye de türlü meyveleri serpiþtirerek sofrayý titizlikle hazýrladý. Bir aralýk, hoþ, kalýn sesiyle “zeytinyaðlý yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman…” diye bir türkü tüttürdü. Selami, türküyü bilmiyor olacak ki; mutfaktan sadece söylenen bölümleri tekrarlýyordu kaba sesiyle. Bodur Rýfat kâh gülüyor, kâh gözlerini ovuþturuyordu. Öylece sandalyenin birine iliþmiþ aymazca, sonraki yaþantýlarýnýn hayalini kuruyordu. Aslýnda, sabahleyin olacaklarý düþünmek istemediðinden kendini fena bir eðlenceyle avutmayý daha uygun bulmuþtu. Tüm hazýrlýklar bittiðinde üç katýn da elektriklerini söndürdüler. Balkonun bir yerine mum koydular. Üç arkadaþ, yuvarlak masanýn etrafýna dizildiklerinde son tren, Sirkeci yönüne doðru kalýn düdüðünü öttürerek yol almýþtý. Birlikte el salladýlar. Bodur olaný bardaklara önce birer duble raký, sonrasýnda su doldurarak keyifle kýrmýzý renk paketten çýkardýðý sigarasýný yaktý. Aþçý olaný, kaþlarýný çattý. Bulaþýkçý bunun nedenini anlayamadý. Mum ýþýðýndan seçilen yüzünün aldýðý renk giderek kýzardý:
—Bu yaptýðýna ne demeli, dedi. Rica ederim, gurbet ortamýnda sigara paylaþýlmak içindir.
Diðeri sýrýtarak:
—Çinakop, gizlice yenmek içindir.
Aþçý, yüzüne doðal denebilecek bir ifade verdi, ellerini çýrptý:
—Raký, sarhoþ olmak için üretilmiþtir.
Garson:
—Be adam, be beyinsiz tosbaða! Bir gece de olsa insan gibi yaþayalým. Tanrý niye yarattý geceyi? Tüm pisliklerimizi gizlemek için. Aramýzda günahlarýmýzý öbür dünyada ispiyonlayacak olan varsa hemen, þu anda bu masayý terk etsin.
Bulaþýkçý, sýkýlganlýkla karýþýk budala budala dostlarýný süzüyor, az önceki davranýþýndan dolayý kendisini baðýþlatmasýnýn yolunu arýyordu. Utangaç, ama gür bir sesle:
—Kadýnlar niçin yaratýlmýþtýr? Elbette biz erkeklerle yatmak için.
Rýfat’ýn rakýdan içi yanmýþtý. Arkadaþlarýna sevgiyle bakýyor, onlara ne kadar mutlu olduðunu sezdiriyordu. Bu neþeli insanlar arasýnda mutsuz olmak da neyin nesi ki? Onlar bol bol çalýþýyor, konuþuyor, her sabah gazete okuyor, hafta sonlarý maça gidiyor, birkaç günde bir hovardalýk yapýyorlardý. Bütün bunlardan sonra da hiç hastalýk geçirmiyorlardý. Hem kibar, hem delice yaratýlýþtaydýlar. Sebepsiz gülmeyi, saçma sapan konuþmayý, küfürleþmeyi, Samatya sahilinde kýz kesmeyi bilirlerdi. Bilmedikleri çok þey yok deðildi. Yaþamlarý boyunca okuduklarý kitap sayýsý ikiyi geçmez. O da; yatýlý okul sýralarýnda okuduklarý Kemalettin Tuðcu romanlarýydý. Ýsmail’in aklýna her gün içmeye gelen meslek sahibi, okumuþ beyefendiler düþtü:
—Onlar okumuþ insanlarsa ben de cahillerdenim iþte, ne olmuþ yani? Onlardaki de burun bendeki de… Hem okuyunca adamýn baþý derde giriyor. Öyle deðil mi dostlarým? Bir akrabam vardý, ikinci yýlýnda okuldan atýldý. Söylentilere göre; anarþistmiþ…
Dostlarý, söylenen hiçbir þeyi dinlemiyorlardý. Onlar, ay ýþýðýnýn denizde oluþturduðu biçimli biçimsiz halkalarla ilgileniyorlardý. Yarýlanmýþ kadehlerinin arkasýndan baktýlar denizin üstüne. Bir anda ikisi de tüm düþlerini ayýn þavkýnda görür gibi oldular. Selami, ilkel bir inanca saplanmýþçasýna bu durumu, yarýn oynayacaðý at yarýþý kuponuna þans getireceðine yorumladý. Çeviklikle ceplerini yokladý. Eline birkaç kâðýt para geçti. “Kaçar mý?” gibisinden bir þeyler mýrýldandý. Tam olarak neyi düþlediði de belirsizdi. Aðlamak geliyordu içinden, bir türlü gözlerini ýslatamadý. Aþaðýda, bir yerlerde sahile doðru uzayýp giden birkaç çýðlýk iþitildi. Oralý olmadýlar bile… Ancak Selami kekemeli bir tonlamayla:
—Asmayýn, biz eðlencemize bakalým, dedi. Birkaç Mardinli soytarýdýr, bahse girerim, çarptýklarý telefonlarý paylaþamadýlar.
Bodur Rýfat iddialý bir biçimde söze atýldý:
—Yanýlýyorsun arkadaþým. Sahildeki çalýlýklarda içki tatiline çýkmýþ olanlar, Kürt iþçilerdir. Kadýn-kýz sohbetlerinden sonra birbirlerini incittiler.
Bu konuþmalar, çeþitli fikir ileri sürmelerle uzayýp gitti. Öyle ki; Ýsmail’e göre “satýcýlar, kadýnlardan yeterince para alamadýklarý için onlarý azarlýyorlardý.” Öðle sýralarýnda istasyonun altýndaki büfenin önünde ciddi bir býçaklý-sopalý kavgaya tanýk olduklarýndan, o kavganýn devamý diye uzlaþtýlar. Bu andan itibaren bu olaydan söz etmeme konusunda da fikir birliðine vardýlar. Zaten Selami’nin diðer ikisi arasýnda geliþen düþünce çatýþmasýna pek aldýrdýðý söylenemezdi. O, gözlerinin önüne getirdiði cam kadehin arkasýndan, ay ýþýðýnýn siyah deniz üzerinde salýnan parýltýsýnýn oluþturduðu ilginç figürleri kendince çözme uðraþýndaydý. Altýn sarýsý, yumurtamsý, insan yüzüne benzeyen sarmal bir þekle takýldý. Parýltýlar dalgalandýkça bir çift gözü andýran baþka bir þekil, yüzün iki yarýsýna yerleþmiþ görünüyordu. Dikkatlice süzmeye çalýþtýðý yüzü çevreleyen bukle bukle saç kývrýmlarý da gözüne iliþtiðinde, içine sevgiyle yan yana kýyamazlýk duygusu yer edindi. Bu, iki yýl önce birkaç ayda boþadýðý eþine duyduðu üzüntü deðildi, onu anýmsamak istemiyordu da… O ayrýlýðýn gerekçeleri konusunda kendisini yeterince inandýrmýþtý. Uzaklara bakmaya doyamayan gözlerinden yanaklarýna doðru süzüle süzüle inen iki damla ýslaklýðý, diðer arkadaþlarý görmesin diye sigara dumanýyla gizlemek istedi. Hiç böyle tuhaf, acý mý, özlem mi, pek anlaþýlmayan bir duygulanma yaþamamýþtý. Sanki daha önce hiç incinmemiþ bir yüreðin sarsýla sarsýla incinmesine benziyordu. Sözcükler, yüreðinden boðazýna dizginlerinden boþalmak istercesine saldýrmýþtý. Hýçkýrýklarýný daha fazla tutamadý, aðzý dil vermiyormuþçasýna kesik kesik:
—Ona engel… engel… ola…
—Haydi ama! Keyfimizi kaçýrma, dedi Rýfat.
Ýsmail, gerine gerine:
—Bunun olacaðýný bilseydim, sizi çaðýrmazdým. Bir rahatsýzlýðým vardý, sizden yardýmcý olmanýzý isteyecektim. Benim için üzüleceðinizi hesap ederekten buradayým.
—Gönül’e engel olabilirdim. O binadan kendisini… Sözün arkasýný getiremeden birkaç kez burnunu çekti. Masanýn bir ucunda duran peçetelerden bir miktar alarak yüzünü, gözünü sildi. Bir iki dakika sonra daha sakince mýrýldanmaya baþladý:
—Doðum günüydü, Hastane Caddesi sýradan kalabalýðýyla da olsa, bana oldukça coþku veriyordu. Lisenin üç sokak aþaðýsýnda bir arkadaþýmla karþýlaþtým. Sinemaya davet etti. Güleç bir yüzle kendisine þükranlarýmý sundum. Býyýklarým, askerlik sonrasý yeniden filizlenmeye baþlamýþtý. Tanýdýk bir çiçekçiye uðradým. “Aðabey dedi, þu býyýklý haline þu kýrmýzý gül ne yakýþýr ama…” O yakýþýklý gülü ve bir de þu hercaiyi hazýrla, Munzur’dan inme bir kelebeðe armaðan edeceðim. “Yengeye mi” diye sordu. Baþýmý kaldýrdým, gözlerimi kýrpýþtýrdým, on beþlik olacak serviye dedim. Parasýný ödeyip hýzla uzaklaþtým. Mahalleye vardýðýmda kadýnlý erkekli birilerinin eve doðru koþuþtuðunu gördüm. Birikmiþ insanlar arasýndan ince bir baðýrtý duyuluyordu. Ablamýn sesiydi bu, elimdeki çiçekler, gönlümden düþmüþ gibi haziran tozlarýna yýðýldýlar. “Ah Gönül’üm! Gönlüm…” Evet, ablamýn sesiydi. Ben, öylece menekþenin üzerine çöküp kaldým. Anneme “neden” diye hiç sormadým.
Diðer iki dost tüm bu olup bitenleri sessizce dinlediler. Önce bakýþtýlar, sonra birilerinden yüzlerini gizleyen bir çabayla masaya kafalarýný koyup aðlaþtýlar. Deniz tarafýndan az önce duyulan çýðlýðýn yönünde birkaç el tabanca gürültüsüne aldýrmadan öylece kala kaldýlar.
Ertesi gün gazeteler, bakanlardan birinin “Kardak’a dikilen bayrak inecek” haberlerinin arasýna, onbeþ yaþýnda, liseli genç bir kýzýn Samatya sahilinde öldürülme haberlerini sýðdýrmýþtý birkaç satýra. Bu olay, sonraki günlerde Samatya meydanýnda etraflýca, ayrýntýlarýna kadar konuþuldu. Yaþar Dayý, sabah erkenden dükkâna gelince; biri þiþman, geniþ omuzlu, ince yüzlü, esmer tenli, kaba burunlu üstü baþý kir kokan bir garsonu, diðeri; uzun boylu, ince býyýklý, alný geniþ; gözlerine yýllarýn yorgunluðu þiþlik olarak düþmüþ bir aþçýyý; öbürü anlatýlmasa da olur denecek cinsten üç arkadaþý koltuklarýn üzerine uzanmýþ olarak buldu.


















Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn modern kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tanrýnýn Huzurunda
Gebze'de Bedava Bir Gün
Çið Gözlünün Yanýnda
Aj (L) Anýn Karmaþasý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kertenkele ve Ben

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sosyal Ýliþkilerde Akýl Tutulmasý ve "Jeanne" Eyre... [Roman]
2 Yazý [Deneme]
Dostoyevski'nin Sosyal Gerçekçiliði [Eleþtiri]
Zayýf Tel Kompleksi ve Fatih Altaylý Gazeteciliði [Eleþtiri]
Bir Seçim Masalý ve Mýzýkacý Hafifliði; Dtp"nin Ýflas Ettirdiði Gazetecilik ve Siyasetçilik [Eleþtiri]
Diyarbakýr Mýzýkacýlarý [Bilimsel]


CENGÝZ MAÇOÐLU kimdir?

Bir yayýnevinde eðitim yayýnlarý editörlüðü ve çocuk edebiyatý yayýnlarý danýþman editörlüðü yapýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
çehov, gogol, nazým hikmet, nevzat çelik, emma goldman, bakunin, orhan veli kanýk, cemal süreya ve daha niceleri...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © CENGÝZ MAÇOÐLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.