..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri > asivemavi36




20 Ocak 2008
Kürdoğlu Kayada Kaldı  
Şark Hikayeleri - I

asivemavi36


Umud et anne. En olmadık anda çalacağım kapını...


:CJDJ:
KÜRDOĞLU KAYADA KALDI

Dağlardan bıçak esiyordu. Şehrin bulvarlarını, caddelerini, sokaklarını kuşatmıştı bu esinti. Hangi canlıya vuruyorduysa görünmez bir yara açıyordu, acı akıyordu ; Gözlerin göremediği, ellerin dokunamadığı... Zehir gibi bir acı... Soğuk.

     Kapının açılmasıyla müthiş bir sıcak sardı tüm bedenimi, sonra parmaklarım karıncalanmaya başladı. Sonra acımaya. Binlerce karınca parmak uçlarımı kemiriyordu, kemiklerimi. Dayanılmaz bir acıydı. Annem bir leğene kar doldurup getirdi içeri ve ellerimi ovalamaya başladı. Her dokunuşunda karıncalar ölüyordu ellerimin içinde, morarmış tenimin altında...

     Dudaklarım zorla bir araya geldiğinde “ Anne, çok soğuk “ Diyebildim. Annem, iki elimi bir elinde birleştirip diğer eliyle saçlarımı okşadı.”Sayılı günler bu günler, bu gece kürdoğlu kayada kalacak “ Dedi...

     ***
     Delikanlı, annenin babanın tek oğlu, birazda başına buyruk. Bir başka köye gitmek için yola çıkmaya hazırlanır. Göz gözü görmez bir tipi var. Yol, iz kaybolmuş. Kuş olsa uçamaz, deli küheylan olsa geçemez. Nice insan tipiye tutulup boğulmuş, baharda bulmuşlar kaskatı bedenini.

     ***
     Oğlan, atına atladı, mahmuzlara dokundu. At, olduğu yerde dolandı birkaç tur, gitmek istemiyordu sanki. Sonra oğlanın ısrarına dayanamayıp yolu tuttu, birkaç at boyu sonra tipi bir perde olup girdi köy evleri ile aralarına.
     Azrail tipi diye bir ata binmiş ve götürü almış ölümleri, acelesi var.Atılan her adımın ardından izi kapatıyordu. Sabırsızdı tipi, at ayağını ne zaman kaldıracaktı da kapatacaktı izini, bekliyordu.     
Yol denilen izler kaybolmuş. Dereler silme kar dolu. Tipinin gücü yetse dağları devirecek, bölgenin toğoğrafyasını değiştirip,bir tepsi ortası gibi dümdüz yapacak.
     Tüm yönlerin kaybolduğu andır. Ne köylerin ışıkları var, ne gökte yıldız. At nefes nefese kalmış, beyaz köpüklere kesmiş vücudu. Batıyor çıkamıyor, batıyor çıkamıyor, batıyor.... Oğlan iniyor attan, kulakları belki bir it sesi duysa bari. Sadece ıslık sesi; Ölüm kulak dibini sıyırıp geçiyor. Ne yana gittiklerini bilmeden iki can.... Sonra atının eğerini söktü. Birimizden biri kurtulsun bari diye düşündü. Atın üzerindeki terler buza dönmüştü, artık burun delikleri kocaman açılmıyor, inceden cılız buharlar çıkıyordu. Oğlan atı kovdukça başını oğlanın boynuna doğru sokuyordu. Elini atının boynuna uzattı, daha sıcaktı ve kendisinin ne kadar üşüdüğünü fark etti. At gitmedi sonunda....
     Bir kaya, tipi üzerinde biraz esip, biraz dolanıp yoluna devam ediyor. Ön tarafında kar birikmiş. Kar ve kayanın arasında bir boşluk kalmıştı, bir tünel gibi, oraya sığındılar. Tipi gittikçe azıyordu.
***
     Köyden oğlanı aramaya çıkan grup eli boş dönmüştü. Gideceği köye gitmemişti, yakın köylere de. Sığınacak, saklanılacak hiçbir yer yoktu, her yer kapanmıştı. Evde şivan kopmuştu. Ağlayışlar ağlayışlara karışmış, kadınlar yüzlerine geçirdikleri tırnaklarının ucunda etlerini indiriyorlardı.
***
Oğlan ve at tipinin açtığı tünele girdiler, atla kayanın arasına sığınıp, soluklandı biraz. Hızlanan tipi zaman geçtikçe açık olan yeride kapattı. İki can birlikte üşüyordu.
***
Oğlanın anası ortaya başörtüsünü attı. Tüm kadınlar, seslerine bir bıçak inmiş gibi sustular. Bir heykel gibi dondu kaldı hepsi. Ana sustu bir süre, kulak kabartıp bir sesi dinliyor gibiydi.
Sonra hızla terk etti odayı. Döndüğünde elindeki yağ dolu tası sobanın üzerine bıraktı. Diğer kadınlar gözleri ile takip ediyorlardı olup biteni. Sadece gözleri hareket ediyordu. Tereyağı eridikçe genizlerini yaktı kokusu. Eridi, su gibi oldu yağ. Pencereyi açtı, tası camın önüne bırakıp pencereyi kapattı.
***
Üzerlerindeki kar gittikçe kalınlaşıyor olmalıydı. Tipinin sesi gittikçe daha az duyuluyordu. At ayakta duramıyordu, yere çöktü. Oğlan atına sardı kollarını. Deli gibi uykusu geliyordu ve biliyordu soğukta uyuyanların uyanamayacağını, direnmeye çalıştı. Her zaman sıkıla utana söylediği türküleri bu kez utanmadan söylemeye başladı. Keşke birileri olsaydı etrafında, keşke birileri duysaydı, keşke utansaydı... Keşke...
Kendisinin ve atının yüzüne kar sürüyordu bir yandan.
***
Ana, arada bir pencereyi açıp yağa parmağını dokunduruyordu. Yağ sertleştikçe, dolan gözlerini kadınlardan kaçırıyordu. İçindeki umut her seferinde azalıyordu.
Pencereyi açtı tekrardan, içeri deli gibi bir ayaz girdi, peşinden tipi. Kar taneleri sobaya deydikçe çıkan ses içini parçalıyordu. Korkusundan yağı elleyemedi, pencereyi kapattı.
***
Dedesi kardan duvarı aralayıp içeri girdi. Elinde bir çift yün çorap vardı, çorapları ve sırtındaki abasını çıkarıp oğlana verdi, geldiği duvarı kapayıp geri çıktı. Oğlan çorapları ayağına giyinip, abayı sırtına örttü, ısınmaya başlamıştı. Sonra atını düşündü, abayı birazda atın üzerine doğru örteyim istedi. Doğruldu, el yordamıyla abayı aradı, irkildi. Dedesi hayliydi öleli, korktu. Kalkıp atının sırtını üşümüş elleri ile sıvazlamaya başladı, ellerini sürdükçe hem atın teni ısınıyordu hem kendi elleri.
***
Ana ellerini çenesine dayayıp camdan dışarı bakıyordu. Diğer kadınların nefes alıp verdikleri dahi belli değildi, dilleri ağıtlara hazır, tırnakları etlerini koparmaya. Bir işaret bekliyor gibiydiler.
Gece tam yarıydı. Pencereyi açtı, tipi kesilmişti. Elini yağa uzattı, eli yağa battı bu kez. Bir daha uzattı. İnanmadı bir daha, çıkardığında elinden yağlar damlıyordu.... Ağlamaya başladı. Kadınların ortasına gelip baş örtüsünü aldı başına sardı. Ağladı, güldü bir yandan. “Oğlum yarın sabah gelecek” Dedi....
***
Dedesi gelip verdiği çorabı ve abasını alıp gitti. Giderken geldiği yeri açık bıraktı. İçeri bir tutam ışık düştü, atın teri parlıyordu. Bir soğuk hava esti içeride, bir tutam kar alıp açık yeri kapattı. İçerinin havası değişmişti, boynunu atının sırtına yaslayıp bu kez uyanmak üzere uykuya daldı....
***
Köyde kurbanlar kesilmiş, yemekler yapılmış, oğlan bekleniyordu. Bir at ve bir genç adam üst taraftan köye doğru.....
***
Zemherinin son gecesiydi.
Bir kürdoğlu üşüyen ellerine ağlarken, geçmiş zaman içinde bir başka kürdoğlu kayada kalıyordu.
                         asivemavi36 – Şark Hikayeleri -I-

.Eleştiriler & Yorumlar

:: slm
Gönderen: güler yıldız / , Türkiye
16 Mayıs 2010
tşkler abim çok güzel anlatmışsın

:: ZEMHERİ BÖYLE GÜZEL ANLATILIR
Gönderen: Macide Özcan / Ankara/Türkiye
25 Ocak 2008
Betimlemelr çok yerinde.Devamını sabırsızlıkla bekliyor olacağım.Tebrik ediyorum.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Şahmaran Hikayesi (Kırlangıç Hatıraları - V - )
Berfino
Eski Zaman Aşıkları (Kırlangıç Hatıraları - IV)
Sevginin Adı Sevgi - II -
Anne Taş Getir Gelirken Bana, Çizgilere Düşmesin.
Bir Keriman Ağıdı / 12 Eylül'ün Götürdüğü /
Deli Kızın Dönüşü
İbriğim Olmadan Asla!
Kırlangıç Hatıraları - VIII
Sevginin Adı Sevgi - I -

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Susuyorum [Şiir]
Devrim Yürekli Çocuk [Şiir]
Zap Suyu - I [Şiir]
yada Dön Gel [Şiir]
Caw Bella [Şiir]
Dar Ağacında Üç Fidan [Şiir]
Sen Sustuğunda [Şiir]
Yusuf ile Züleyha [Şiir]
Kavgam Sürüyor [Şiir]
Kavgaya ve Aşka Dair [Şiir]


asivemavi36 kimdir?

paylaşmak. . . hayat adına ne varsa. . . ama demiş ya nazım. . . "yar dudağından gayrı". . .

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.