Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Günümüzde futbol bir heyecan ve göz zevki olmaktan öte bir endüstriye dönüştü. Futbol artık sadece futbol değil. Bu piyasada büyük paralar dönüyor. Dünyanın gözü kulağı futbolda artık… Futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz. Dünyanın büyük takımları büyük şirketler kadar kazanıyor. Günümüzde futbol kulüpleri de borsaya açılıyor. Özellikle transfer dönemlerinde futbol piyasasında 200 milyar dolarlık para akışı gerçekleşiyor. Bazı ülkelerin bütçesinden daha büyük bütçeye sahip dünya kulüpleri var. Dünyanın en zengin futbol takımı olan İngilizlerin efsanevi Manchester United’ının bugünkü değeri bir milyar sterlin, yani yaklaşık 982 trilyon TL’yi buluyor. Fabrikalar gibi, onların da çalışanları, tesisleri, ihracat ve ithalat işleri var. Büyük rakamlar dönüyor futbol piyasasında. Futbol bulunduğu yeri kalkındırıyor. Büyük paralarla yapılamayacak reklâmlar futbol aracılığıyla çok daha etkili olarak yapılabiliyor. Dünya Kupası ve Avrupa Kupası organizasyonlarında büyük paralar dönüyor. Reklâm gelirleri, bilet satış paraları, televizyon yayın ücretleri toplanınca futbolun büyük şirketlerden daha fazla kazandırdığı açıkça görülüyor. Futbol bacasız fabrika gibi… İlki 1960’ta düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’na o zamanlar ilgi pek yoktu. Bu yıl Avusturya ve İsviçre’nin ev sahipliği yaptığı Avrupa Futbol Şampiyonası’nı geride bıraktık. Finallerde oynanan 31 karşılaşmada, toplam 77 gol atılırken, maç başına 2.48 gol ortalamasına ulaşıldı. 12 golle ilk sırada yer alan İspanya’nın ardından Hollanda ve Almanya 10’ar, Türkiye ise 8 golle şampiyonayı tamamladı. Turnuvaya katılan 16 takım da gol atarken, Avusturya, Fransa, Yunanistan, Polonya ve Romanya birer gol kaydedebildi. İspanya’dan David Villa dört golle turnuvanın gol krallığını elde etti. Villa, şampiyonada bir maçta üç gol atan tek oyuncu unvanını da kazanırken, Rusya karşısındaki dört golden üçüne imza atmayı başardı. İspanyol oyuncu diğer golünü ise grup maçında İsveç’i 2-1 yendikleri mücadelede kaydetti. Gol kralı David Villa’nın ardından üçer golle Semih Şentürk (Türkiye), Hakan Yakın (İsviçre), Roman Pavlyuchenko (Rusya) ve Lukas Podolski (Almanya) sıralandı. Bu yıl yapılan Avrupa Futbol Şampiyonası’na Türkiye damgasını vurdu. Otoritelerin pek şans tanımadığı Türkiye ilk maçta Portekiz’e yenilince yenilgilerin devam edeceği kanaati pekişti. Fakat sonraki maçlar puslu havanın dağılmasına, güneşin doğmasına vesile oldu. Türk futbol takımının mevcut teknik direktörü Fatih Terim iddialı, sinirli ve gururlu bir insan olarak bilinir. Biraz da başına buyruk bir kişidir. Bu özelliklerini beğenmeyenlerin sayısı az değildir. Avrupa Futbol Şampiyonası’nda mücadele edecek milli takım kadrosu açıklandığında herkes Terim’i eleştirdi. Seçilen kadrodaki futbolcuları beğenmediler. Terim bu kadroyu seçmekle büyük bir risk almıştı. Başarısız olsaydı bedelini ödeyecekti. Türk milli takımını daha maçlar başlamadan eleştirenler mahcup oldu. Portekiz mağlubiyeti sonrası Fatih Terim’i darağacının dibine kadar götürdüler. Fakat sonraki maçlarda milli takım önce İsviçre’yi, sonra Çek Cumhuriyeti’ni, ardından Hırvatistan’ı yenerek yarı finallere kadar geldi. Yarı finalde de çok iyi bir futbol sergilememize rağmen Almanya’nın son dakika golüne engel olamayıp turnuvadan acı bir biçimde elendik. Fakat Türkiye, Avrupa’nın en iyi dört takımından biri oldu. Avrupa’nın futbol devlerinden Fransa, İtalya, Hollanda ve Portekiz Türkiye’nin ardında kalarak yarı final heyecanını bile yaşayamadı. Türkiye’ninki az bir başarı değildir. Durum böyle olunca Terim’i darağacının dibine kadar götürenler, müspet neticeyi görünce onu omuzlara alıp döndüler. Hem o Terim, turnuvanın en iyi teknik direktörü seçildi. Bu yılki Avrupa Futbol Şampiyonası’nı kolay kolay unutamayacağız. Kahraman futbolcularımız bize ilkleri yaşattılar. Son dakikalarda gelen goller yüzümüzü güldürdü. Futbolun beşiği sayılan Avrupa’ya futbol resitali verdik. Dünya mazlumlarının ve dünya Müslümanlarının medar-ı iftiharı olduk. Türkiye yarı finalde elense de gönüllerin şampiyonu oldu. Bizlere bu güzellikleri yaşatan futbolculara ve teknik kadroya şükranlarımızı sunuyoruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.Nihat MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |