Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
tıkanırken kendi sessizliğimde bir gün sarhoşken ben düştüğüm bir kuyu gibi gözlerin solgun, sorgusuz ve sonrasız kestiremediğim bir sonraki saatlerim gibi.. yelkovanı yamuk ve kırık, kırgınlıkları kavruk, düşük ve düşsel.. her gece düşümde gördüğüm sensizlik gibi anlamsız, anlayışı bozuk, bozguna uğramış varlığı içimde.. acılı, acımtrak ve arsız kimi zaman.. hiçbir kimliğe bürünememiş, yine de öylece büyümüş içimde.. habersiz bir virüs gibi habersiz bir vitamin gibi hem besleyici hem öldürücü en sevdiğim ölümcül düşlerim gibi.. sadece düşlere ait sadece düşmeye sabit.. vurmaya çok müsait mümkünün yok senin mahkumiyetin öyle sabit. kinayesiz ve kifayesiz ya da her neyse böyle burkulur yere düşen kırıntılarım korkma duymaz kimse kibritimi yakınca kibirsizce sadece alev alırız birlikte böyle patlarız kendi kederimizle serilirim sessizce ve serserice ve patlarım kendi kederimle ama duymaz kimse.. duyulmaz böyle hareket edince sessizce sensizce ama içeride senden bolca giyince yapışır üzerime istemsizce senden bolca bol gelen ruhum.. boğar beni ruhsuzca ve rahatsızca.. boğar en sevdiğim anlarda.. kimseler olmasa da açılsam sana boğulurcasına yüzsem kısa bir an olsa da boşluklarına yüzgeçlerim parçalansa da, altına alsa da dalgalar yürüyemesem de yüzsem sularında bağırırcasına ve bağımsızca.. bağdaşmak istemesem de senle bağlanırım farkında olmadan iplerinle bağlar ve boğarım kendimi iplerinle iplerinle asarım kendimi istemsizce güçsüzüm yanıbaşında gömülmüşüm gönülsüzce gönlünün mezarlarına.. güçsüz cesedim, geçici bu mezarlıkta.. ruhuna dua okumamış kimse o yüzden huzursuz kıpırtılar içinde sallanır salıncak misali karanlıklarda soyunup atsam şimdi bu senli desenli derimi ne kadar zaman alır iyileşmesi bilmiyorum, ne kadar zaman alır yenilenmesi.. bukelamun misali değişirim her gün ışığında derim güçsüz, düşsüz sensiz düşerim öylece yatağa burukça.. üzerimde kalır ama hep derim içinde senden boğarcasına dedim ya.. kusarcasına.. içerim ardından kusursuzca kuytularım ortaya çıkarcasına.. kalbinde bir yabancılaşma var tanımlanamayan hislerin üzeri örtülü tanımlanamaz neler hissettiklerin yırtsam beynini aralasam şakaklarını neler taşar yalnızlığımızdan kim bilir neler patlar duygu fişeklerimizden ben bilir.. sana da bana da dar gelir zaman.. kapanmış perdeler, penceremden dışarı siyah çerçeveler.. büyük bir taşla kırmak istediğim, ve ardındakileri görmeyi hayal ettiğim, ama asla görmemem gereken ruhunun camlar ve cambazlıkları.. üzeri örtülü örselenmişlikleri ve örtüşmeye çok müsait yalnızlıkları, her an düşmeye hazır düşleri.. bu düştüğüm dünya yansıtmıyor ne beni ne de seni şimdi bulunduğum yerden bağırıyorum sessizce çünkü baş edemiyorum artık hayali bile olsa bu sensiz sessizlikle! bu seçtiğim kelime hırpalıyor ikimize de çünkü bitişemiyoruz artık hiç bir hayatla!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © melis balcılar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |