Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Ben babamı çok severim. Birbirimize duygularımızı belli etmek gibi bir alışkanlığımız olmasa da onun da beni sevdiğini bilirim. Babam müthis bir insandir. Güclü, sevecen, çalışkan, esprili ve daha nice iyi nitelikler.Bütün bu saymakla bitmiyecek iyi yönleri arasında onun da, benim hayatımda olumsuz rol oynayan hatta .zaman zaman hayatımı karartan bir zaafı vardır.Babam satranç tutkunudur. Onun bu zaafı aile hayatımızı hep olumsuz etkiledi.Çok çalışkan olan, öğretmenliğinin yani sıra fotoğrafçılık yapan babam, her fırsatta Öğretmenler Evi ne gider gecenin geç saatlerine kadar orada satranç aynardı.Annemi zaman zaman çantasını kapıp evi terketmelere kadar götüren, aile içi geçimsizliğe yol açan bu oyundan hep nefret ettim. Bazan annem beni ve kardeşimi alır babamin yanına giderdik. “Hemen geliyorum”demesine rağmen bizi bekleten babam, „ kumar değil ya, dinlendiriyor beni“ diyerek kendini savunmaya çalışırdı. Ben satrançtan öylesine nefret ettim ki daha küçücük bir çocukken eğer bir gün evlenirsem satranç oynamıyan biriyle evlenmeye karar verdim. Onunla arkadaşlık etmeye başladığımızda, iki lafın arasında „ satranç oynarmısın ?“sorusu karşısında şaşkın şaşkın yüzüme bakışı hala gözlerimin önünde. „hayır“ satrancı sevmiyordu. Uzun süren sıkıcı bir oyundu.Ama niye sormuştum ki. „Hiç“ dedim.Öylesine. Evlendik, bir süre sonra Türkiye` den Almanya ya gelip yerleştik. İlk yılların yorucu, mücadeleli günleri birbirini kovaladı. Sonra günün birinde televizyon kılıklı bir alet girdi evimize. Giriş o giriş.Evde olduğu sürenin çoğunu onun karşısında geçiriyor, Bana , bize ayıracak zamanı kalmıyordu, kızıyor, üzülüyordum. Birşey söyleyecek olsam „ çalışıyorum“ diyordu. Evet ben de biliyordum çalıştığını, ama yine de çok içerliyordum. Çekip gitmeyi ya da o televizyon kılıklıyı pencereden dışarı firlatmayı hayalledim yillarca. Yapamadım. Hiç barışık olmadan, bu dört köseli kuma ile , sinir harbi yaparak yaşaıip giderken günün birinde Çin çin sesleri dikkatimi çekti. Yavaşça yerimden kalktım.-çok enderdir kumanın suratına bakışım- şöyle bir göz attım, bir de ne göreyim ekranda ! satranc oyunu. Alabora olmuşum, dikmişim gözlerimi. O ise bana başını bile çevirmeden “ arasıra oynuyorum” diyor “dinlendiriyor beni” Bozguna uğramışım ki ne biçim. Çöktüğüm koltukta neler geçiyor aklımdan. “Yetti artık “ diyorum „çeker giderim“ „Antalya`ya babamın yanına „durmam bu evde “Akşamları satranç oynamaya gidiyor ama hiç değilse gündüzleri gezeriz baba-kız…” Kendimi zar-zor sakinleştiriyorum. İşle güçle oyalanmaya çalışıyorum. Akşama doğru telefon sesiyle irkiliyorum. Babamın sesi : şıngır şıngır, neşeli. Biz buralarda ses uzmanı olduk ya iyi biliriz karşı taraftakiler neşeli mi üzgün mü hasta mı iyi mi.Ses, hoşbeşten sonra şıngır şıngırlığın nedenini açıklıyor.” Bugün bilgisayar alındı bana” ,Şusu da var, busu da var üstelik 80 saat de bedavadan öğreteceklermiş” “”Ne güzel baba!”, “Ne iyi etmişsin baba! “, ”Güle güle kullan baba!...“ Başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapatıyorum. Nedense Antalya`yı çevreliyen Toros dağları canlanıyor gözlerimin önünde. Bir kar yağıyor üzerlerine ince ince.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilek Asar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |