Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kimliksiz.. Kimliği meçhul sesler ve girdaplar içinde biçare bir görüntü hissiyatı veren sahipsiz ve kimsesiz bir duruşun, ruhun içine hapsedilmiş olan ben, susuyorum. Susmaların altında yatan ve beni boğan tüm gerçekleri kabus gibi görerek ve izleyerek tükeniyorum. Hayat asla pişmanlık yaşatmaz diye iç geçirirken geceler boyu pişmanlıklar ve ağlamalar eşliğinde anılar ve hatıralar içinde boğulan bir ben. Günahlarımın altında ezilirken gidişleriyle her sevdanın, gelişiyle hayal ettiğim baharın rengine aldanırken, karanlık bir ses esir alırken sözlerimi ve dilimi bağlarken sebebini bilmediğim olaylar, geriye kalan sadece hasret ve acı haziran aylarının yapraksız zamanlarında. Çözülür veya çözülmez diye ayırmadığım bir hasret ve bekleyişler sonucu aldanışlar ve yenilgiler sonucu yanılgılar ki hepsi beraber hüsranın ta kendisi iken rengini yasak şehirden alan bir sevdanın parçaları gibi ve bozulan ve asla onarılamayacak çocukluk oyuncaklarım gibi sevdalar ve acılar içinde yalnızlıklar. Sahip olduğum ve olmasını arzu etmediğim zehir zamanlar ve sesler içinde biçare zamanlar, kıyafetler içinde çırılçıplak yalvarışlar ve beklentiler, aşk uğruna sersefil düşler ve kör sevdaların görünürde göz parlaklığı gibi bir durum yalnızlığı ve hezeyanlar içinde aldanmışlıklar ve farkındalıklar, sever gibi sevemeyen aşıklar, yalancı dokunuşlar ve günahkar ruhların esaretinde nefes alma çabaları ki hepsi yalancı bahar havasında felaket zamanların arta kalan acısı. Duruşuna aldanırken sevdanın ve geri beklediğin tüm heyecanların artık olmaması ve geri dönmeme olasılığı ve yalnızlık piç bir dokunuş gibi saldırırken gölgedeki sevişmelere, hayret edilen durumların yalancı sohbetlerin ve gülmeden güler gibi yapan sahtekar yüzlerin ardından gelen aşk gibi gerçek ama imitasyon hallerin hüsran ve gerçek dışı varsayımları ve berduşluk ve bekleme cesareti altında çaresiz ağlamalar. Ne olduğu belirsiz bir nesne aslında elimizde, avucumuzda sakladığımız ve asla görmediğimiz sevdalarımız. Kendi içinde var olan, görünmeyen birer iksir tadında ve kıvamında birer acı -ki altından kalkması en umutsuz durumların habercisi veya ta kendisi iken bilinen ve beklenilen sesin sağladığı perişanlıktan çıkma halleri ve sevdaya koşarken bırakılan ayak izleri. Aşk sadece sevilen kullara nasip edilen mutluluk tablosu içinde bir köşe iken cehennem azabı ve ateşi altında felaketlet içinde bir yenik ve acı durum tablosu haline dönüşen bir renk oluverdi sevda zamanlarının arta kalan durumlarında. Pek bilinmeyen yüzlerin birden hafızamıza ve kalbimize kazınması ve yara izi gibi hiçbir vakit silinmemesi, sevdanın bize bahşettiği bir mutluluk mu yoksa acının yanında çekmemiz gereken ceza mı anlamışlık ve farkına varmışlık meçhul bir durum, içinde bulunduğumuz bu kahpe ve sahte zaman arifesinde. Hakedenin değil sadece yüz ve ten ve ruh ve karakter rengini değiştirenlerin daim mutlu olduğu bir zaman çocuklarıyız aslında. Varlığımız mutlu çocukların varlığından farklı olmasının sebebi varlığımızı mutluluk yalanına kurban etmememiz ve satmamamız hayallerimiz ve gerçeklerimizi. Dünya üzerinde aslolan ve bize dair sevdaların içinde kabuk bağlayan her ne varsa ya avucumuzda ya da yer altındadır diye yüzümüz ve gözümüz, başımızı temiz taşırken geleceğe doğru, anlamak uzun zaman almadı şerefsizliği yenilmeye ve kaybetmeye tercih edenlerin karaktersiz kanlarının hala damarlarda aktığını. Ve aramızda bazan yanıbaşımızda sevda sözleri sarfettiklerini farkedince akan suyun durması ve ütopik sevdalar uğruna bu tarz seslere tahammül etme mecburiyeti acı, en az yenilgi ve yanılgı kadar zavallılık, hüzün dolduruken avucumuza bu tarz zamane insanları hüzün makamında birer ezgi olmak tuhaf ve sineye çekme durumu biçarelikten değil sevdaya duyulan hasretin rengindendir.. saraç.. 31/05/08 erbil..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfettin araç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |