Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
şarkısı kaybolmuş şehir döndüm işte panzerlerle paramparça mitinglerden kan bulaşmış sloganlar rüzgarda savrulan bir pankarttı suratı panik patladı firari gözler saçıldı kaldırımlara çılgın gözler bulutlara saklandı yalağından fırlayıp duvarlara sindi- ve en çok akılda kaldı sağanak dindi vuruldular ne güzel arkadaşlardı ne aşkı ne dünyayı uçurtma uçuran bir çocuk gibi yaşamamışlardı her biri toprak ateş su ve rüzgardı belinden panzer geçmiş coşkular gördüm ben geldim ey şehir çığlığıma alışkındır bu gök onyedi yaşında insan astılar yangınlar içinde yürüyen cinnet sürek avlarında izimiz sürdü haki bir ölüm tıkandı çiğerlerine şehir katıla katıla öksürdü biz zincire vurulduk geçtiğimiz sokaklar kan tükürdü göğsünde cigara söndürüldü aşkı tanımamış ergen kızların vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü adına tecavüz edildi insana zulum kan döktükçe hürdü zaman unutmasın bunu kendileri için yürümediler ölüm parmaklıydı bütün elleri cellat silahına kaçıncı mermiyi sürdü tanıktır ihtiyar zaman gök yer ve ulu ağaçlar meydanlara yağan taşlar tanıktır şimdi nerde kim bilir sürek avlarından zindanlardan tezgahlardan sağ çıkan arkadaşlar uzun yıllar mahpusuyum bir yarasa gibi alıştım karanlığa bir böcek gibi çamurlara-çirklere yakılmış insan kokusunu bilir misiniz otuz kişi üçe üçlük hücrede ya kurt düşmüş yaraların kokusunu yarin saçlarının boynuna değdiği yerin değil öfkenin kokusunu ve nefretin ya ölüm kokusunu hiç bitmeyen ve kenetlenen dişlere saklanmış öfkenin kokusunu bilir misiniz kimbilir şimdi kaç arkadaş yaşadıkları sokağın bildik kederinde sabah iş akşam briç partisi yok hükmünde bir geçmiş alkolik olanlar çıkarabilmek için günlük rakı parasını atını katını arabasını hakkını savunduğu kalabalığın belliyor anasını sevmediği eşler sevmedikleri işler buldu kimisi çoluk çocuk-ev dam şöyle rahatça ozanıp ooh dediği zaman bir yanı sızım sızım eksik yaşamaklardan ilk kez dünyaya bakar gibi arada bir açılır gözlerinin perdesi gözgöze gelir yağmurlu geçmişiyle savunduklarından binlerce uzak bir kapitalist metreslere karıştılar sapıla saman yarıştılar alıştılar nerdeyse otuz yıl geçti o güzel insanlar çekip gideli tanrı dağı kadar türk hira dağı kadar müslüman olanlar komünistler moskovaya diye bağıranlar ötikenden at üstünde gelenler yaşasın komünizm diyenler kurtuluş islamda diye fetva verenler holdinler şirketler vesair iş yerleri hep beraber vatan millet din iman sosyalizm aşkına para denilen puta huşu içinde günde binlerce kez diz çöküp tapınmaya durdular ve birisi çıkıp da derse ki çünkü sen artık savunduğun değilsin kudurdular pisstt pist selam sana faşist komünist ülkücü müslüman bilcümle kapitalist derler ki masalın sonunda o güzel insanlar bir gün mutlaka dönecek bir gün mutlaka dönecek bunca yalaka-dönek –kıvrak ve onursuzluk batağında bıçak kemiğe dayandığında bir gün yeniden harmanyerlerinden kalkan bir güneşle ve fabrika dişlilerinde kanayan terin öfke tam burnuna geldiğinde adnan durmaz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © adnan durmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |