Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
Neye ağlayayım bilmiyorum ki; aynı oyunlara yeniden yeniden gelişime mi yoksa artık özür dilemeye yüzümün tutamamasına mı yoksa başımı yerden kaldıramayışıma rağmen gidecek başka kapı olmadığından yine boynu bükük arada kalışıma mı? Şeytan beni çok iyi tanıyor, zayıf noktalarımı iyi biliyor. Öyle telkinler veriyor ki günaha girmem için, gözümde sevimli hale geliyor yanlışlar, aklım gidiyor başımdan zevkle işliyorum günahı. Ah işte sonra aklım geri gelince başıma ben ahh ediyorum işime, şeytan ise gülüp duruyor halime “aptall” diyor, “nasılda kandın yine”. Şuan yine yollardayım, az önce çocukluğumda önemi olan eski köprünün yanından geçtik. Onu görünce sevinçle bağırırdık “eski köprüye geldik eski köprüye geldik.”diye. Aradan yıllar geçti, barajlar yapıldı sular tutuldu. Eski köprü neredeyse suların içinde kayboldu. O sulara gömülürken, benim çocukluğumda ki masumiyetim, saflığımda günah denizine battı. Meğer nede benzemişiz birbirimize, hüzünle bakışıp geçtik sessizce o bana ben ona, yıllar bizi nede değiştirdi dercesine. Bir dertte eski köprü ekleyip derdime yeniden dönüyorum kederime. Bu hüzün gider mi acaba içimden, pişmanlıklar veda eder mi bir daha geri gelmemek üzere. Peki ya şeytan, yakamı bırakır mı? İşinden istifa eder mi? Korkuyorum kendimden yine yine yine yenilirsem ya. Karardıkça kararıyor içim, çöktükçe çöküyor içime umutsuzluk. Saymaya kalksam eğer Rabbimin bana ikramlarını elbette ki bitiremem, buna karşılık saymaya kalksam yine isyanlarımı onu da bitiremem. İşte böyle nankörüm ben. “kendi düşen ağlamaz derler” ama canım yanıyor ağlıyorum. Yolculuk devam ediyor, çeşit çeşit manzaralara şahit oluyorum. Mevsimlerde benim gibi dengesini yitirmiş bu sene, aylardan şubat ama erikler çiçek açmış. Önce yüzüm gülüyor onları görünce sonra kalbim kıpırdamaya başlıyor o da gülüyor. Diyorum ki; “ benim kalbimde de çiçekler açsa, bahar gelse yeniden, kalbimdeki karanlıklar yerini aydınlığa ve çimenlere bıraksa. Eski köprünün aksine ağaçlar müjde veriyor bana, sanki teselli oluyor yarama. “ umudunu yitirme, Rabbimden sakın yüz çevirme, O seni asla bırakmaz” dercesine gülümsüyorlar yüzüme. Şimdi içimde iki ses bağrışıp duruyor. Biri; “ halin harap, günahı işle işle özür dile bune yüzsüzlük” diyor. Diğeri; “ Rabbinden vazgeçme O affedici”. Anlaşılan o ki; şeytan benden vazgeçmeyecek. Ama sana inat ey şeytan bende Rabbimden. “ Allah’ım ne olur yanlışlar yapıp, ben Sen’i çıkarıp kalbimden meyletsem de şeytana, Sen sakın çıkma kalbimden.Bırakma asla beni ne bana nede ona."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ayşe kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |