Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim |
|
||||||||||
|
Bu yazıyı bilge annem(Emine Diril) için yazdım. Işıklar içinde yatsın. Onbinlerin Dönüşü(Anabasis)’nde, Ksenephon; M.Ö. 401 yılında(2410 yıl önce) Lidya’nın Sardes kentinden (Manisa- Salihli yakınında) başlayan, Pers prensi Kyros’un ordusuyla yaptığı seferi anlatır. Onbinler, Trabzon’a gelince yiyecekleri biter ve ordularının yarısı ile Driller’in topraklarına yiyecek aramaya giderler. En eski yerleşim yerlerini kuran Driller’in yurdu bugünkü Dorila-Torul’dur. O dönemlerde Trabzon’da yaşayan Helenler ile Driller’in arasi iyi değildir. Helenler, ganimat için yaptıkları saldırıda Grek’lere kılavuzluk yaparak yardımcıolurlar. Dağlık ve yolsuz bir bölgede yaşayan Yunanlı olmayan ve yerli bir halk olan Driller, savasçı bir halkdır. Yağmacılara karsı savunmasız olan köylerini tahliye ederler ve ateşe vererek yakar ve daha uygun bir yere çekilirler. Burası derin vadilerle kuşatılmış bir bölgedir. İki bin kadar Grek askeri vadiye girer ve saldırıya geçerler. Saldırılarında savunma mevzilerini ele geçiremeyeceklerini anlayınca geri çekilmeye kalkışırlar. Ancak dik patikadan süratle uzaklaşamadıkları için arkalarından kovalayan Driller tarafından sıkıştırılırlar. Yağma için gittikleri Torul bölgesinden güçlükle geri çekilen Grek askerleri ertesi gün ganimetleriyle beraber dar ve dik bir yoldan Trabzon’a inerlerken, Driller de onları izliyor ve saldırmak için fırsat kolluyorlardı. Kaynaklar Roma döneminde Trabzon’un güneyindeki dağlarda yasayan Driller’in sahilde yaşayanlara düşmanlık beslediklerini yazmaktadır. Kitabın 148’nci sayfasını aynen alıyorum: ”1.Ksenophon birkaç Trapezos’luyu alarak ordunun yarısıyla Dril’lerin üstüne yürüdü öbür yarısını da ordugahta bıraktı, çünkü yurtlarından kovulan Kolkh’lar bir araya toplanıp tepelere yerleşmişlerdi. 2. Trapezos’lularsa Yunanlılara yiyecek sağlamanın kolay olduğu yerlere götürmüyor(buraları dost bölgelerdi çünkü) ama zarar gördükleri Dril’lerin ülkesine seve seve götürüyorlardı. Bu halk dağlık ulaşılması güç bir bölgede oturuyordu ve Pontus’un en savaşçı halkıydı. 3.Yunanlılar yüksek bölgeye varınca, Dril’ler alınması kolay gözüyle baktıkları her yeri yakarak geri çekildiler; alevlerden kurtulan birkaç domuz, birkaç öküz ya da davar dışında alınacak hiçbir şey kalmamıştı. Ama başkentleri olan ve tümünün içine toplandığı müstahkem bir yer vardı.Bu kale olağanüstü derinlikte bir ırmak yatağıyla çevriliydi ve içine girilmesi çok zordu. 4. Önden koşan ve ağır piyadelerden öne çıkan hafif piyadeler ırmak yatağını aştılar ve içerde pek çok hayvan ve başka değerli şeyler olduğunu fark edince buraya saldırdılar. Peşlerinden alınacak yiyecekleri taşımak için bir sürü Doryphros geliyordu: öyle ki hendeği iki bine yakın insan aşmış oldu. 5. Kale kazıklarla ve birbirine çok yakın tahta kulelerle donatılmış bir hendekle çevrili olduğundan saldırıyla alamayınca, geri çekilmeyi denediler, ama Dril’ler fırsat vermeden saldırdılar. 6. Hafif piyadeler, kaleden ırmak yatağına teker teker inebildiği için koşara kaçamadıklarından ağır piyadelerin başında ilerleyen Ksenophon’a bir haberci gönderdiler. 7. Haberci varır varmaz: “Her çeşit mal dolu bir yer var; ama çok iyi tahkim edildiği için alamıyoruz; geri çekilmek de güç; çünkü bir çıkış hareketi yaptılar, bize saldırıyorlar, geri çekilmek de kolay değil.” dedi.” Daha sonra Ksenephon ahşap evleri ateşe verir. Driller geriye çekilir. Grekler erzak ve yiyeceklerle geri dönerler. Yukarıda anlattığım Dril’ler ile Anne tarafı olan soyadı Diril’ler arasında nasıl bir bağ vardır. Buna kesin bir cevap vermek elbette mümkün değil. Ancak o dönemde yaşayan Driller ile bugünkü Diril sülalesinin ortak iki özelliği var; mücadeleci ve korkusuz olmaları ve bir diğeri isim benzerliği. Ayrıca rahmetli annem hep o taraflardan, Tosya’dan falan bahsederdi. Ben bir hayal yer olarak düşlerdim, Tonya’yı; neden ve ne için anlatırdı, şimdi tam çıkaramıyorum. Ancak orada özellikle iyi süt veren, iyi cins ineklerin olduğunu ve rahmetli babamın veya yakınlarımızın Tonya’ya giderek inek satın adlılarını söylerdi. Tonya ineklerinin iyi süt verdiklerini anlatırdı. Tonya ile Torul birbirlerine yakın yerler. Bizimkilerde yaylacı. Bu yaklaşım tarzı oralarla bir bağ olduğunu elbette göstermez. Ancak ateş olmayan yerden de duman çıkmaz. Diril soyadı nerden verilmiş bunu net olarak bilemiyorum. Belki de bu bir tesadüfdür. Ancak tesadüf de olsa, bu güzel bir tesadüf bence. Ancak, Diril soyadı Trabzon’un güneyinden, yani Drillerin kavminden gelmiş olabileceği bir ihtimaldir.. Bu sülaleye Diril’ler deniliyorsa, o şekilde soyadı olarak lakaplarını da almış olabilirler. Aslında araştırılmaya değer bir konu olduğunu düşünüyorum. İnternette dirillerle/drillerle ilgili yapılacak bir gezide Driller’in Kıpçak Türklerinin ataları olan Kimmerler’in bir boyu olduğu, Tirebolu(Dırıbolu) adının da aynı yerden geldiğini ifade eden yazılara rastlanmaktadır. Bu konuda Diril sülalesi gençlerinin yapacakları araştırma ve inceleme gerçeği ortaya çıkaracaktır. Kemal Düz 06 Mart 2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |