..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > kemal düz




24 Kasım 2015
Perşembe Yaylası'nda Günlük Yaşam ve Oba Kültürü  
kemal düz
yaylada yaşamak insanın kendisini yalnızlığa terketmesidir


:AIFD:
PERŞEMBE YAYLASI’NDA GÜNLÜK YAŞAM ve OBA KÜLTÜRÜ
“ Ay akşamdan ışığıdır yaylalar yaylalar
Yüküm şimşir kaşığıdır dilo dilo yaylalar”
Halk Türküsü
Yaylada yaşamak, insanın kendisini yalnızlığa terk etmesidir. Kendisiyle baş başa kalmasıdır; Münzevi bir hayata davetiye çıkarmak, inzivaya çekilmektir. Tasavvufi ifadeyle veya derviş bakışıyla; ‘çilehane’dir. Yayla, yaşamımda en çok yer alan bir yerleşim yeridir. Doğallığının, çevre ve iklim koşullarının, kültürel ve tarihi dokusunun bozulmaması korunması en büyük dileğimizdir. Yayla sadece Aybastılıların oturduğu bir yerleşim yeri değildir. Yaz aylarında buraya gelenler, Aybastı, Kabataş, Fatsa [25! aile], Çatalpınar [38 aile], Samsun, Korgan, Niksar ve Reşadiye’den gelerek burada yaşamaktadırlar. Bu yaşam biçimi kültürel zenginliği, hoşgörüyü de içinde taşır. Gençler çok azdır, emekli ve daha çok 50 yaş üzeridir. Şifa bulmak için gelenler çoğunluktadır. Yazın nüfus artışı özellikle Temmuz Ağustos aylarında en yüksek seviyelere çıkar. Altyapı yoktur. Evsel, ahır ve işyerlerinin atıkları derelere açıktan bağlanmıştır. Dere ve çevre temizliği yok denecek düzeydedir. Su kaynaklarının, akarsuların, çeşmelerin hijyenik durumları incelenmeli, insan ve hayvan sağlığını tehdit eden hususlar giderilmeli. Başıboş köpekler korku yaratmakta ve can güvenliğini tehdit etmektedir. Herhangi bir sağlık ünitesi yoktur. Hayvancılık geçen yıllara göre azaldığı görülmektedir. Bakanlar kurulu kararı ile, 1991 yılında turizm merkezi olarak tescillenen Perşembe yaylasında turizmle ilgili bir birim yoktur. Turizm merkezi ilan ediliyor, ancak gerekleri ne kadar yerine getirilmiş. Yaylaya yerli ve yabancı turistler gelmektedir. Çevreyi tanıtacak, kılavuzluk edecek, Turizm Danışma Bürosu, yol ve yer gösteren panolar, tanıtım broşürleri gibi bilgilendirici çalışmalara ihtiyaç vardır. Yaylaya gezmek görmek amacıyla gezginler ve turistler, Karga Tepesi’ni soruyor, kümbet’i soruyor. Yön levhaları yok, olsa çok yararlı olacaktır. Levhalara göre gideceği yere yönelecektir. Karga tepesinin hakim bir noktasına, gözlem evi, dürbün gibi kolaylık tesisleri olabilir. Adına uygun olarak, tepenin zirvesine, bir karga figürü, resmi veya heykeli ne uygun görülecekse, yapılsa çok anlamlı olacaktır. İklimler değişiyor, göç tersine dönüyor, kentten köye göçler artıyor, nüfus artışı artıyor; gelecek yıllarda, Perşembe Yaylası ilçe olmaya adaydır. Çünkü, yaz kış ikamet edilmeye uygun bir iklim ve özellik göstermektedir. Yaylada; üç fırın, üç kahvehane, lokantalar, pirzola ocakları, bakkallar, nalburlar, hırdavatçılar, oteller, büfeler gibi zorunlu ihtiyaçlar karşılanabilir. Perşembe günleri, pazar kurulmakta; çevre oba ve yerleşim yerlerinde oturanlar, ihtiyaçlarını karşılarlar. Üreticiler ürünlerini pazara getirir, satarlar. Pazarda giyim kuşam, yiyecek içecek dahil tüm ihtiyaç maddeleri bulunabilir. Ayrıca Pazar günleri yayla bir piknik yeri görünümünde. Çevre ilçelerden çok sayıda insan yaylaya gelir. Yayla adeta bir bayram yerine döner. Aybastı ve çevre ilçelerle ulaşım yolları gayet iyi durumda, ulaşımda hiçbir sıkıntı yoktur. Bu yaylaya ilgiyi oldukça artırmaktadır. Perşembe Yaylası sadece menderesleriyle, şelalesiyle değil, çayırıyla, bulutuyla, ekmeğiyle, eti gibi maddi ürünleriyle değil, obalarıyla önemli bir birikime sahiptir. “Oba Kültürü”nün, en az dört bin yıla dayanan bir geçmişi vardır. Obalarda öyle bir kültür vardır ki, bunlar gelenekten geleceğe olduğu gibi, hiç bozulmadan taşınırlar. Obaların sınırları, gelenekleri görenekleri hiç bozulmadan günün şartlarına da uyarak bir miras gibi elden ele dilden dile taşınır. Oba kültürü modern yaşamın getirdiği yabancılaşma, dışlama, yok sayma gibi rahatsızlıkları barındırmaz. Oba’da kadın erkek eşitliğinden tutun da, hayvan haklarını, doğaya ve çevreye verilen önemi görmek mümkündür. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi gibi insan ilişkiler günlük hayatın her aşamasında yaşanır. Birlik, beraberlik, dayanışma, yardımlaşma gibi tüm iyilikler ve değerler obalarda yaşanır. Kentlerin kişiye yaşattığı tüm olumsuzlukların, rahatsızlıkların ilacı obalarda bulunur. Bu nedenlere, şehirlerde bunalan insanların mutluluğu, huzuru bulabileceği yerleşim yerleridir obalar. Oba kültürü tanıtılmalı, bilimsel çalışmalar yapılmalı, insanın ruhunun en büyük ilacının obalar olduğu anlatılmalı.
Perşembe Yaylası, bölgemizin değil, ülkemizin de en güzel yaylasıdır. Yayla hepimizin, hep beraber sahip çıkmalıyız. Buraya karşı bir yurttaş olarak, sorumluluklarımız ve görevlerimiz vardır. Korumak, temiz bulundurmak, daha iyi olması için katkı yapmak gibi… Bu topraklar bizlere atalarımızın bir mirasıdır, buraya sahip çıkmak, bizler kutsal bir görevdir.



- CANİK TARİHİNDE; NALIN OLAYI
1873 yılının ilk aylarında, gazeteler ‘nalın olayı’na yer verirler. Yazar, Selim İleri, “Kamelyasız Kadınlar” isimli kitabının 52’nci sayfasından olayı olduğu gibi aktaralım.
“Peygamberin malının ikinci teki Canik’de bulunmuştur; bu haberle ‘yeni ‘ Osmanlı basını günlerce uğraşır. Kamuoyuna da böylesi haberlerin çok çekici geldiği muhakkaktır. Canik’de bulunan ikinci nalın, kutsal emanetlere eklenmek üzere, Canik’den Samsun’a “katır sırtında” yola çıkartılır. Samsun’daki özel törene din adamları, medrese öğrencileri, hatta yüksek derceden Askeri ve sivil devlet görevlileri katılır. Hükümet nalın tekinin başkente getirilmesi için özel bir kurul oluşturur.
Nalının getirilişi sırasındaki tansıklar ise herhalde daha ilginç ve heyecanlandırıcıdır. Koyun sürüleri, bu tansıklar saçan kutsal nalını taşıyan katırın ardına takılarak, uzun uzadıya ve “hazin hazin” meleyeceklerdir. Kötürüm bir ihtiyar nalın sayesinde yeniden ayaklanır. Dört yaşındaki kötürüm bir çocuksa, nalının örtüsünün yıkandığı kirli suyu içerek yürümeye kavuşur…





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bayır Bucak Türkleri
Vatan Kemal ve Nalın

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İskenderun'da Kitapçı Olmak
Yunus Peygamber Sütunu
Bir Yeşilçam Emekçisi: Cem Erman
Şeyh Sait İsyanı: İrticai ve Bölücü Bir Ayaklanma
Diriller Yoksa Driller mi?
İskenderun'da Sosyal Aktiviteler
Cem Erman Ayhan Işık'ı Anlatıyor
Küçük Prens Aramızda
ve Keşif Sona Erdi...
Hayat Dediğin

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nevruz Uğur [Şiir]
Aybastılı Şair İzzet Haznedar [Şiir]
Münzevi Bir Osmanlı [Şiir]
Çukurova'nın İki Yiğit Sesi: [Şiir]
[Şiir]
Şiirin Hatayı [Şiir]
Düşüyorum Tut Elimden - Selma Sayar [Öykü]
Bir Öykücümüzden Bir Öykümüz Var [Öykü]
Aybastılı Bir Feylesof: Refik Güley [Roman]
Anılarda İskenderun: Cem Erman ve Hikayet-i Zeki Müren [Deneme]


kemal düz kimdir?

edebiyat sanat, tarih, kültür ve folklora karşı ilgim var. yerel bir gazetede kültür sanat yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
engin geçtan, edip cansever, tevfik fikret v.b.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.