Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Bir arkadaşım, NewLand’in kendisine özgü ve dünyada benzeri olmayan siyasi sistemi üzerine özel bir araştırma yapmıştı. Bu yazıda size bu siyasi sistemin gücünü (belki de zayıflığını) oluşturan temel faktörlerden bana en ilgi çekici gelenleri aktarmak istiyorum: 1. Partisiz demokrasi: Bu, en ilginç özelliklerinden birisi. Son birkaç yüzyılın hemen tüm demokrasilerinde hatta nasyonal sosyalizm gibi pek demokrasi sayılamayacak uç örneklerde, komünist sistemlerde bile, seçime dayalı tüm yönetimlerde parti kavramı var. Oysa NewLand’de parti yok. Parti olmaması beraberinde demokrasinin en sıkıntılı konularından biri olan parti kökenli sorunları ortadan kaldırıyor. Parti olmayan bir ortamda parti içi demokrasi sorunları yaşanmıyor mesela. Yine de parti olmadan bir demokratik sistemin düzenini koruyarak yaşaması bana hayli ilginç geliyor. 2. Günlük seçimler: Sistemin diğer unsurlarından pek çoğunu mümkün kılan ve teknolojinin nimetlerinin en faydalı olduğu konu günlük seçimler. Bir önceki yazıda detaylarını anlatmıştım; NewLand’de her kişi oyunu her gün belirli saat aralığında değiştirebiliyor. Kademeli seçim sisteminde yer alan tüm seçilmişler bir ya da birkaç gün içinde alaşağı olabileceklerini biliyorlar. Böyle bir sistemin nasıl kaos doğurmadığına hala şaşırıyorum ama sistem bir kez oturmuş hale geldiğinde yürüyebildiğini görmek ufuk açıcı. Klasik demokrasilerde seçimlerin genelde dört senede bir yapılıyor olması, hem seçim dönemleri yaklaştığında akıldışı ekonomilerin uygulanmasına, hem de seçimlerin ardından seçilmişlerin uzunca bir süre hayli başlarına buyruk hareket edebilmelerine imkan sağlıyor. 3. Her bir insana sadece kendi dahil olduğu 150 kişilik grubun içinden birini seçme sorumluluğunun verilmiş olması: Demokrasinin en çok eleştirilen konularından biri olan oyların eşitliğine dahice bir çözüm! Dağda çobanlık edenle profesörün oyunun aynı değerde olması sıklıkla eleştirilmiştir demokrasilerde. Bu sistemde ise yine birincil seviye oylarda herkesin oyu eşit. Diğer seviye oylarda ise, o seviyeye seçilmiş olan kişilerin oyları eşit. Buna kademeli temsili demokrasi deniyor. Sistemin temel düşüncesi, kişilerin yakından tanımadıkları insanlar arasında seçim yapmalarının mantıklı görülmemesine dayanıyor. Her insan sadece kendi içinde bulunduğu yüzelli kişilik bir gruptan tek bir kişi seçmekle yükümlü. Aslında ikincil, üçüncül ve diğer seviye oylarda da yine her kişi yine aynı basitlikte bir seçim yapmış oluyor. Teknoloji kullanımıyla seçimlerin her gün tekrarlanan bir etkinlik haline getirilmiş olmasıyla bu dar seçim çevresinden tek kişi seçme ilkesi birlikte ürkütücü bir yönetime etkin katılım şansı yaratıyor. 4. En alt birimlerde neredeyse tamamen yerel yönetim: Yaprak seviyesinde –en alttaki grupların seviyesine bu adı veriyorlar- yönetim tamamen yerel. Karar verilecek konularda tüm bireylerin oyuna başvuruluyor. Yönetim fonksiyonları ise her gün iktidarını kaybetme olasılığı olan ilk kademe seçilmiş kişinin üzerinde. Bu seviyedeki seçilmişler zamanlarının yarısını birim yönetimi ve üst seviyede oy kullanımına ayırma karşılığında ülkedeki kişi başı ortalama finansal kazanım kadar karşılık alıyorlar. Kalan zamanlarında ise kendi etkinliklerini sürdürmekte serbestler. İkinci seviyeden itibaren seçilenler ise tam bir çalışma zamanını seçilmişlikleri ve –varsa- atanmışlıkları ile ilgili görevlere ayırıyorlar. 5. Hukukta minimalizm: Yazılı hukuk çok kısıtlı. Yüzellilik birimlerin oluşumu, değişiklikleri ve çeşitli bağlantılı unsurlar ise tüm yazılı hukukun yarısını kapsayacak kadar detaylı. Genel toplumsal hayata yansımaları olmayan konularda her yüzellilik birim nerdeyse kendi başına bir ülke gibi kendi kendini yönetiyor. Böylesine dar kapsamlı bir yönetimin sağlıklı yürümesinde, ülke çapında bilgi üretimi ve yayılımının çok etkin bir şekilde yürütülüyor olması çok büyük destek sağlıyor. 6. Başkan ve CEO: Aynı bir şirket gibi. Ülkenin seçilmişlerinin kademe kademe en tepeye kadar yürüyen seçimleri sonucu başkan belirlenmiş oluyor. Başkanın da birkaç günlük bir oy yönelimi değişimiyle her an yerinden olması mümkün. Ama en alt kademeden en üst kademeye kadar her seçilmişin bir gölgesi var. Her kademede ikinci en yüksek oyu almış olan kişi her an görevi devralacakmış gibi kendisini hazır tutuyor. Ülkeyi yöneten ise CEO. Başkanın atadığı ve yönetim kurulunun denetimine tabii olan bir atanmış CEO, onun atadığı Koordinatörler ve diğer atananlarla ülke bir şirket gibi yönetiliyor. Bazı dönemlerde başkan çok sık değiştiği halde CEO ve atanmış kadrolarda çok daha durağan bir kadroyla o hareketli dönemler atlatılmış. 7. Seçilmişler/Atanmışlar: Seçilmişler toplumun genelini ilgilendiren konularda yasama, kendi içlerinden hakemler kurulu oluşturma, ülkenin CEO’sunu atayıp CEO tarafından önerilen direktörleri onaylama dışında sadece denetim yapıyorlar. Ülkeyi atanmış profesyoneller seçilmiş temsilcilerin ilkeleri doğrultusunda ve onların denetiminde yönetiyorlar. 8. Para birimsiz ekonomi: Milli para birimi yok. Çevrimiçi teknolojinin çok gelişmiş olması sayesinde imkan bulmuş, her nesneye ya da somut/soyut hizmete karşılık gelen sayısal sertifikaların el değiştirmesine dayalı bir ekonomi var. Bu ekonominin içine para, sadece yabancı ülkelerle yapılan alışverişler aracılığıyla oluşan döviz olarak giriyor. En ilginç bulduğum yönü, ticaretin olasılıklarını üssel olarak artırmış olması. Mesela sizce bir haftalık sanal dünya turu kaç kilo peynir eder? Alışverişi yapan taraflara göre çok değişken cevapları olabilir. Ticareti sevenler için inanılmaz keyifli fırsatlar her tarafta cirit atıyor. 9. Hükümet iflası: CEO’nun yönetimindeki hükümet, başka raporlarının yanında finansal raporları ile de Başkana ve seçilmişlere karşı sorumlu. Geçmiş yıllarda birkaç kere hükümetin ekonomik olarak iflas ettiği olmuş. Bu durumda ülkenin önde gelen girişimcilerine teklif götürülerek onlardan iş planları alınmış ve içlerinden birisi atanarak yeni bir hükümet kurulmuş. Hükümet iflaslarında CEO ve tüm direktörler toplumsal tepkilere ve kişisel pişmanlıklarına dayanamayıp ülkeyi terk etmişler. 10. Grup üyeliği/vatandaşlık: Yüzellilik gruplar çok önemli. Vatandaşlık bu gruplardan birine üyelik demek. Göç edenler kapasitesi olan gruplar tarafından mülakata alınıyorlar. Ancak bir grup tarafından kabul edilen göçmenlerin ülkede kalmasına izin veriliyor. Grup üyeleri 10’da 9’luk bir çoğunlukla bir üyeyi grup üyeliğinden atabiliyorlar. Bu durumda 3 ay içinde kendini bir gruba kabul ettiremezse kişi sınırdışı ediliyor. İnanılmaz karmaşık ve çok detaylarına kadar yazılı kararlara bağlanmış bir sistem grup üyeliği! (2053'te yaşayan Kamil Asma'nın dilinden, Yazar: Mustafa Acungil)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Mustafa Acungil, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |