Kötü bir barýþ, iyi bir savaþtan daha iyidir. -Puþkin |
|
||||||||||
|
Sabah iþe gitmek için evden çýktým; kapýnýn önü boydan boya kazýlmýþ. Geçmek mümkün deðil. Üstelik çukur daha da derinleþtiriliyor. Herkes kapý eþiði hapsinde; kadýný erkeði, öðrencisi. Erkekler, bir ara toplanýp “Sabahýmýzý zehir eden þu herifleri bir güzel pataklayalým” dedik, sonra vazgeçtik. Baþlarýnda resmi giysili biri var. Talimatlar veriyor. Adamýn kolunda rütbe midir nedir; anlaþýlmayan birtakým iþaretler. Gerçi sorun da bu. Belli olsa, ona göre davranacaðýz. Ýleri teknolojiye uygun bir iþaret olmalý; ne olduðunu anlayabilen çýkmadý. Ama, çok da üstüne gitmedik. Büyük adamdan zarar gelmez, diye düþündük. Sonuçta belediyenin yetkilisi, mutlaka yararlý bir çalýþma için gelmiþtir. Hem bu iþçiler daha önce de baþka birilerinin emrinde gelip kazýlar yapmadýlar mý? Her geliþlerinde mahalleliyi altýþar ay çukurlar üstünden zýplatmadýlar mý? Elektriktir, telefondur, sudur; þudur budur, her yýl özel uzun atlama sporu yaptýrmadýlar mý? Yaptýrdýlar. Bu mahalleli nasýl böyle atletik vücutlu, sportmen oldu sanýlýyor? Aslýnda mahalleli olarak bizim çok bir þey istediðimiz yok. Bir sorunumuz, baðlý olarak bir de sorumuz var: Sorundan baþlarsak; uzun atlamayý beceremeyen mahalle sakinlerini çukurun üstünden karþýya nasýl zýplatacaðýz? Aramýzda kilo sorunu olanlar da var. Ýkincisi ve beyinlerimizi kurcalayan soru da bu yýlki kazýnýn ne için yapýldýðý. … O gün iþlerine, okullarýna gidenler, çeþitli nedenlerle evden çýkanlar çok zorluk çekti. Çukurun üstünden karþýya adam fýydýrma iþini imece usulüyle gerçekleþtirdik. Önceki yýllardan uzun atlama, sýrýkla atlama gibi yeteneklerini geliþtirenler atladýlar. Ýyi yetiþmemiþ olup, çukura düþerler urgan sarkýtýlarak, evlerden getirilen merdivenler kullanýlarak kurtarýldý. Çocuklar kucaktan kucaða atma kapma yöntemleriyle karþýya geçirilip okullarýna gönderildi. Benim gibi hiç bir þeyi beceremeyen, casareti de kýt olanlar, yandaki inþaattan aþýrýlan tahtalarýn üzerinden emekleme yöntemiyle karþýya geçti. Bundan sonraki iþimiz, kimseden alamadýðýmýz kazýnýn niçin yapýldýðý sorumuzun yanýtýný aramak. Ýþyerine varýnca hemen bir kaðýt bir kalem buldum, dilekçemi döþendim: “Belediye Baþkanlýðý Yüksek Katýna” Dilekçemi hazýrladým ama, içimde hem korku, hem de buruk bir mutluluk kýpýrtýsý var. Korkum þundan: Her yýl kazýla kazýla, çok þükür her þeyimiz olmuþtu. Hatta hizmetsiz geçeceðini düþündüðümüz yýllarda bile, hatalý iþler için yapýlan kazýlarla, olaðan zýplama jimlastiðimiz biz naçiz kullardan esirgenmemiþti. Peki þimdi? Yoksa yeni bir hata mý keþfedildi? Sevinç kýpýrtýsýnýn sebebi ise, “Daha kýrk yýl gelmez” dedikleri doðalgaz geliyor da onun kazýsý mý yapýlýyordu? Sebep ikincisi ise, her þeye deðerdi. Dilekçemi vermek üzere belediye binasýna girdim, bir sürü kuyruk. Her halde bütün sokaklar kazýldý, dilekçeyi kapan belediyeye koþtu. Bir görevli bulup dilekçemi gösterdim: nedense epeyce güldü. Tabii kendisini bu denli güldürebilecek, güzel bir dilekçe yazmýþ olmanýn kývancýyla ben de hafif bir tebessümle eþlik ettim. Sonra sordu: - Belediye hizmeti bu. Öðrenip de ne yapacaksýn? Ben de kuyruklarý gösterdim: - Onca kiþi soru soruyor; ben niye sormayayým? Meðer ben ne gülüþlü laflar edermiþim öyle? Bir kahkaha daha patlattý. Kahkahanýn þiddetiyle, tümce aralarýnda “Fýrrýkkk” diye sesler çýkarýp kahkaha kalkýþmalarý yapa yapa anlattý. O kuyruklar soru sorma kuyruðu deðilmiþ. Seçim kararý alýnmýþ, tüm hizmetler o yüzden hýzlandýrýlmýþ. Tek tek sayýverdi: - Aha bu pirinç kuyruðu. En nadide kuyruklarýmýzdandýr. Uzunluðundan da belli. Yanýndaki þeker, onun yanýndaki deterjan kuyruðu. O en sondaki ucu ana caddeye taþan cep harçlýðý kuyruðu. Bu kadar hizmet varken, soru sormak da neymiþ? Zaten memleket benim gibi bozguncular yüzünden bu hale gelmiþ. Sýrayla kuyruklara girip her ihtiyacý karþýlasaymýþým ya. Neyse, ben ýsrar edince, önünde bir kiþi bile olmayan bir kapýyý gösterdi: - Git oraya göster! … Girdim; odadaki memur dilekçeyi okuyunca þaþýrdý. “Gel” deyip beni üst kattaki bir yükseðinin yayýna götürdü. Beni odada býraktý, kendi çýktý. Bu kez dilekçemi o memur okumaya baþladý. Okudu okudu, dilekçeyi üç yüz altmýþ derece döndürüp bir daha okudu. Elindeki tükenmez kalemi zýplata zýptlata tekrar tekrar okudu: - Bu iþ biraz karýþýk. Hay Allah, bütün karýþýk iþler de bana denk gelir. Þöyle çözümü kolay, þeker gibi bir sorunla karþýlaþsam neler yapmayacaðým. O da bir þey anlayamayýnca, koridorun sonunda bulunan daha yetkili birine götürüp býraktý. Þimdi o daha yetkili biri, çözüm arýyor. O da, baktý baktý: - Bu hizmetin sana ne zararý var? - Yok da, eve girip çýkamýyoruz. - Hýý! Demek hizmet fazla geldi? Vatandaþa da yaranýlmýyor! Ama ben de ýsrarcýyým: - Eve girip çýkamýyoruz. Çoluk çocuk okula gidecek. Ýþe gidilecek. Hastasý sairi var. Bu amir hizmetin fazlalýðýndan, kalitesinden son derece emin: - Pirincini, þekerini aldýn mý sen? - Ýstemem, evde var. Yüzüme yüzüme bir “Hý hýýý!” daha çekti: - Yaranýlmýyor yaranýlmýyor! Bu kez ben diklendim: - Peki, çukur! Dilekçeye bir daha göz attý: - Bu sorun, daire amirinin ilgi alanýna girer. Bir üst katta beþ numaraya. Ben bir solukta daha bir üst kattayým. O amir de dilekçeyi bir saðýndan bir solundan okudu. Çevirdi bir de arkasýna baktý. Sonra bir de kýyýdan diklemesine bakýp, bir þeyler yazdý: - Dilekçeyi meclise havale ettim. Bir hafta içinde görüþülür. Haftaya gel, ne iþine yarayacaksa sonucunu öðren. Bir haftayý iple çektim. Hafta boyunca çukurlar daha bir kat derinleþti. Ýþine, okuluna gidemeyenler her geçen gün arttý. Israrla gitmeye çalýþýp çukura düþenler, kolunu bacaðýný kýranlar kýrla gitti. Mahalleli üstünden gelsin geçsin, diye çukurun üstüne demirden köprü yaptýrýp, kamu hizmetlerine engel olanlar hak ettikleri cezayý aldý. … Ertesi hafta erkenden belediye binasýnda ve meclis toplantýsýnýn yapýldýðý salonun kapýsýndayým. Gününe denk gelmiþim. Toplantý öðleye doðru bitti. Sonuçlar birer birer açýklanmaya baþlandý. Sýra benim en sondaki dilekçemde. Sözcü: - Mehmet bey, dilekçeniz göz önüne alýnarak kazýnýn durdurulmasýna, kazýlan topraðýn yerine doldurulmasýna… Bu iþlere alýþkýným ya, onun kaldýðý yerden ben devam ettim: - Üstünün betonlanmasýna … Ama bu kez yanýlmýþým. Sözüme itiraz etti: - Hayýr efendim, betonlama programda yok. Yeni ihaleye kadar öyle býrakýlmasýna. Demek ki bir dahaki kazýnýn kapatýlmasýna kadar toz toprak içinde yaþayacaðýz. Neyse, çukura düþmekten iyidir. Ýnsanýn aklýna baþka soru geliyor: - Peki bu iþ iptal edilmese, çalýþma bitince üstü betonlanmayacak mýydý? Oysa her yýl bir altyapý çalýþmasý yapýldýðý için sokaklar kazýlýyormuþ. Bu yýl bir çalýþma olmadýðý halde kazý notunu silmeyi unutmuþlar. Yani, bu kazýyla biz programda olmadýðý halde ekstra hizmet almýþ oluyormuþuz. Baþvurmasaymýþýz, çukurlar da açýk býrakýlacakmýþ, bütün riski göze alýp hizmet için kapatývereceklermiþ. Sevildiðimizi bilelimmiþ. Ama betonlama gideri hiç programda yokmuþ. O konuda lütfen ýsrar etmemeliymiþim. Ama dayanýlmýyor ki: - Ortalýk tozdan, dumandan geçilmez de! Adam kararlý: - Bak arkadaþým, kamunun her kuruþunda tüyü bitmemiþ yetimin hakký vardýr. Hiç bir þekilde, bir kiþi ya da zümreye peþkeþ çekilemez. Yoksa senin niyetin mi kötü? Öksüzün, yetimin hakkýna mý göz diktin? - Yok. Rüzgarlý havalarda toz toprak havaya uçuþuyor da. Bu arada, tüyü bitmemiþ yetim hakkýna göz diken, haramcý payesine de layýk görüldük ya; sinirden yüzümün yavaþ yavaþ kýzardýðýný fark etmiþ olacak, sözde gönlümü almaya çalýþtý: - Size þeker, pirinç takdimetmiþ miydik? Harçlýðýmýz var mý? Malum, hizmette sýnýr yok.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |