Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Edebiyat bir toplumun yaşayışını toplumun kültürünü toplumdaki olayları yazıldıgı dönemin askeri siyasi özelliklerinin bir yansımasıdır.Nitekim divan edebiyatı da bu bizim toplumumuzun birçok kültürünü içerisinde barındırmakla birlikte bizim toplumumuzun bir yansımasıdır.Bizim atalarımızın yaraatmış oldugu edebiyat şimdi svilmemekle birlikte arkasndan bir yıgın dedikodu yapılmaktadır.Lisedeki kitaplarda koca 600 yıllık bir geçmişimizi beş altı madde ile geçiştiriyoruz.Ve kabul edilmiş asparagas bir kaç kuralı çıkıp bu edebiyat gerçekten böyle mi? Demiyoruz bile..Hazırcıyız evet artık bu su götürmez bir gerçek... Biz divan edebiyatına karşı sanki bir düşmanlıgımız var gibi.Onu anlamıyoruz o yüksek zümre edebiyatı dili çok agır zaten aşk şarap gibi konular işlenmiş diyoruz.bu bilgilerimizi bile araştırmıyoruz.körükörüne inanıyoruz ne hikmetse.Divan edebiyatını anlamak öncelikle dili bilmekle mümkün olur.Ama boş ver o dönemin dilini ögrenmeyi biz şimdiki Türkçeyi biletam anlamıyla bilmemekteyiz.Bu durumlar da yetmiyormuş gibi başkaların dilini kültürünü ögrenmeye çalışıyoruz.sokaga çıktıgınızda sokaklarda tabelalara dikkat edin neredeyse çogu başka dil...Bu niye bizim dilimiz yok mu? O güzel türkçemizde o şeylerin Türkçesi Yok mu?O güzel Türkçem onların yerlerini karşılamıyor mu?Bu niye.. Ulu Önder Atatürk bakınınız Türkçeninin önemini ne güzel vurguluyor:Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır.Diyerek bizlere düşen görevi de dile getirir.Atatürk yine başka sözünde: Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir.Diyerek önemini vurguluyor.İşte toplumu toplum yapan dildir. günümüzde malum...Biz nreye gidiyoruz nereye. Bunlar ne yazık ki toplumumuz için bir gerçek ve gerçekler acıdır.İşte bir şeyi anlamanın birinci şartıdır dil.İletişimi saglayan en araç dil.şimdi kendimize soralım divan dilini ne kadar biliyoruz.Yine Divan edebiyatı dönemi hakkında ne biliyoruz.Divan edebiyatını bilmek iyi bir tarih bilgisi bilmekten geçer.Ama biz ne yazık ki onu da bilmiyoruz .Onun içindir ki şiir de anlatılan olaylara yapancı kalıyoruz.Anlatılanların derinliklerine inemiyoruz ve yüzeysel bilgilerle şiiri anlamaya çalışıyoruz.Atalarımızda dedigi gibi:Yarım bilen hoca dinden eder yarım yarım doktor candan eder. Bu da bizim olayın özünü anlamamıza yanlış yargılar içine düşmemize zemin hazırlar.Divan edebiyatı anlamanın bir şartı da dönemin zihniyetini dönemin sosyal özelliklerini tam olarak bilmemizle mümkün olur.Biz onu da bilmiyoruz ve Divan edebiyatına yine karalar atıyoruz .Siz kusuru hiç kendinizde aranız mı ..Zaten kusur aramayı bos verin kendimize toz kondurmayız.şimdi bu beyi inceleyi Şair Baki’den: Âvâzeyi bu âleme Dâvut gibi sal Bâki kalan bu kubbede bi hoş sadâ imiş (Sesini duyurabildiğin kadar duyur, bu dünyada kalacak olan ne malın, ne mülkün, ne de geride bıraktığın insanlar olacaktır; kalan, sadece senin sesin (eserlerin) olacaktır.) Diyor Baki bir şiirinde şimdi divan edebiyatına toplumdan uzak aşk şarap anlatılır diyorlardı.Şiirde ki manaya bakın elinizi vicdanınaza koyun bir daha düşünün.Bu beyit gerçekten aşk mı anlatıyor.Zevk sefa mı yoksa?Sankİ Baki dünya da olmyan hayali şeyler mi anlatmış.dünyanın gerçeklerinden bahsetmemiş mi?Şairin dedigi şimdi bile geçerli degil mi? Biz nasıl yaklaşırsak edebiyatımıza bize o şekilde gelir.Onu seversek oda bize bir şeyler verir.İskender Pala da şöyle der bir yazısında:Divan edebiyatını anlamaya çalışın ne kaybedersiniz ki belki oradaki bir şiirde yazıda dedeniz size bir şey söyler.Diyerek edebiyatımızın bizim dedelerimizden kaldıgını bizlere bir şeyler anlattıgını vurgulamıştır. Artık işte divan edebiyatı işte siz.Artık seçim sizin ister bu divan edebiyatına karşıt savunma makanizmanızı söylemeye devam edin. Ama şunu unutmayın ki yanlış hesap bagdattan döner.Siz bu edebiyatla sırdaş olur o size derdini sen ona derdini anlatabilirsin.Bu senin elinde.Herşey sende gizli yapman gereken tek şey bakış açını degiştirmen.. 05/12/2010_____ AFYONKARAHİSAR SİNAN İSPENOĞLU
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © SİNAN İSPENOĞLU, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |