Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Kalbim umut doluydu Ne bir korku ve ne de yeis bulunurdu, sanki hülyalar ruhum için yağmurdu Günlerin peşinde sürüklenirken, yarınlar için düşleri derlerken, yıllar ne çabuk yoğurdu Kiminle hem hal olmuşsam, dinlediğim hikâyeleriyle ibretin izlerini bulduysam, anıyordu Kimi zaman çok daraldığım oldu Henüz keşfine muttali olamadığım bir ürkeklik vardı, mütereddit olmak, halime yakındı Henüz yeni yetmeydim, merakın selinde gezinirdim, ukdeleşen ne varsa sabrederdim, ardı Ne zaman haclığım olsa, bin bir düşünceden sonra, en ucuz olan ne varsa alırdım, kanaatti Her ne hikmetse şefkati çok tatmadım Melül bir vaziyette bakmayı ne kadar ayıplardım, fevkalade utanır, yüzümü saklardım Hissetmesin diye ne çareler aradım, lal olan hevesimi saklar, umutlar hülyasında yaşardım Bir oyuncağım dahi olmamıştı, sanki suya hasret kalan bir andı, heyecan olsa ki ne yazardı İmrenirdim kendi kendime, hiç ses etmesem de yine Sahipsiz değildim fakat hangi yakınlığın uzağında kalsam bir bahane, yutkunurdum yine Arkadaşlarım ne kadar şendi, çocukluğunun keyfindeydi, oyun oynamak için çareler eşiğinde Ne kadar güzel gülerlerdi, bazen katılarak halinden geçerdi, elbise batmış kimin derdindeydi Sabah ezanıyla kalkardım, heyecanla abdest alırdım Sonra kimseye rahatsızlık vermeden kapıyı açarak, camiye gitmek için yol alırdım, ufaktım Cami çok sessizdi, o kadar ki sanki şefkat yeri değildi, amcalar şaşkın bir haldeydi, uzaktım En çok hoşuma giden, sıcaklığı yakın olan sobaydı çok candandı, biraz kızarmıştı, yakındım İmam efendi çok ciddiydi, her nedense bir yabancı gibiydi Sesinin ahengi için yüksek sesle öksürmesi çok garipti, sanki duvarlar inledi, gereklimiydi Müezzin efendi kamet getirmek için etrafına göz gezdirdi, sonra vakit gelmiş ki, davet etti Bir hizada, sıkı saf tutmamız için imam efendi ikaz etti, sonra tekbir getirerek imamlık etti İki rekâttan sonra gür sesiyle selam verdi, müezzin arkasını getirdi Kendi kendime bakınıyordum, amcaların melalini anıyordum, suskunlaştıran an, ne isterdi Demek ki herkes kendi derdinde ve umut âlemindeydi, hürmet etmek gerekti, yaşlılık ne dedi O kadar küçükken, ihtiyar amcaların halini gözlemek içimi sızladı, vuslat kim için bir aşktı Mustafa CİLASUN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |