..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Cahit KILIÇ




3 Nisan 2011
Şiir Gibi Adam  
Cahit KILIÇ
Yerine ve adamına göre bir İstanbul beyefendisiydi. Türkçesi su gibi akıcı ve duruydu. Kelimelerini hep özenle seçerek konuştuğunu sanırdınız, oysa o hep nazik, hep saygılı, hep mütevazı ama tevazuun altına sakladığı bir bilge kişiliğe sâhipti...


:BFHJ:

Bir yaz akşamıydı, balkona yayılmış hem kahvemi içiyor, hem de hayâl dünyamda seyahat ediyordum ki çalan telefon sesiyle gerçek dünyaya hızla transfer oldum.

-Alo, efendim.

-Diyne menim şair oğlum Şehriyar / Bir ömürdür gam üstüne gam galar.

Uzun yıllardır duymadığım bu sesi, hemen tanımıştım. Karşılık vermeme fırsat bırakmadan devam etti:

“Kaybolup gidiyor sürgünler birer ikişer
Sürgünler şehrinin karanlık sokaklarında…
Kimileri daha çok genç
Umutları var aldığına uzaklarda
Kimilerinin beyaz güller açmış şakaklarında
Kimilerine taze umutlar yeşerirken
Kimileri için bir salâ okunuyor
Sürgünler şehrinin şafaklarında…”

-Ağabey merhaba, sürpriz oldu.

-Dinle...

Dinliyorum. O davudî ve her zaman etrafa neş’e saçan ses; şiirdeki kelimelere göre ayarlanmış melodik ritim misâli; bir hüzünlü, bir hiddetli, bir küskün...

“Şu eski binanın sütunları
Sütun bacaklı dilberler misali ayakta
Dimdik…
Ökçeleri sağlam basıyor zemine
Meydan okuyor arsız zamanın
Devranına demine…

Dibine çöken şu yaşlı adam
Avurtları çökmüş
Toprağı çöken kör kuyulardan mülhem
Saç sakal rüzgârın eşliğinde raks ediyor
Karışmış birbirine
Alabildiğine…
Sanki hayatın kördüğümü
Üst baş desen pejmürde
Duyguları namütenahi
Düşünceleri bin bir yerde
Ne kimseler onu dinler
Ne de kimselere ulaşır onun sesi
Arsız yerkürenin masum abidesi!…”

-Uzun zamandır görüşmüyoruz ama hayretlere muciptir.Nereden bildin benim yaşlı ve perişan hâlimi de bu kadar ustaca tasvir ettin be oğlum? Hem, şair yönün var mıydı senin? Şehriyar’lığa mı soyundun?

-Estağfurullah ağabey, sen o kadar yaşlı değilsin bi kere, bu bir. Şehriyar’lığa soyunmak benim ne haddime, bu da iki. Estikçe karalıyoruz birkaç mısra... Hem, anlıyorum ki internet dünyasıyla da haşır neşir olmuşsun. Nerden buldun şiiri, nasıl ulaştın bana?

-Bilirsin, ben inatçı adamımdır. Bir şeyi istersem onu mutlaka başarırım. Özlemiştim seni, bulmak istedim ve buldum. Nasıl bulduğumu boş ver...

Gerisi bildiğiniz hâl hatır sormalar, geçmişi yâd etmeler...

Uygun bir zamanda buluşmak üzere anlaşarak telefonda vedalaştık...

***

Şair değildi ama şiir gibi adamdı...

Bencileyin Kars’ın bir köyünde doğmuş, küçük yaşta ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etmişlerden biriydi. Ailece, sonraları göç edenler gibi varoşlara yerleşmek yerine, şehrin en merkezi semtlerinden birinde küçük bir apartman dairesi almışlar ve çocuklarını da en iyi okullarda okutmak için gayret etmişlerdi...

Kabataş Lisesini bitirmişti şiir gibi adam. Sonra da İTÜ inşaat...

Yerine ve adamına göre bir İstanbul beyefendisiydi. Türkçesi su gibi akıcı ve duruydu. Kelimelerini hep özenle seçerek konuştuğunu sanırdınız, oysa o hep nazik, hep saygılı, hep mütevazı ama tevazuun altına sakladığı bir bilge kişiliğe sâhipti...

Yerine ve adamına göre bir İstanbul bitirimiydi. Aksanını eğip büker, şoför ağzıyla muhatabını makaraya sarar, kelimelerle döverdi...

Hoş sohbetti. Ummanlar enginliğinde şiir bilgisi vardı. Terkib-i Bend’i, Terci-i Bend’i eksiksiz ezbere okurdu. Neyzen Tevfik’ten, Şair Eşref’ten, Tevfik Fikret’ten, Mehmet Akif’ten, Namık Kemal’den hicivlerle süslediği sohbetleri, ehl-i kemâl ve ehl-i kelâma lezzet verirdi...

Zaman ve zemin mefhumu tanımazdı. Her meclise, her kişiye uyar, her damağa farklı şerbetler verirdi. Her kesimden insana söyleyeceği sözü, anlatacağı bir hikâyesi ya da bir kıssadan hissesi olurdu mutlaka...

Câhile nâdana pek yüz vermez, çok bilmişleri kırıp incitmeden sözleriyle döver, inceden ayar verirdi...

Âşk ve meşk meclisinde Şems ve Mevlâna, bilgeler deminde Sâdî Şirazî, mey meclisinde Hayyam gibiydi... Sözün dürr-ü yektası, bilginin umman-ı deryasıydı...

İyi derecede Fransızca ve İngilizce bilirdi. Başkaları gibi cümlelerinin arasına bu dillerden birkaç kelime sokuşturup hava basmaz, tam tersine öyle yapanlardan nefret ederdi. Buna mukabil, Osmanlıcayı bihakkın bilir, sözlerinin arasına hep bir iki kelime serpiştirir, anlamayan olursa ona da sabırla açıklardı...

Hazır cevap bir adamdı...

Dış kapıya yaslanmış, ayak üstü düşünüyor bir seferinde. Pek hoşlanmadığı bir iş arkadaşımız:

“Abi, ne bekliyon ya burada?”

“Godot’yu bekliyorum”

“Godoş da kim abi ya?”

“Baban olsa gerek”

Hiçbir lâfın altında kalmazdı... Çok kouşana: “Dehan-ı kebirin dürr yerine tükürük saçıyor” derdi...

Orta boyu, mavi gözleri, hep gülen dolgun yüzü, sevecenliği, babancanlığı ile etrafına neşe saçardı...

Hiç kimseye haksızlık etmez, hak ve adalet duygusundan asla ayrılmaz, kul hakkı yemez, gönül kırmamak için azami gayret sarfederdi...

En kızgın zamanlarında dahi, yüreğinin sevgi dolu olduğunu bir küçük tebessümle göstermeyi ihmal etmezdi...

Bir bilge, bir söz ustası, bir gönül adamıydı şiir gibi adam...

***

Dün gene bir salâ okundu sürgünler şehrinin şafaklarında...

Altmış sekiz yaşındaki şiir gibi adam, sustu dün sabaha karşı...

İnna lillâhi ve inna ileyhi raciûn...



Cahit Kılıç
İstanbul, 03 Nisan 2011

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Şiir gibi yaşayıp su gibi akıp gitmek
Gönderen: Müşerref ÖZDAŞ / , Türkiye
19 Eylül 2011
Şiir gibi yaşayıp su gibi akıp gitmiş. Vardığı yer neredir, bilinmez. Hak ettiği yerde olacağı ve gönüllerde yaşamaya devam edeceği belli... Selamlar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Edebî Sohbetler!..
İzedebiyat Çökmesin!

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Âşıklık Edebiyatı
Bizim Eller
Ey Sevgili!
Ey Sevgili - II -
Şair-i Şuara
"Ay Mehemmed"
Kültür Bilinci
Yolda Geçmişe Kısa Bir Yolculuk!
Kars'a Gidelim Kars'a
Karslı Günlerim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Haccac-ı Fırat [Şiir]
Aklıma Şaşıyorum! [Şiir]
Sürgünler Şehri [Şiir]
Son Arzu… [Şiir]
Kimdir Gelen! [Şiir]
Uzaklar [Şiir]
Derkenar [Şiir]
Adamım! [Şiir]
Kars Eli [Şiir]
Derdimend! [Şiir]


Cahit KILIÇ kimdir?

‎"Kalem erbâbı olmak sadece ona buna çatmak değil, zaman zaman da hayatın küncüne kelimelerden çenet taşı koyabilmektir!. . " (Cahit Kılıç)

Etkilendiği Yazarlar:
Divan şairleri, divan şiiri. Ve elbette ki XX. yüz yıl şairlerimiz.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.