Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
KREDÝ KARTIN MI VAR DERDÝN VAR Yürüyoruz ellerimizde dövizlerle. Dövizler mi? Onlar bildiðiniz yüro, dolar türünden döviz deðil, öyle olsa insanlarýn sokakta ne iþi var? Gider borcunu öderler. Bizim dövizler baþka; hani kartonun üstüne yazýlar yazýlýr, sonra bir çýtaya çakýlýr, herkes okusun diye havada gezdirilir ya, o dövizden. Bunlara da niçin döviz dendiðini öðrenemedim. Sözcüðü hecelersek, “Döv” ile “iz” çýkýyor. Sanýrým, iz býrakacak biçimde dövülmüþlerin taþýdýðý yazý demek oluyor. Biz de dayak yemiþ gibi yürüyoruz zaten. Kolay mý, kredi kartý maðduruyuz. Benim durumum biraz farklý olsa da, bu halk niçin kredi kartý maðduru oldu biliyorsunuzdur. Bilmeyenlere anlatalým: Bilinmeyen bir sebeple, önce gelirler azaldý, sonra iþyerleri kapandý, çoðunluk iþsiz kaldý. Ýþ olmayýnca üretim de bitti. Üretim biterken, ters orantýlý bir biçimde, vitrinlerde mal çoðaldý. Hatta, türlü türlüsü. Halk metelikten kurþun esirgemez halde. Ama o denli reklam yapýldý ki, halkta çýlgýnca bir satýn alma isteði uyandýrýldý. Hem parasýz hem tüketim çýlgýný olmak zor zenaat tabii. Bir süre ortalýkta deli tavuk gibi dolaþýldý. Ne yapýlýr ne edilir? Televizyonlarda insanýn gözünün içine içine giren her þeyi almak gerekiyor; üstelik almayaný, hele hele zýrt pýrt deðiþtirip, yenisini almayanlarýn ayýplanma tehlikesi var. Bu tüketim çýlgýnlýðý nasýl tatmin edilecek diye aranýrken, kredi kartý diye bir þey bulundu. Aman, o ne güzel, ne yararlý þeydi öyle. Çalýþmak yok, üretmek yok; kartý sokuyorsun bankanýn aletine bir kucak para veriyor. Artýk gözünün içine içine giren ne varsa al, yenisi mi çýkmýþ, öncekini at, onu al. Bundan güzel yaþamak mý olur? Hem almayýp da yerinmek akýl kârý mý? … Dediðim gibi benim kredi kartý maðdurluðum farklý; beleþe geldi desem yeridir. Nohuttur, fasülyedir, kömürdür, elektiriksiz susuz evde çamaþýr makinasý, buzdolabýdýr derken toplumca beleþe alýþtýk ya, zarar etmez. Gelen giden onca kartçýyý azim ve kararlýlýk içinde geri püskürtmüþtüm oysa. Artýk o mu çok yetenekliydi, yoksa benim mi zayýf anýma denk geldi bilmiyorum, biri kartý elime tutuþturmayý baþardý. Tutuþturmakla kalmadý, kartý övmeye devam ederken, Ýbrahim’in geleceði tuttu. Tuttu bir güzel ona da anlattý. Aklý sýra ona da bir kart verecek. Onda varmýþ, “Benim var” dedi, kurtardý. Ben de sorun etmedim, bir hata yaptýk aldýk, olsun. Saklarým ulaþamayacaðým bir köþeye, almamýþa dönerim. Ama, Ýbrahim tek durmuyor. Baþladý “Yahu bir ýslatalým þunu!” demeye. Islatmasý neymiþ? Gidip elli liralýk benzin alacakmýþ, gezecekmiþiz. Kart da ýslatýlmýþ olacakmýþ. “Al þu elliði, git al” diyorum, olmazmýþ, benim kart ýslanmazmýþ. Eh al beri. Ama, en uzaktaki benzinciye mi gitti ne? Saatler sonra bulundu geldi. Hatta ani bir iþi de çýkmýþ, kartý býraktýðý gibi gözden de gitti. … Artýk ben de bir kredi sahibi olmuþtum. Þöyle karta baktým, hesapsýz harcamaya ne alýþkanlýðým ne de niyetim var ya, “Bundan mý korkacaðým?” dedim, koydum cüzdanýn bir sürü kart koymak için yapýlmýþ bölümlerinden birinin içine. Artýk kendimi daha güvende hissediyorum. Korkacak bir þey de yok. Hele hesabýný bildikten sonra. … Günler bu güven duygusu içinde geçmeye baþladý. Cebimde bir kuruþ param olmasa da cüzdanýmda kredi kartým var. Geçirtiver, günü gelince öde, kimseye el avuç açmana gerek yok. Yeter ki, gereksiz harcama yapma. Bir gün benzinciye yanaþtým, kart aklýma geldi. Hem adý üstünde kredi kartý. Cebindeki parayý bitireceðine, þimdi al, bir ay sonra hesaptan ödensin: - Kredi kartýyla oluyor mu? - Ne kadar istersen abi. Oh oh. Ne kadar istersemmiþ. Yaþamým boyunca ilk kez kredi kartlý olan, daha doðrusu kredisi olan bir insaným. Buna oh çekilmez de ne yapýlýr. Hani bir lisan bir insan derler ya; demek ki, bir kredi kartý da bir insanmýþ. Benzinci çocuk benzini koyduktan sonra, kredi kartýndan parasýný alacak, ama bir sorun var gibi. Yeniden denendi, olmuyor, sorun giderilemiyor. Benzinci çocuk: - Bakiye yetersiz abi! - Ne kadar görünüyor. - Belli deðil ama, on kuruþ yazýp bir deneyelim. Denendi, o bile yok. Demek ki, içine para koymayý unuttular, dosdoðru bankaya. Bankacýlar baktý: - Tamamýný kullanmýþsýnýz! Aman zaman! Dinleyen kim. Ödersem yeniden kullanabilirmiþim. Ama onca parayý ödersem. … Dönerken, Ýbrahim’in elli liralýk benzin alýp, kartý ýslattýðý aklýma geldi. O benzin alabildiðine göre para var. Ama þimdi görünmüyor. Bu iþi bilirse Ýbrahim bilir, dedim, doðru onun evine. O da iþ için bir yerlere gitmiþ on beþ gün sonra dönecekmiþ. Þimdi karttaki paralarý harcayabilmek için Ýbrahim’in yolunu gözlüyorum. Kýsa mesaj, sesli mesaj boþuna. Gittiði yerde baz istasyonu kurulmasýna izin çýkmadý herhalde. Üstelik on beþ günlük iþi de bir ay sürdü. Sonunda bir gün evine gittiðimde o da gurbetten dönmüþ evine giriyormuþ. Denk geldi. Ýnanmayacaksýnýz ama, Ýbrahim kartta para olmadýðýný biliyormuþ. Benzin almaya gittiðinde, kendi kredi kartlarýndan birinin son ödeme günü olduðunu fark etmiþ, benimkinin tamamýný çekip onu kapatmýþ, ondan da alýp benimkine yatýracakmýþ, tam o sýrada elektrikler kesilmiþ. Kýsacasý bizim kredi kartý denize düþmüþ gibi her yaný ýslak kalmýþ. Bu arada cüzdanýný çýkardý, içinde renk renk, desen desen kredi kartlarý. En kýsa zamanda bankaya uðrayýp benimkini yerine koyacakmýþ. Güvendim elbetti. Cebinde sayýsýz kredi kartý, dolayýsýyla bir o kadar da kredisi olan insana da güvenilmezse kime güvenilecek. … Neyse yatýrana dek kredi kartý kullanmayýveririz; cebimizde kredi kartýyla mý Doðduk. Ben böyle düþünürken günler geçmiþ. Bir sabah postacý çýktý geldi. Uzunca bir zarf. Açtým, kredi kartý hesap özeti. Hâlâ bir kuruþ yatýrýlmamýþ. Doðru Ýbrahim’e. Ama gitsem ne! Adam böyle þeylere o denli alýþmýþ ki, umursamýyor bile. Daha ödeme gününe on gün varken bu telaþým da neymiþ. Bir de kabahatli çýktýk. Ýnsan kýzýyor tabi. “Bana bak” dedim, kredi kartý yüzünden uykularým kaçtý.” Sanki onun uykularýný da ben kaçýrmýþým, sayýsýz karttaki paralarýný ben harcamýþým gibi, daha üste çýkýyor: - Senin mi, benim mi? Hem ödeyeceðiz dedik ya! … Þöyleydi böyleydi derken ödeme günü geldi çattý. Yatýracaðým, dedi ya. Her olasýlýða karþý öðleden sonra Ýbrahim’in peþine düþtüm; ara ara bir beyaz eþya maðazasýnda, “Geçen ay bunu niye göstermedin!” , “Bu gün piyasaya çýktý. Þans size güldü” türü konuþmalar eþliðinde yeni gelmiþ eþyalara bakýyorlar, çoluk çocuk. Kulaðýna eðilip, ödeyip ödemediðini sordum; hiç önemli deðilmiþ, iki gün sonra ödense kýyamet kopmazmýþ. “Ama bankada çalýþan tanýdýklar var. Kredi kartý borcumu ödemediðimi görürlerse rezil olurum!” dedim. Benimkini hiç önemsemedi. Baþýný kaldýrýp yüzüme baktý: - Sen mi ben mi? Benim her bankada tanýdýðým var. Hiç birini de ödeyemedim rezil olunsa ben olurum. … Gününde ödeme yapýlmadý ya, birkaç gün sonra bankadan bir telefon. Herhalde unutuldu, bugün ödenirse iyi olur, diyorlar. Yine Ýbrahim’in peþindeyim. Bu kez bir banka þubesinde buldum. Yenile reklamý çýkan kredi kartýndan almaya çalýþýyormuþ. Benim kredi kartý borcu için “Bu gün için son bir þans tanýdýlar. Nereden çekip yatýracaklar yatýr; yoksa kredim bitecek.” dedim. Ardýndan ciddiye alsýn diye “Üstelik iþi icra servisine göndereceklermiþ” diye de ekledim. O hâlâ ayný þeyleri söylüyor. - Seni mi beni mi? Hem içini ferah tut yahu, biz ne icralar gördük, bizi onunla mý korkutacaklar. Güler geçerim ben onlara. De, ben gülemiyorum. … Olmuyor. Ne söylesem etkilemiyor. Borcunu ödetmek için nasýl bir yöntem deneyeyim, diye düþünürken icracýlar geldi. Ýcra memuruna dilimin döndüðü kadarýyla, bu borcun bana ait olmadýðýný, arkadaþ kurbaný olduðumu anlatmaya çalýþýrken, banka görevlisi memuru uyardý: - Sen onu dinleme memur bey. Bunlarýn hepsi böyledir. Olur olmaz her þeyi alýrlar, krediyi son kuruþuna kadar harcarlar, ödemeye gelince arkadaþ kurbaný olurlar. Ah Ýbrahim, senin yüzünden yalancý da olduk, düzenbaz da. Bu iþ böyle olmayacak, bulup buluþturdum borcu ödedim. Bu kez borcu ödemiþ olarak gittim Ýbrahim’in yanýna. “Borcu borç bularak ödedim.” dedim. Çabuk ol diye sýkýþtýrdým. Ödeyecekmiþ. Hiç umudum yok ya, “Sende borç ödeyecek yetenek göremiyorum.” deyivermiþim. Doðal olarak söz sýrasý da ona geçmiþ oldu. Dik dik baktý: - Sende mi bende mi? … Ýbrahim’in ne ödeyeceði var ne de ödeyebileceði. Zaten ödeyecek parasý olsa reklamlar izin vermez. Kredi kartýn mý var, derdin var!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |