Bir Beyefendi Şair: Halit Macit
(M.Nihat MALKOÇ) 14 Haziran 2008 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Trabzon’un değerleri ve değerlileri saymakla bitmez. Bu değerlerden ve değerlilerden biri de İnşaat Mühendisi-Şair Halit Macit Beyefendi’dir. Bu ‘beyefendi’ ifadesini özellikle kullanıyorum. Çünkü onun en belirgin vasıflarından biri de beyefendiliğidir. Onunla tanışıp konuşanların ilk izlenimi bu özelliğine dairdir. Halit Macit Ağabeyi 18 yıldan beri tanırım. Karadeniz Yazarlar Birliği’nin kuruluş aşamalarında kendisiyle tanışmıştım. Tabii ki ben o zamanlar yirmisinde bir delikanlıydım. O da ellilerindeydi. Halit Macit, Trabzon’da doğmuş ve bu şehirde yetişmiş bir hizmet eri, bir idareci ve bir söz üstadıdır. 1939 yılında Trabzon Merkez Yeşilova Köyü’nde doğan Macit, 1959-60’da Erkek Sanat Enstitüsü’nü, 1964-65’de Tekniker Okulu’nu, 1969-70’de Yüksek Tekniker Okulu’nu ve 1991–92 döneminde de Cumhuriyet Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni bitirmiştir. O zamanlar imkânlar bugünkü gibi geniş değildi. O, okumanın erdemine inanmış, çok zor şartlarda tahsil hayatını sürdürmüştür.
|
|
Düğün Evinde Cenaze Hüznü Yahut Hasan Doğan"ın Ölümü
(M.Nihat MALKOÇ) 8 Temmuz 2008 |
Toplum ve Birey |
| |
Ölüm genç bir spor adamını aramızdan ayırdı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun çiçeği burnunda başkanı Hasan Doğan 05 Temmuz Cumartesi günü geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Oysa bir hafta evvel Türk millî takımı Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Avrupa’nın ve dünyanın sayılı takımlarını diz getirerek Avrupa üçüncüsü olmuştu. Önce gruptan çıkmışlar, ardından yarı finale kadar yükselmişlerdi. Yer gök kırmızı beyaza boyanmıştı. Büyük küçük sokaklara dökülmüştük; içimiz içimize sığmıyordu. Bu başarının mimarları Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan, Teknik Direktör Fatih Terim ve yüreklerini ortaya koyan futbolculardı. Şimdi bu başarı sacayağının bir ayağını maalesef kaybettik. Avrupa’yı titreten ve adından sıkça söz ettiren takımın başkanı artık yok aramızda.
|
|
Anadolu Basını Susturulmasın
(M.Nihat MALKOÇ) 8 Temmuz 2008 |
Kesinlikle Karşıyım! |
| |
Basın milletin gözü, kulağı ve dilidir. Halkın göremediklerini görür, duyamadıklarını duyar, söyleyemediklerini de söyler. Bugün Türkiye’de bin 300 radyo kanalı, 360’ın üzerinde televizyon kanalı ve iki binin üzerinde de süreli yayın vardır. Bunlar çok sesliliğe zemin hazırlayarak demokrasiye hizmet ediyorlar. Fakat son zamanlarda Anadolu’da çıkan gazeteler tedirgin… Çünkü “Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın yasalaşması halinde, Anadolu basınının ilan gelirleri yok olacak. Bu sektörde çalışan binlerce insan var. Bunların çoğu zor şartlar altında çalışarak yaşam mücadelesi veriyorlar. Yeni kanun şüphesiz ki onların işini iyice zorlaştıracaktır.
|
|
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası"nın Ardından…
(M.Nihat MALKOÇ) 8 Temmuz 2008 |
Türkiye |
| |
Günümüzde futbol bir heyecan ve göz zevki olmaktan öte bir endüstriye dönüştü. Futbol artık sadece futbol değil. Bu piyasada büyük paralar dönüyor. Dünyanın gözü kulağı futbolda artık… Futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz. Dünyanın büyük takımları büyük şirketler kadar kazanıyor. Günümüzde futbol kulüpleri de borsaya açılıyor. Özellikle transfer dönemlerinde futbol piyasasında 200 milyar dolarlık para akışı gerçekleşiyor. Bazı ülkelerin bütçesinden daha büyük bütçeye sahip dünya kulüpleri var. Dünyanın en zengin futbol takımı olan İngilizlerin efsanevi Manchester United’ının bugünkü değeri bir milyar sterlin, yani yaklaşık 982 trilyon TL’yi buluyor. Fabrikalar gibi, onların da çalışanları, tesisleri, ihracat ve ithalat işleri var. Büyük rakamlar dönüyor futbol piyasasında. Futbol bulunduğu yeri kalkındırıyor. Büyük paralarla yapılamayacak reklâmlar futbol aracılığıyla çok daha etkili olarak yapılabiliyor. Dünya Kupası ve Avrupa Kupası organizasyonlarında büyük paralar dönüyor. Reklâm gelirleri, bilet satış paraları, televizyon yayın ücretleri toplanınca futbolun büyük şirketlerden daha fazla kazandırdığı açıkça görülüyor. Futbol bacasız fabrika gibi…
|
|
Ömer Güner"in "Düşler ve Düşünceler"i
(M.Nihat MALKOÇ) 8 Temmuz 2008 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Trabzon’un en köklü ve donanımlı gazeteci ve yazarlarından biridir Ömer Güner… Güner’in Trabzon basın tarihindeki yeri ve önemi herkes tarafından takdir edilir. 1925 yılında Trabzon’da doğan Güner, 83 yıldan beri Trabzon’un meselelerine tercümanlık ediyor. 1976 yılından beri emekli hayatı yaşayan Güner, hiçbir zaman dünyadan elini ayağını çekmemiştir; daima hayatın içinde olmuştur. Trabzon’un son yarım yüzyılını onun kaleminden okuduk. Gazeteciliğe 1961 yılında Trabzon’da yayımlanan “Ses” gazetesinde başlayan Ömer Güner, 1962’den sonra aralıksız olarak Cumhuriyet gazetesinin Trabzon muhabirliğini yaptı. Bu görevinin yanında Trabzon’da yayınlanan pek çok dergi ve gazetede kalem oynattı. Uzun zamandan beri hasta olmasına rağmen Karadeniz gazetesindeki yazılarına devam etmektedir.
|
|
"Üryan ve İsyan" Üzerine
(M.Nihat MALKOÇ) 8 Temmuz 2008 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Trabzonlu genç şairlerden Ömer Turan’ın ilk kitabı “Üryan ve İsyan” elimde… Kitap, Kıyı Dergisi Yayınları arasında çıkmış. Kitabın kapağındaki üç serçe, şiir sofrasına buyur ediyor sizi. Bembeyaz bir zemin üzerindeki bu üç serçe sanki şiir tarlasında imge avcılığına soyunmuş izlenimi veriyor bize. Kitap sanki şairin Trabzonlu oluşuna işaret edercesine 61 sayfadan meydana geliyor. 1971 yılında Yomra’da doğan Ömer Turan’ın arka sayfadaki kısa biyografisini okuyunca doğrusu şaşırıyorum. Çünkü şair ilk şiirini 2006 senesinde Hayal dergisinde yayınlamış. Yani 35 yaşında şiir dünyasında ‘ben de varım’ demiş. İlk şiirini yayınladıktan iki yıl sonra da bu ilk kitabını okuyucularıyla buluşturmuş. Kitaptaki özgün ve birbirinden güzel şiirleri okuyunca insan içinden “Bugüne kadar neredeydin be birader!...” diyesi geliyor. Bir şair okuyucusuyla buluşmak için niçin bu kadar uzun süre bekler?
|
|
Doğumunun 63. Yılında Ahmet Hilmi İmamoğlu
(M.Nihat MALKOÇ) 8 Temmuz 2008 |
Toplum ve Birey |
| |
Köprübaşı’mızın değerli simalarından biri olan Ahmet Hilmi İmamoğlu’nu 31 Mayıs günü kaybetmiştik. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden olan ve uzun yıllardan beri eğitim camiasına hizmet eden İmamoğlu’nun çok geniş bir dost çevresi vardı. Buna cenazesinde bizzat şahit olmuştuk. Şiddetli bir yağmurda ebedî istirahatgâhına gönderdiğimiz Ahmet Hilmi Hocamızı binlerce insan son yolculuğuna uğurlamıştı. Bu insanların çoğu onun öğrencisiydi. Duyan herkes son vazifeye koşmuştu.
|
|
Camilerin Görevi ve Ahmet Yüter Örneği
(M.Nihat MALKOÇ) 8 Temmuz 2008 |
Toplum ve Birey |
| |
Arapça bir kelime olan caminin sözlük anlamı “toplayan”dır. Müslümanların ibadet mekânı olan camiler kulluk görevlerimizi ifa ettiğimiz yerlerdir. Camiler Müslümanlığın şiarıdır. Camiler Müslümanların toplu halde veya tek başına namaz kılıp, ibadet ettikleri umuma açık mübarek mekânlardır. Türkiye’de 80 bin civarında cami bulunmaktadır. Bu camilerin tamamına yakını halkın hayırlarıyla yapılmıştır. Devlet bu camilerin çoğuna imam atıyor ama camilerin elektrik, su, bakım ve onarım giderleri hayırseverler tarafından karşılanıyor. Türkiye’de camiler bir türlü dolmuyor, insanları camilere bir türlü çekemiyoruz.
|
|
Ali Püsküllüoğlu ve Sözlük Çalışmaları
(M.Nihat MALKOÇ) 9 Temmuz 2008 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Daima söylerim: “Her ölüm erkendir aslında.” Hayat bütün zorluklara ve sıkıntılara rağmen yaşanmaya değerdir. Ölümü kimse sevdiklerine yakıştırmak ve yaklaştırmak istemez. Her ölüm arkasında bir enkaz bıraksa da şair ve yazarların ölümü ayrı bir yıkımdır. Çünkü onların hayran kitleleri vardır. Böyle ölümler sadece yakın akrabaları değil, ölen kişinin sahip olduğu okur kitlesini de derinden etkiler. Ölüm, bu sefer de pek çok sözlük hazırlayarak ve özgün eser vererek Türk diline hizmet eden Ali Püsküllüoğlu’nu aramızdan ayırdı. Püsküllüoğlu, bugüne kadar yirmiden fazla Türkçe sözlük yayımlamıştı.
|
|
"Özgürlük Şiirleri" İki Kapak Arasında
(M.Nihat MALKOÇ) 16 Ocak 2009 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Ne türküler yakılmıştır, ne şiirler yazılmıştır özgürlük üstüne. Bazıları özgürlüğü insanlıkla, aşkla, umutla ve hayata tutunmakla özdeşleştirmiştir. Güvercin ve zeytin dalı barış ve özgürlüğün sembolü olmuştur kültürümüzde. Bütçelerinin yarısını silahlanmaya ayıranlar da barış ve özgürlük lafını ağızlarında sakız etmekten geri durmamışlardır yine de.
|
|
Somuncu Baba Dergisi"nin 100. Şeref Sayısı
(M.Nihat MALKOÇ) 5 Şubat 2009 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
“Dergi hür tefekkürün kalesidir” demişti Cemil Meriç “Bu Ülke” adlı kitabında… Gazeteler günün haberlerine değinir ve bunları değişik açılardan yorumlar; bu yüzden bir günlük ömrü vardır gazetelerin. Ya dergiler; dergiler öyle midir? Gazetenin aksine dergiler daha kalıcıdır. En azından yayınlandığı dönem içerisinde hayatiyetini sürdürürler. Birçok aydının duygu ve düşüncelerini iki kapak arasına alan dergiler fikriyatımıza ışık tutarlar.
|
|
|
BEN
Leylâ’yı ararken Mevlâ’yı buldum
Muhabbet yükünün kervanıyım ben
Hicran ateşiyle sararıp soldum
Hakikat yolunun rehvânıyım ben
Sevda çöllerinde kum tanesiyim
Yürek dağlarının virânesiyim
Hayat iksirinin peymânesiyim
Sevgi tekkesinin ihvânıyım ben
Kan ağlıyor içim, yüzüm gülmez ki
Gözyaşım sel olur kimse silmez ki
Ateşte yanmayan közü bilmez ki
Bu yalan dünyanın mihmânıyım ben
Gönlümde oturur, kira vermezsin
Bahçemdeki güller kurur, dermezsin
Ağyara dalar da beni görmezsin
Umarsız aşkların harmanıyım ben
Ayrılık ateşi kavurur beni
Eser deli rüzgâr savurur beni
Nefretin silkeler, aşk vurur beni
Sevda ülkesinin fermanıyım ben
Yürek kaleleri bir bir düşüyor
Hayalim almıyor, aklım şaşıyor
Gam yükünü garip gönlüm taşıyor
Çekilmez dertlerin dermanıyım ben
15 Temmuz 2005/TRABZON
M.NİHAT MALKOÇ
|
|