..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Ulaş Tuzak




5 Mart 2012
Kim Bu Densiz?  
Ulaş Tuzak
can sıkıcı meçhul cevapsız çağrılardan biri daha işte..


:AFAB:
Telefonum çalmaya başladı. Bakınıyorum etrafıma bulamıyorum bir türlü. Sesin geldiği yöne doğru gidiyorum, gördüğüm ne varsa alt üst ediyorum kanepenin üzerinde yine yok. Koltukların altına, masaların üstüne bakıyor, pantolonun ve ceketin ceplerini karıştırıyorum, evirip çeviriyorum ama bulamıyorum, bulamıyorum. Son bir ihtimalle toplanıp düzeltilmiş yatağımın yanına yaklaşıyorum ve battaniyeyi kaldırıyorum ses çoğalıyor. Elimle yokluyorum ve yastık kılıfının içinden çıkartıyorum telefonu, hışımla ‘evet’ tuşuna basıyorum ancak hiçbir ses gelmiyor, ekrana baktığımda ise cevapsız çağrı yazdığını görüyorum, anladım ki yetişemedim. Peki kim aramış şimdi beni, merak etmem normalde ama şu an merak ediyorum. En azından o kadar emeğimin karşılığı olarak bilmem gerek kimin aradığını. Bana durduk yere bu arama-tarama aksiyonunu yaşatan kişi kim? Numara telefona kayıtlı olmayan bir no ve üstelik tanıdık ta değil. Ama bu merak duygumu kamçılıyor fena halde. Elimde telefonu parmaklarımın arasında döndürürken bir yandan da kim olabilir bu arayan kişi diye düşünmeye başlıyorum. Bir süre bekledikten sonra, tekrar aramaması beni iyice bu belirsiz kişiye karşı sürükleyici bir keşif macerasına sürükledi. Bari ben arayım dedim kendi kendime ve numaranın üstüne gelip çağrı yapmayı denedim ancak çağrı yapabilecek kontörümün olmaması da bu gıcık olay örgüsünün bir devamı niteliğinde oldu. Nasıl olur da ben, okuduğum kitabı yarıda bırakarak bu aptalca durumun içine sürüklenmiştim bilemiyorum. Şu an ulaşamamanın verdiği bir inatçılık ve merak duygusunun getirdiği bir arzu ile beni arayan kişinin kim olduğu ve neden aradığı soruları beynimi kemiriyordu. Çok mu önemliydi? Bence değildi ki önemli olsa tekrar arardı. Ya önemli bir iş görüşmesi daveti ise.. Ya arayan kişinin şarjı bitmiş te yardıma olan biri ise.. of yahu yine paranoyalara başladım, dur bi sakin ol da kendine gel. Ne yapıyordum ben? Iıı, şeyy yani film izleyecektim ama ondan önce kitap okuyordum ve kitaba olan konsantrem yavaş yavaş film izleme düşüncesine doğru kayıyordu, tam da o sıra da çalan telefon bütün istikametimi kaybetmeme neden oldu. Şu an hangi filmi izlemek istediğimi bile hatırlamıyorum. Sanırım kitabın içinde bahsedilen bir olayla ilgili bir filmdi. Ben hep böyleyim işte, yeni gördüğüm ve duyduğum bir konu hakkında pek fazla bir şey bilmiyorsam daha sonraki konularla bağlantı kurmak amaçlı orada ara verir ve o konuyu araştırıp içeriğini öğrenirim. Kitabın tam olarak ne anlatmak istediğini anlamak için kitapla özdeşleşmek gerekir yani yazar ile aynı yaşanmışlığı paylaşmak gerekir. Bu da yazarın küçük ayrıntılarını keşfetmekle mümkündür. Örneğin bir filmden örnek mi veriyor, hemen o filmi bulup izlerim ya da başka bir kitaptan mı söz ediyor, hemen o kitabı bulur okurum. Tarihi bir kişilikten ya da yaşanmış bazı olaylardan mı bahsediyor hemen araştırır, elimden geldiğince derinlerine inmeye çalışırım anlatılmak istenilenin. Bu küçük ayrıntıların şifrelerini çözmek, aslında bir nevi dedektiflik oyununa benziyor. Bu oyunu oynamaktan büyük bir haz alıyorum. Ama bazen de sanki bu konuda takıntılı olduğumu düşünüyorum. Çünkü böyle yaparak bazı kitapları yarıda bırakıp aslında o kitabın içinde bahsedilen başka kitapları okumaya başladığımı fark ettim. Hatta o kadar ileri gittim ki, bir kitap içerisindeki olayı araştırmak için okuduğum başka kitabın içindeki olayların akışına kapılıp, o kitap senin bu film benim bu tarihi olay onun derken çok farklı boyutlara geçiş yaptığımı gördüm. Şu an geldiğim boyut ise en başa dönüş oldu. Peki ben bu kadar derinleşmişken, beni bu hayal gücünün içerisinden söküp alan amansız çağrıyı kim yaptı arkadaş..? kim, kim, kim bu densiz?
Eski sevgililerimden biri mi yoksa? Ya da gizli hayranlarımdan biri mi yine? Neden bu kadar cesaretsiz oluyorlar anlamak mümkün değil. Telefon numaramı bulup ta çağrı yapmaya cesaretleri oluyor da, bir iki kelime edip duygularını dile getirmeye mi çekiniyorlar, hayret.. oysa ben de bu kadar merak etmişken, bu tarihi fırsatı kaçırdığının farkında bile değil. Şu an tereddütlerle boğuşuyor, biliyorum. Kalbi her seferinde daha hızlı çarpıyor, beni aramaya yeltenirken. Aslında hep böyledir, ilk seferde cesaretini toplamak oldukça güçtür ancak ilk denemedeki odaklanma sonrakiler kadar güçlü olamaz. Bu kararlılığı ilk denemede başarılı sonuca ulaştıramayanlar, daha sonraki denemelerinde önce başarısızlık duvarını aşmaya çalışacaklardır. Her neyse şu an içimdeki merak duygusu yok olup gitti. Değil mi ki insanın başına ne gelirse meraktan gelir. Ama iyi ama kötü ben şu an bu riske girebilecek durumda göremiyorum kendimi. Belki de riske edebileceğim pulum kalmadığından, kim bilir..
     
Ulaş Tuzak



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tren Yolculuğu...
İkibinonbir

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Elektrik
Çanak Çömlek Patladı
Yasak Meyve
Bir Gece Ansızın...
Kadere İnanmayan Kader’in Kaderi
Gökten Düşen Elma ve Aşkın Dayanılmaz Ağırlığı
Yine Bir Rüzgar Esti Kavaktan
ve Ben Bir Başıma...
Yine Bir Rüzgar Esti Kavaktan
Atatürk'ün Dönüşü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşka Sabır Gerek [Şiir]
İzmir'in Sokakları [Şiir]
Bana Bi Şiirler Oluyor [Şiir]
İzmir"den Paris"e Yoktu Bi Tren... [Şiir]
Kendimi Bulamıyorum [Şiir]
Mış Gibi [Şiir]
Ruh&beden Ya da Şiş&kebap [Şiir]
Yüksek Yüksek Egolar... [Şiir]
İzin Ver [Şiir]
Buz Gibi [Şiir]


Ulaş Tuzak kimdir?

ilkokul yıllarında şiir yazarak başladığı yazın hayatına ortaokul ve lisede aşk şiirleri yazarak devam etti. üniversite yıllarında tiyatro ile tanıştıktan sonra daha edebi eserlerin etkisinde kalarak çeşitli deneme ve makaleler yayınladı. 1987-2004 bandırma, 2004-2011 izmir ve ekim 2011-halen istanbul'da yaşayan ulaş, oyunculuk ve yazarlığı sürdürmektedir.

Etkilendiği Yazarlar:
Ömer Hayyam, Neyzen Tevfik, Aziz Nesin, Can Yücel


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ulaş Tuzak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.