Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Bailey: "Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır" der. Bu iki zıt noktayı mükemmel bir şekilde yaşayıp birleştirerek “kudret” denilen terkibi ortaya çıkarabilen kişi hiçbir beşerin kendisi ile baş edemeyeceği bir güce sahip olur. Ona bu düzeyde sahip olan kişi arzu etsin ülkeler fetheder, istesin dünyaya egemen olur. Onunla iradesini keskinleştiren kişi her türlü problemin üstesinden gelebilme yeteneği elde eder. Çözülemeyeni çözme, bilinemeyeni bilme durumuna yükselir. Kişi, ona hayatını adayıp bunu insanlığın faydasına kullanmayı istesin binlerce kendisine adanmış hayat ardından sürüklenir. Aşk gibi "gökler ötesi" bir güce gücünü teslim eden bir canlının gücüne nice güçler bel bağlar. Çünkü o Nebileri, Velileri ve Kralları dize getirme kudretine sahip sonsuz bir cazibe merkezidir. O evrensel bir dil, evrensel bir dert, evrensel bir anlamdır. O, çıldırtan bir mutluluk olduğu gibi kahreden bir güçtür. Her bir noktasında ayrı bir dert her bir noktasında ayrı bir elem her bir noktasında ayrı bir müptela her bir noktasında ayrı bir acı ayrı bir hicran vardır. Onda, söze yeni başlamışken ansızın bitirme, başlamamışken yüzyıllarca uzatma vardır. Ağlarken aniden krizlere girme, gülmelerle yığılma, gülerken nedensiz hücum eden güz yağmurları gibi sebepsiz yere hıçkırıklara boğulma vardır. Onda; “Beni burada bırak ve git, göreceksin seni bekleyen olacağım” diyen Hacer’in susuz, ekmeksiz sevgilisini bekleme kanaat ve sadakati vardır. Medine’nin kerpiç damlarında günlerce uzak diyarlara kilitlenen Hatice’nin yaşlı gözleri vardır. Onda Aişe’nin engel olamadığı kıskançlık, Hafsa’nın kendini yitirip çıldıracak noktaya gelme acısı vardır. “Sevgili bize ateşten denizlere dalın desin gözümüzü kırpmadan dalarız” diyen ‘acaba’sız bir delilik ondadır. Havva istedi diye yasak meyveyi yemenin ne anlama geldiğini bile bile yiyen akıl ötesi bir yönelme ondadır. Ondadır Vahşi gibi köşelerde bir ömür bir çift göz için duman duman yükselmek. Onda kuvvet, onda kudret, onda İmamet vardır. O gelirse sonsuz noktalarınca sonsuz bir güçle gelir ve tecelli ettiği Can’ı dert ve elemlere giriftar eder gider. Geriye sadece yanmak, sadece ağlamak, sadece her gün kızgın saclar üzerinde kırık buğday taneleri gibi kavrulmak kalır. “Aşk Ya Hu!” 17 Mayıs 2012 – 21.34
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nail Varal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |