İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
1997’den 2015; 18 yıl geçmiş. Aradan tam 18 yıl geçmiş… 18 yıl aradan sonra Ahmet Doğan Hoca ile bu kez Adıyaman’da bir düğünde karşılaşıp ve aynı masada oturuyoruz. Malumunuz olduğu üzre; “Ahmet Doğan” isminde birden fazla isim var ama ben 20. Dönem Adıyaman Milletvekilliği yapmış Ahmet Doğan Hoca’dan bahsediyorum. Bölgemizin yetiştirdiği bu mümtaz şahsiyeti tanımak gayesiyle kısa öz geçmişinden bahsedecek olursak; 1950’de Adıyaman’da doğan Ahmet Doğan Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi mezunu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda başta Adana Müftü Muavinliği olmak üzere, sırasıyla Çelikhan, Adıyaman Merkez, Gönen ve Kilis Vaizliği yaptı. 1995’te de 20. Dönem Adıyaman Milletvekili olarak meclise girdi, evli ve yedi çocuk babasıdır. Ahmet Doğan’ın en büyük özelliği 8 Ocak 1996 - 18 Nisan 1999 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Konya Milletvekili Necmettin Erbakan, Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan, Ankara Milletvekili Ahmet Tekdal, Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan ve Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik gibi aksiyon ve dava adamlarıyla arkadaşlık yapması… 1997’de merhum babamı tedavi için Ankara’ya götürmüştüm… O zamanlar şimdiki gibi dost-akraba ve arkadaş çevresi yoktu, bir garip gureba olarak almış başımı taşradan Ankara’ya gitmişim. Konuyla ilgili bütün bu gördüklerimi-yaşadıklarımı, bir romanda “Bütün Ruhlar Sonsuza Uçar” adlı kitapla yaşamak ve görmek istemediğim bu dönemi kayıt adlına aldım. (Meraklısına…) Doktorlar babamın acil yatması ve ameliyat olması gerektiğini söylediler. Babam yatacak ve ameliyat olacaktı ama nasıl… Şimdiki gibi değildi o dönemler. Torpil olmadan, devreye adam koymadan -acil hasta da olsa- yatırmıyorlardı, ölüme terk ediliyordu insanımız… Ankara SSK Dış Kapı Hastanesi’nde bir hafta uğraştım ‘çok acil hasta’ olan babamın yatış işlemlerini yaptıramadım. Önce Malatya Milletvekillerinden yardım istedim, yardımcı olamadılar… Dikkatinizi çekerim “olmadılar” demiyorum; “olamadılar” diyorum. Mersin’den Ankara’ya yerleşen aslen Adıyamanlı bir arkadaşım vardı, durumu ona ilettim, üşenmeden önüme düştü direkt beni Adıyaman Milletvekilli Ahmet Doğan’ın meclisteki bürosuna götürdü. Yolda giderken de; “Ahmet Hoca benim babamın dostu elinde geleni ardına bırakmaz, tanısa-tanımasa fark etmez Allah’ın izniyle yardımcı olur” dedi… Meclisteki bürosunda bizleri bekliyormuş meğer sekreteri hemen bizi aldı, ayakta karşıladı; o dönemler Kürtçe konuşmanın yasak oldu yıllar ama o bizimle Kürtçe konuştu… Çay-kahve ikramından sonra bir kez daha beni dinledi ve telefona sarılarak hastaneyi aradı, gereken talimatları verdikten sonra bir de bir ‘name’ yazdı, zarfa bırakıp verdi ve telefonunu da yazarak; “olası kritik bir durumda beni ara” dedi ve bizi kapıya kadar uğurladı… Tüm bu olup bitenler 19 Ağustos 2015 tarihinde oğlunu everen dostum Abdullah Keskin’in düğününde Ahmet Doğan Hoca ile karşılaşınca aklıma geldi… Şimdi aradan tam 18 yıl geçmiş… 18 yıl önce Ahmet Hoca daha dinçti, atılgandı, çevikti saçı sakalı siyahtı… Şimdi bir pirifani gibi saç-sakal bembeyaz, nur gibi parıl pırıl Ahmet Doğan Hoca… Aynı masadayız, eski günleri yâd ederek tanıştık, yanımdaki arkadaşlarla da tek tek tanıştı irtibat bilgilerini aldı… Bir arkadaş, kendisine gündemle ilgili bir soru sordu. “Eskilerde böyle değildi” dedi ve ekledi; “Erbakan Hoca, Tayyibe karşı değildi…” Ahmet Doğan Hoca’yı pürdikkat dinliyorum, az bir zaman zarfında çok istifade etmeye çalışıyorum. O da Meclisteki anılarını, yaşadıklarını bizimle paylaşıyor. Her konuşması kayıt düşmesi gereken bir konuşma ama (yine yerim kalmadı) şimdi hangisinden bahsedeyim… ‘GAP Projesi’ kapsamında Erbakan Hoca’nın refakatinde bölge insanlarıyla yapılan bir toplantıda Kürtçe dua ederken, Hürriyet Gazetesi’ne “Adıyaman Milletvekili Ahmet Doğan Kürtçe Kur’an okudu” şeklinde haber konusu olduğunu mu anlatayım, Milli Görüş gurbetçileriyle Mekke’de yaptığı bir konuşmayı cımbızla seçen Show TV’nin ‘flaş haber’ şeklinde verip “İkinci bir Şevki Yılmaz’dan Şeriat ….” şeklinde asparagas haberlerinden mi; yoksa Adıyaman halkı için, o zamanlarda geçim kaynağı olan ve satılmadığı için depolarda küflenmeye bırakılmış tütün satışları için verdiği mücadelesinden mi… Özet olarak, Ahmet Doğan Hoca, 28 Şubat Sürecin tüm soğukluğunu ilklerine kadar yaşayan bir büyüğümüz, bu vesileyle kendisine buradan sağlık-sıhhat ve afiyetler diliyorum… İtiraf etmek gerekirse, 18 yıl aradan sonra Ahmet Doğan Hoca ile bu güzel mekânda buluşmak, tanışmak, eski anıları yâd etmek benim için son derece sevindirici ve güzel oldu…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |