..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Anadolu Kültürü > Şevket Başıbüyük




8 Ekim 2010
Kravat  
Şevket Başıbüyük
“Kravat nedir” diye bir soru sorsam…“Kravat hangi ülkeden çıkmıştır” sorusuna “Hırvatlar” yerine “Fransızlar” cevabını vererek 250 milyar TL kaybetmiştir.


:BCHC:
Kravat

“Kravat nedir” diye bir soru sorsam…
Sorsam böyle ‘patavatsızca’ bir soruyu cevabınız ne olur?
Kiminiz; “Kravat, bir boyun bağıdır.” derken,
Kiminiz; “Kelimenin aslı Fransızca cravate: Hırvatlar anlamında kullanılan croates veya cravatesden gelmekte.”dediğinizi,
Kiminizin de “Hırvatlar, boyunlarına uzun bez kurdeleler takarlardı. Bundan dolayı çeşitli kumaş ve derilerden yapılmış boyuna takılan ve kendine has bağlama şekli olan boyun bağlarına da kravat denmiştir.” şeklinde cevaplandırdığınızı duyar gibi oluyorum.
Hatta daha da teferruata inerek; “Memleketimizde ilk defa Tanzimattan sonra değişik tipte görülen kravata zamanla alışılmış ve erkek giyiminin bir parçası haline gelmiştir.” diyenler bile var lakin ben bunların hiç birini demek istemedim.
İlginçtir ama bir yarışmacı, “Kravat hangi ülkeden çıkmıştır” sorusuna “Hırvatlar” yerine “Fransızlar” cevabını vererek 250 milyar TL kaybetmiştir.
Bir rivayete göre; bu gün 650 milyon kişi kravat kullanıyor. Ortalama olarak yılda 800–900 milyon kravat satılıyormuş. Yani anlayacağınız, ‘kravat’ deyip geçmemek gerekir. Kravat ki günlük kullandığımız giysilerimiz arasında en önde yerini korumaya devam ediyor.
Okul hayatımda; 3 yıl ortaokul, 3 lise (benim zamanımda lise 3 yıldı) olmak üzere toplam 6 yıl kravat takma mecburiyetim olmasına rağmen doğru dürüst kravat takmayan ben, bugün 43 yaşımdayım (iş yerinde kılık kıyafete uyma zorunluluğu gerekçesiyle yazılı tebliğ aldıktan sonra…) ben de kravat takmaya başladım.
İlk başta bana tuhaf gelen, -kısa- boynumu sıktığı için nefret ettiğim kravatı şimdi ben de sevmeye başladım. Hata gece yatakta bile takınasım geliyor ‘büyük(!) adamların takmadan edemediği gibi.
Şahsım adına, kravat takmak; en azından kışın boğazımı sıcak tutuyor, bademciklerimin şişmesini önlüyor. Kaldı ki; kravat taktıktan sonra, -kravat takmamı hazmedenlerin söylediğine göre- yürüyüşüm bile değişiyor. Nasıl değiştiğini bilmiyorum ama geçenlerde ayaküstü karşılaştığım bir ‘dinozor hocam’, kırk yıllık kravatımdan (evet yanlış duymadınız taktığım kravat kırk yıllık; çünkü ben hâlâ öğrencilik kravatımı takıyorum) tutarak; “Bu ne bu?” diyerek neden kravat taktığımı sorguladı. Sanırım eskilerden kalan bir alışkanlıkla ben de suç işlemiş bir psikolojisiyle; “Vallah bilmem ki; işyerinde takmamı istediler” şeklinde bir şeyler geveledim… Kravat takmamı yadırgayan ve sorgulayan zat, eskilerden değer verdiğim ve “hoca” olarak kabul ettiğim biri olduğu için, sesimi alçaltarak, kısık sesimi daha da kısarak “Bilmem ki..” dedim.. Yani şöyle dik durarak ağız tadıyla “Neyse ne ulan, ne istiyorsun kravatımdan?!” demedim/diyemedim...
Hasılı kelam -eskilerde- (ağabeylerimiz) kravata neden karşıydılar, hâlâ anlamış değilim.
Sonra ben ya da bizler neden araştırmadan kravata karşı düşmanlık besledik onu da anlamış değilim.
Oysa biz o zamanlar kravatı, ne Hırvat askerlerini uğurlayan eşleri, sevgilileri, anneleri gibi başlarından çıkarttıkları atkıları, sevdikleri adamların boyunlarına bağlayarak uğur getireceklerine, kötülüklerden koruyacaklarına inanıyor ne de Fransız modacıların elinde önemli bir aksesuar olarak görüyorduk. O ki ağabeylerimiz takmamızdan hoşlanmadılar biz de takmadık. (Örenci olduğumuz halde, -okulda sınıfta hariç- takmıyorduk/takmamaya çalışıyorduk..
Bizler için kravat, başlı başına bir mazeretti okulda… Takıyorduk takmaya ama bazen de Osman Yüksel Serdengeçti gibi belimize takarak takıyorduk. Zira Serdengeçti de mabusanken/milletvekiliyken aynı konuda tepkiler üzerine “Madem kravat takmak şart, ha boynuna takmışsın ha beline.. Ne fark eder!” diyerek, beline takmış ve şekilci anlayışla dalgasını geçmişti…
Bana gelince -inanmayacaksınız ama- şimdi tam teçhizatlı kravatlıyım…
Her ne kadar beni tanıyan -istemeyen- bazı insanlar beni kravatlı gördüklerinde, kırmızı görmüş boğaya bakışıyla baksalar da ben kravatlıyım ve işim gereği şimdilik kravat takıyorum. (Ancak, kırk yıl öncesinin; öğrencilik yıllarımdan bana yadigar kalan kravat yerine daha güzel ve kaliteli bir kravat takmamı isteyenlerin dostların hediyelerini de geri çevirmem…)
Eskilerde bizden kravat takmak neden günah işlemekle eş tutuluyordu inan ki hâlâ anlamış değilim.
Sonra kravat takanlar neden kendini ‘birinci sınıf’ olarak görüyorlar/görüyorlardı onu da anlamış değilim.
Evet, anlamaya anlamış değilim ve aynı soruyu tekrar soruyorum:
Kravat nedir?










Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ahmet Doğan…
Bizi Yöneten Şu Hıyarlar!..
Kaddafi'nin Cesedini Görünce...
Bir Seyahat Notları
Sizin Hiç Keşkeleriniz Oldu Mu?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Cennet Gülleri [Şiir]
Tüm Türkiye Üşüdü Koca Reis [Şiir]
Tüm Türkiye Üşüdü Koca Reis [Şiir]
Çocukluğum [Şiir]
Duvardaki Saat [Şiir]
Olma Geveze [Şiir]
Özgürlük [Şiir]
[Şiir]
Bizim Kadir de Ehliyeli Olunca… [Öykü]
Vay Sözüm Vay… [Öykü]


Şevket Başıbüyük kimdir?

Edebiyatın karın doyurmadığını bile bile aç kalma pahasına yazmaktan imtina etmeyen, hayal gücünden çok izlenim ve gözlemlerini yazmaktan büyük keyif alan, yazarken adeta orgazım olan sıradışı bir yazar

Etkilendiği Yazarlar:
Roman, Hikaye, Şiir, Biyografi, Gezi


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.