Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Butun perdelerini sonuna kadar acmis, duvarlarinin beton yerine, boydan boya camla kapli oldugu, cati katiyla birlikte gokyuzunde yasiyormus hissi veren, kirk katli apartmanin kirkinci katinin catisina cikmis, yasamak icin direniyordu. Buz gibiydi, tir tir titriyordu, boyle aciz ve gucsuz olmaya alisik degildi ama vucuduna soz geciremiyordu. Galiba ölmek istemeyen vucudu, vucut sicakliginin tehlike sinirinda dusuklugunu farketmis, titreyerek ısı uretmeye calisiyordu. Ancak yetmiyordu. İlgiyle besleniyordu. Gunlerdir aylardir besinsiz kalmisti. Ac kalmasina sebep olan kadina lanetler yagdirmak istiyordu ama bunun icin de bir enerji gerekiyordu. Aylardir gormedigi ilgi, sömüremedigi sevgi yuzunden, sadece ve sadece beynine, kalbine ve bobreklerine gidecek kadar enerjisi vardi. İki gundur işeyemiyordu, enerjisi bobreklerine gitmeyecek kadar azalmis olmaliydi. Karacigerinde depolanan ilgiyle on sekiz saat normal yasamini surdurdu. Sonra yavas yavas farketmeye basladi birseylerin yanlis gittiginin. Psikolojik oldugunu sandi en basta, hayatina girip, yasam dongusunu bozan kadina duydugu ofke yuzunden vucudunun dengesinin sarsildigini sandi. Yavas yavas halsizlesti, kaslari incelmeye baslamisti sanki. O zaman yasaminin tehlikede oldugunu anladi. Yasam enerjisi sömürmesi gerekiyordu. Titriyordu, buz gibi olan ayaklarini hareket ettirmeye zorlaniyordu. İki eliyle once sag bacagini tutup ona bir adim attiriyor snra biraz soluklanip, sonra sol bacagina bir adim attirarark yavas yavas çatiya dogru yoneliyordu. Sonunu gormek cok zor degildi, bu yuzdendi cirpinisi.. Tipki dalgalarla bogusan, onu bogulmaktan kurtarmak icin suya atlamis olan en sevdigine tutunup onun hayatini tehlikeye atan, bunu dusunmeden, yasamaya programlanmis insani güdüsüyle yapan bir insanmis gibi, adam da kollarini ve bacaklarini hice sayarak disari atmaya calisiyordu bedenini.. Aydinliga cikmaliydi.. Sömüremedigi guzel insanlarin enerjisinin, onlarin sevgisinin yerini tutamazdi elbette günesten aldigi enerji ama, tipki ana besin maddesi glikoz olan insan beyninin, zor sartlarda ketonla idare etmesi gibi, idare edebilirdi bir sure gunesle. Sonra eger sansliysa, evinin anahtarini verdigi, son donemlerde sevgisiyle beslendigi o kadin acar kapiyi ve yeniden can bulurdu bedeni. Lanet yagdiriyordu bundan onceki kadina. Nerden girmisti bu kadar hayatina? Ofkeyle kendi enerjisini vermemesi bir yana, mekanizmasini bozmustu bedeninin. Aldigi enerjiyi verimli kullanamiyordu eskisi gibi. Vazgecmisti zaten ondan enerji almaktan, yeter ki ciksin hayatindan. Butun hayatina girenlerin enerjisini kendinde tutmayi bilmisti ta ki bu kadin gelene kadar. Adam cok zekiydi, her karaktere uyum saglayabiliyordu, boylece birbiriyle alakasiz, yanyana getirdiginde, kii yanyana gelmeleri bile imkansiz birbirinden o kadar cok baska bir cok insanin hayatinda, onem verdikleri birinci kisi olmayi beceriyordu. Bunu nasil yaptigini biliyordu ama bunu bir sorun olarak gormuyordu. Bulutlarin arkasina saklanmisti gunes. Bugune kadar sadece yasamisti adam. Digerlerinden farkli oldugunu biliyordu ama uzerinde dusunmemisti yasaminin. Dusunmeye gerek duymuyordu zaten; hayat onun hayatiydi ve yasamasi gerekiyordu. Adam icin baska insanlarin hayatlarini zorlastirmis olmak, onlarin aydinliklarini somurmek, yasam enerjilerini calmis olmak birsey ifade etmiyordu. Tipki insanlarin inekleri, tavuklari, hindileri, baliklari yemesi gibi. Evet. Nasil ki insanlar acimadan onlarin hayatlarina son verebiliyorlarsa, adamin da baska insanlarin hayatlarina son verme hakki vardi. Hic dusunmemisti adam daha once bunlari. O kadin. O kadin hayatina girip, butun cam kapli duvarlari betonlastirmak istememisti ki. Sadece her insan kadar isikla mutlu olup, glikozla yasamini devam ettirmesini istemisti belki. "Normallestirmek" deyip durdugu sey buydu belki kadinin. Adam, yeni yeni anliyordu bunlari, hic ama hic bir zaman kafa yorma gereksinimi duymadigi yasam mekanizmasini tam da bitisinde cozmustu. Nedeni ölüm korkusuydu. Cünkü yarim saattir, günes bulutlarin ardinda gizliydi. Adam en az enerji harcayarak, yasamdan kopmamaya calisiyordu. Kaslarini calistirmaya yetmeyecekti enerjisi, ama yasamaya devam etmesi icin dalmamaliydi o derin uykuya, belki dusunurse daha az enerji harcayip bir sure daha devam edebilirdi yasamaya. Zorlaniyordu. Galiba sifiri tukettigi yerdeydi adam, vazgecmeyi bilmeliydi yasamdan, derken son derin bir nefes alirken kapidaki hareketlilikle irkildi. Cabuk acin, daha hizli olamaz misiniz, diyen bir kadin sesi, cilingir cagirmisti. Kadinin sesindeki telas ve gozundeki yaslar adamin nefes almasini kolaylastiriyordu. Evet adam simdi daha rahat duyabiliyordu kapida olanlari. Vucuduna enerji vermeye devam ediyordu kadinin gozyaslari ve telasli sesi.. Kapi acilir acilmaz catiya yoneldi kadin. Taniyordu cunku adami, onun dusunmekten korktugu ya da hic dusunme gereksinimi duymadigi kendisini, coktan cozmustu kadin. Ayak sesleri, hizla, kosaradim cikilan merdivenin takirtisi, sakın "ölmüs olma" bagrislariyla, adamin buz tutmus bedeni cozulmeye basladi, gunes bulutlarin ardindan cikti. Yasama tutulu kalmak icin enerjisini son zerresine kadar harcayan adam, huzurla uykuya daldi. Ölüm uykusu degildi bu, yorgunluktu sadece. Ölümden dönmüstü adam, toparlanmak icin derin bir uykuya ihtiyaci vardi vucudunun. Gunler sonra uyandi, etrafinda tum sevdikleri ve tum sevenleri. Anlatti hepsine teker teker kendisini, elinde olmadigini soyledi, bunlari soylemek imkansizdi bir zamanlar onun icin ama artik degismisti. Derin bir nefes aldi sonra adam, hayati boyunca hic bu kadar keyif almamisti yedigi bir yemekten, evet artik onun da enerjisi glikozdu her insan gibi. Yorgunluk cokmustu adamin uzerine, yemegi fazla kacirmisti herhalde. Yeni yeni toparlaniyordu hem zaten misafirin kisasi makbuldu. Teker teker gitti herkes. Mutlu ya da mutsuz degildi adam, herseyi ne kadar cok zorlastirdigini dusundu bir an.. Elinde miydi yoksa degil miydi gercekten tum bunlar? Bir cevabi yoktu suan. Cilingir cagiran kadini merak ettiyseniz, o gercek dusuncelerinin, kalici hislerinin zamanla sekillenecegini bilerek, sadece huzurla gülümseyerek uzaklasti oradan, uzaktan izlemisti olan biteni.. Uzaklastikca hizlandi adimlari, sanki arkasindan gelen dusuncelerden kacmak ister gibi ya da onunde gordugu aydinliga bir an once kavusmak ister gibi. Sadece hizla 'Bir Bitis ya da Baslangicin Hikayesi ' nin sonuna dogru yuruyordu kadin, bilmeden ve sadece hizla..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © şirin aydın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |