Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
hayalarý burulmuþ bir adamýn ayaklarýný yýkamaktalardý artýk kelimeleri kalmamýþ fiyatlarý sormaktan saçlarý taranýlmaktan usanmýþlar sinemalarda saklanýyor kýþýn yaz olunca denizin yalayýþlarýna kaldýrýmlarda demokrat otobüslerde dindar geceyi saatlerine bakarak anlýyorlar ve sabah gökyüzünün karnýný gerdiði zaman daðlarýn kokusundan fabrikalar acýkýnca Köleler! gözleri camekânlarda. Silâhlar gördüm namlusu akla çevrilmiþ sahra toplarý mürekkebin utandýðýný gördüm basýlý kâðýtlarda tetiðe basan parmaklarda çare yok, gördüm mürekkebi: Çare yok, radyolarý kapatsam çare yok, secde etsem anýlarýma bu bozulmuþ yeminlerin bayraklarý altýnda olacak þeymi duymak portakal bahçelerini mermiler araya girmeden anlayabilir miyiz artýk hangi kýzlar hangi serin yerlerimize deðdi: Sanýrdýk saçlarýmýz kumrularla kaplanýr bir çocuk, Ýþte ýrmak! diyerek haykýrýnca o zaman belki çocuklar zabýtalardan daha çoktu belki biz daha çok aðlardýk bir aþk pýhtýlanýnca: Gördüm gözlerinde zýndanlarla bana baktýklarýný düþündüm yaslanarak þehrin kasýklarýna düþündüm kafa kemiklerimi eritinceye kadar nedir bu kölelerin olanca silâhlarý silahlarýn köleleri olmaktan baþka. Býkmadým koyu renkler kullanýyorum hayatýmda koyu mavi, acýyý anlatýrken sessizce öperken, koyu beyaz ve saçlarým hakaretlerle okþanýrken koyu bir itiraf sarýyor beni. Susmak elbette zehirlidir ve rahatlýk getirir yazýklanmak da. Ey tenimde uzak yolculuklarýn lekeleri! Ey çocuklarda uyuyan intizamsýz güneþler! Gelin ve boðdurun bu köleleri." Ýsmet Özel'in yýllar önce yazdýðý bir þiir. Insan deðiþmiyor. Köleler ayný köleler, karavaþlar ayný karavaþlar, hayalarý burulmuþ ya da burulmamýþ olanlar; yani ayaklarý yýkananlar ya da ayaklarýný yýkatanlar altýn leðenlerde, hatta altýn kaplama klozetlere sýçanlar ayný kalýyorlar. Zaman ve bilim ilerliyor, ama aptallýk ve iradesizlik baki kalýyor. Hayatýnda bir kez uçaða binmemiþ, evine ekmek alacak parasý olmayanlarýn, havaalanlarýný filmlerde ve resimlerde görmüþlerin havalimaný yapýlmasýna sevinmeleri... Hiç Ýstanbul görmemiþlerin bir köprü ve kanal için mutluluk gözyaþý dökmeleri... Yine Ýstanbul görmeyenlerin Ýstanbul'a yapýlan milyarlýk camiye sevinmeleri... Yapýlan her tür pisliðin üstünün, kýlýnýp videoya çekilen ya da fotoðraflanan iki rekât namazla kapatýlmaya çalýþýlmasýna duygulananlar... Her bir parçasý baþka bir yerden alýnan malzemelerle yerli üretim diye gösterilen araçlarla milli duygularý körüklenen duygusallar... Biri paralarý hak etmediði kadar elde ederken, hak yemeði meþru bir iþmiþ gibi gösteren ve "Þimdiye kadar onlar yedi, biraz da bunlar yesin" diyecek kadar kendi hakkýndan, millet hakkýndan ve üstünde yaþadýðý ülke hakkýndan vazgeçen karaktersizler... Daha kimler kimler bu vataný hiçe sayan nankörler ve alçaklar... Bütün bu yozlaþmýþlarýn düþünce ve zihniyetlerinin yaþamasý için toplumu ötekileþtirme yolunda her yolu deneyen onursuz namus tüccarlarý... Baþý açýklýðýndan dolayý hakarete uðrayýp darp edilen kýzlar, þort giyinmesi bahane edilerek tekmelenen kýzlar, kýsa etek giymesi nedeniyle otobüste tokatlanan kadýnlar... ne korkunç bir manzara; bana 28 Þubat namussuzluðunu anýmsatýyor hep. Bugün bu kir ve pislik kokan bir yaþantýya maruz kalýyorsak eðer, bunun nedeni o gün sözde din düþmanlýðý yaparak bugünün yaþanmasýný hazýrlayan o vatan ve millet hainleri, ki onlar Mustafa Kemal düþmanlýðý yaptý ve bugünkü iktidarý yarattýlar. Biri yaparken suç olmayan birçok þey, birileri konuþurken hakaret ve suça dönüþmüþ oluyor. Eleþtiri ve yanlýþtan dönülmesi için uyarma dikkate alýnmadý, alýnmýyor da iktidarca. Söylenen her sözün nasýl hakaret sayýlmasý gerektiðinin hesaplarý yapýlýyor. Ýhtiyat bütçesinin bile bitirildiði bir zamanda sýðýnýlan iki husus var; biri dýþ güçler her þeyi engelliyor ve ekonomiyi çökertiyor, diðeri ise dünyaya musallat olan bir virüs var ve bütün dünya ekonomik krizde... Dünyanýn kullandýðý iki para birimi; dolar ve euro. Bir maliye bakaný kalkýp, "Sizin dolarla ne iþiniz var? Siz dolarla mý maaþýnýzý alýyorsunuz?" demesinden daha korkunç bir mali yorum yapýlabilir mi? Bir devlet ki, kendi düþmanýný kendi yaratýyor ve bu yarattýðý düþmaný besleyip, sonra da onunla mücadele vererek, kendini kahraman sayýyor. Hangi akýl, seçim propagandasý için bir devlet televizyonuna çýkarýlýp konuþturulan bir teröristtin birkaç yýl sonra öldürülmesinin boyun borcu olduðunu söyleyecek kadar çark etmeyi meþru sayabilir? Hangi akýl, bu enteresan oynaklýðý mükemmel sayýp, sorgusuz sualsiz bu varlýklarýn makamlarýnda kalmasý için dua edip aðlayabilir? Kan ve irin kokan her yerde Ýslam ve Türk adý geçmeðe baþladý. Acaba bunun bir yýkým ve nefret oluþturma politikasý olabilme ihtimali üzerinde hiç düþünüldü mü? Terör besleniyor, teröristlerden oluþan ekipler en önemli makamlara atanýyor, tabiri caizse, "Çulsuz" denilecek kiþiler ülkenin en zengini konumuna getiriliyor. Ülkede ne kadar sanayi kuruluþu varsa sýrf aracý firmalar para kazansýn diye yok pahasýna satýlýyor. Ormanlar, meyve bahçeleri maden arama adý altýnda talan ediliyor. Daha da garibi “Türk” kavramý nefretle karþýlanýyor. Kiminin ayaðýnýn altýnda, kiminin kýçýnýn altýnda kalmasý için çaba gösteriliyor. Kurumlardan bu ad kaldýrýlýyor. Okullarda çocuklara söyletilen andýmýz bile bu kiþileri olaðanüstü rahatsýz ediyor. Bunca hazýmsýzlýðýn gerekçesi acaba nedir? Bütün bunlar bilinir ve görülürken kendilerine milliyetçi, Türkçü diyenlerin, bunlarla yol arkadaþlýðý yapmalarýna neden olan gerekçe nedir? Terörist diye ilan edilen bir partinin kapýsýnda bekleyen o garibanlarýn çilesi nedir? Teröristten merhamet dilenmek ne acý bir þey. Devlet görevini yapamadýðý ya da yapmadýðý için, aileler kalkýp teröristlerin merhametine sýðýnarak çocuklarýný geri getirmelerini istiyorlar. Bu utanç verici durumdan iktidar nasýl faydalanacaðýnýn hesabýný yapmaya kalkýyor. Diyarbakýr ve Suruç olaylarý... Açýlým adý altýnda teröristlerin silahlanmalarýna göz yumuldu. Daðda bayýrda dolaþan eþkýyalar davul zurna ile karþýlanarak, çadýr mahkemelerinde beraat ettirilip, kentlere sokulmasaydý Diyarbakýr ve Suruç'ta onca sivil, asker ve polis ölmeyecekti. "Kendin piþir kendin ye" mantýðýyla düþman var edildi, sonra da düþman üzerine yürünüp, baþarý saðlanmýþ görüntüsü oluþturuldu. Bu alçaklar il ve ilçe giriþlerinde ellerinde kaleþlerle kimlik kontrolü yaparken, sanýrým iktidar nereye, hangi sarayý yapmasý gerektiðinin görüþlerini kendi atadýðý akademisyenlere sormakla meþguldü. Ben de Ýsmet Özel gibi düþünüyor, onun gibi konuþuyorum sanýrým. Onunla bitiriyorum içimdeki kahreden bu duygu tasvirlerini. "... Susmak elbette zehirlidir ve rahatlýk getirir yazýklanmak da. Ey tenimde uzak yolculuklarýn lekeleri! Ey çocuklarda uyuyan intizamsýz güneþler! Gelin ve boðdurun bu köleleri." 16 Nisan 21 Gölcük
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Osman AKTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |