Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Milli Eğitim Bakanlığı hükümet politikası olarak benimsediği eğitim çalışanlarını itibarsızlaştırma çabaları medya namussuzluğuyla birleşince, şimdi yaşanan öldürme olayları da artık meşrulaşmaya başladı. Yarın hükümet ya da bakanlık yetkililerinden biri çıkıp da "öğretmen şunu yapmasaydı, öldürülmezdi" derse şaşırmayın. Çünkü bu günün yöneticileri gözünde öğretmen artık halk ve öğrenci düşmanı. Şimdi öldürülen öğretmen ne ilkti, ne de son olacak. Hüseyin Çelik denilen eğitim haini bir yaratıkla başlayan öğretmen düşmanlığı hız kesmeden hâlâ devam ediyor. Bir yılda birkaç kez değişen ve bu değişimle birbirlerini suçlayan bakanlar acaba sizin çocuklarınızın ne kadar dostu, bir gözden geçirin? Sonra da kötü ve bilgisiz bir öğretmen ne kadar çocuklarınızın düşmanı bunu da gözden geçirin? Ve bakın bakalım tarih boyunca öğretmenler kaç öğrenci öldürmüş, okula gelen kaç veliyi okulda dövmüş, varın siz karar verin? Hükümetin Hüseyin Çelik'le başlattığı öğretmeni itibarsızlaştırma çabalarının arkasındaki tek gerçek okulların tamamının özelleştirilmesiydi. Başarıldı mı? Kısmen... Özel okul açmayan cemaat, tarikat, ve azınlık kalmadı. Şimdi size soruyorum eğitimin milliliği nerede? Yoksa millilik hâlâ birilerinin ayakları altında da, hesap soracağını söyleyen hainlerin omuzları üzerinde mi taşınıyor her tür milliliği çiğneyenler? Hal-i hazırda bakanlığın imzaladığı protokolde cemaat ve tarikaların on tanesiyle ortak çalışılacağını sayın bakan meclis konuşmasında resmen ve övünerek duyurdu. Şimdi biz bugünkü gelişmelerden öğretmen ve eğitim lehine ne bekleyebiliriz? Cimri bir Erzurumlu hastalanmış. Komşuları ziyarete gitmişler. Hal hatır sorulduktan sonra "Birkaç yumurta kırıp getirsek de yesen, aç karına yatma ki, iyileşesin" demişler. Erzurumlu da "Yağı yumurtası bizden mi?" diye sormuş. Evet, cevabını alınca "Yağı yumurtası bizdense ört ölim, ört" demiş. Yağı yumurtası bizden, ama yağı yumurtayı onlar alıyor, bize de bulaşıkları kalıyor. Onlar bizi tersyüz edenler sınıfı. Adamlar müslüman ve namaz kılıyorlar. Daha ne olsun? O kadar ölen çok ki, onlara rahmet okumaktan, sevdiklerimize sevdiğimizi söyleyebilecek zaman kalmıyor bize. Neyse, kalabilirseniz, bütün ensesi kalınlara inat hoş ve mutlu kalın. 8 Mayıs 24 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |