..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Muhammed Rıdvan Kaya




25 Aralık 2024
Sevginin Hakiki Kaynağı: İnsan ve Yaratılış Gayesi Üzerine Bir İnceleme  
Muhammed Rıdvan Kaya
Modern çağın insanı, varlık sebebini keşfetmek ve hayatına anlam katmak için yoğun bir arayış içerisindedir. Ancak, bu arayış çoğu zaman insan merkezli ve dünyevi bir temele oturur. Bu makalede, insanın yaratılış gayesi, sevginin kaynağı ve bu bağlamda insana düşen sorumlulukları ele alacağız. Çıkış noktamız ise Kur'an-ı Kerim'in Zariyat Suresi 56. ayeti: “Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” İnsanın yaratılış gayesi, Allah’a ibadet etmek ve O’nun rızasını kazanmaktır. Bu, insanın yalnızca ritüellerden ibaret bir dini yaşam sürmesi anlamına gelmez; bilakis her adımında ve her tercihte Allah’a yönelmesi, sevgisini ve bağlılığını O’na tahsis etmesi demektir. Ne yazık ki, insanoğlu bu hikmeti unuttuğunda, yaratılış amacını başka insanlarda veya dünyevi zevklerde aramaya başlar. Birçok kişi, bir başkasını “hayatının anlamı” olarak görüp “O olmazsa yaşayamam” der. Ancak bu düşünce, hem insanın sınırlı fıtratına hem de Allah’ın insana biçtiği yüksek değere aykırıdır. Bir insanı ya da herhangi bir beşeri varlığı hayatının merkezi haline getirmek, aslında kişinin fıtratına yapılan bir ihanettir. Çünkü Allah, insanı yalnızca kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır.


:AH:
Modern çağın insanı, varlık sebebini keşfetmek ve hayatına anlam katmak için yoğun bir arayış içerisindedir. Ancak, bu arayış çoğu zaman insan merkezli ve dünyevi bir temele oturur. Bu makalede, insanın yaratılış gayesi, sevginin kaynağı ve bu bağlamda insana düşen sorumlulukları ele alacağız. Çıkış noktamız ise Kur'an-ı Kerim'in Zariyat Suresi 56. ayeti: “Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.”
İnsanın yaratılış gayesi, Allah’a ibadet etmek ve O’nun rızasını kazanmaktır. Bu, insanın yalnızca ritüellerden ibaret bir dini yaşam sürmesi anlamına gelmez; bilakis her adımında ve her tercihte Allah’a yönelmesi, sevgisini ve bağlılığını O’na tahsis etmesi demektir. Ne yazık ki, insanoğlu bu hikmeti unuttuğunda, yaratılış amacını başka insanlarda veya dünyevi zevklerde aramaya başlar.
Birçok kişi, bir başkasını “hayatının anlamı” olarak görüp “O olmazsa yaşayamam” der. Ancak bu düşünce, hem insanın sınırlı fıtratına hem de Allah’ın insana biçtiği yüksek değere aykırıdır. Bir insanı ya da herhangi bir beşeri varlığı hayatının merkezi haline getirmek, aslında kişinin fıtratına yapılan bir ihanettir. Çünkü Allah, insanı yalnızca kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır.
Beşeri sevgi, genellikle karşılıklı çıkarlar, ihtiyaçlar ve arzular üzerine inşa edilir. Bu sevgi, geçicidir ve çoğu zaman beraberinde hasret, ayrılık ve kaybetme korkusu gibi acılar getirir. Dünya genelinde popüler olan şarkı sözlerine baktığımızda, %99’unun beşeri aşkı anlattığını görürüz. Bu şarkılar, genellikle hüzün, özlem ve hayal kırıklığı içerir. Bunun temel sebebi, Allah sevgisinin yer almadığı bir kalbin boşlukta olmasıdır.
Allah sevgisi ise gerçek, kalıcı ve doyurucudur. Allah, sevgisinin olmadığı bir kalbi hüzünle sarar. Çünkü insanın ruhu, yalnızca Allah ile tatmin olabilir. Sevginin hakiki kaynağı Allah’tır ve O’ndan uzaklaşan her sevgi, mutlaka geçici bir elemle sonuçlanır.
Allah’ın rızası, insanın nihai hedefi olmalıdır. Bir başkasını ya da dünyevi bir arzuyu, Allah’ın rızasının önüne koymak, insanı hem dünyada hem de ahirette mutsuzluğa sürükler. Allah, kendisine yönelen bir kalbe huzur ve mutluluk verirken, O’ndan yüz çeviren bir kalbi ise ıstırap ve hüzünle baş başa bırakır.
Kur’an’da ifade edilen yaratılış hikmetini inkâr etmek, insanı hem Allah’tan hem de kendi hakikatinden uzaklaştırır. Allah, kendisine yönelene rahmet kapılarını açar, ama O’ndan uzaklaşan bir kalbi dünyevi sevdalarla tatmin etmez. Bu nedenle, sevginin ve huzurun kaynağı yalnızca Allah’tır.
İnsan, yaratılış gayesini doğru anladığında, sevgiye de doğru bir bakış açısıyla yaklaşır. Beşeri sevgiye hak ettiği yeri verir; ancak bu sevgiyi asla Allah’ın önüne koymaz. Allah’a olan sevgimiz, diğer tüm sevgilerin kaynağı olmalı ve her sevgi bu kaynağa bağlanmalıdır.
Bir insanın başka bir insan için yaratıldığını düşünmek, yaratılış hikmetini anlamamaktan kaynaklanır. Sevgi, Allah’a bağlılıkla anlam kazanır ve insanın hayatındaki her şey, O’nun rızasını gözetmek üzere şekillenmelidir. Gerçek huzur, Allah’a yönelmekle ve O’nun sevgisinde varlık bulmakla mümkündür.
Allah, sevgisini kalbine yerleştiren her kula, hem dünya hem de ahiret mutluluğunu bahşeder. Bu nedenle, kimin için yaratıldığımızı bilmeli, O’nun için yaşamalı ve tüm sevgimizin merkezine O’nu koymalıyız.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şirk ve Aşkın İzdüşümleri: Bir İnsanlık Draması
Sadakat: İman ve İhlasın Gücü
Kur’an ve Hadis: Dinin Kaynağı ve Uygulama Alanı Üzerine Bir İnceleme
Kur'an ve Hadisler Üzerine: Müslümanın Yönelimi
Yılbaşı ve İslam Perspektifi
Kuran’da Akıl ve Gelenek Üzerine: Müslümanların Karşılaştığı Zorluklar
İbadetin Dili: Anlam ve Farkındalık Üzerine Bir İnceleme
Kur'an Mealini Okuma ve Cemaatlerin Yaklaşımı: Bireysel Bilinçten Toplumsal Bilince
Kelime-i Şehadet: Bir İnanç mı Yoksa Sonradan Eklenen Bir Gelenek mi?
Kuran'ın Anlaşılabilirliği ve Beyyine Kavramı Üzerine Bir İnceleme

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şirk ve Tevhid

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ruh, Varlık ve İlahi Hakikat [Bilimsel]
Maddenin Gerçek Mahiyeti ve Allah'ın Kudreti [Bilimsel]
Beynimizde Oluşan Dünyanın Gerçekliği: Algı ve Gerçek Arasındaki Sınırlar [Bilimsel]
Kuantum Fiziği Perspektifinden Algılar: Gerçeklik ve Beynin Yorumlama Mekanizması [Bilimsel]
İnsanı İnsan Yapan Şey: Ruh ve Bilinç Arayışı [Bilimsel]
Görme Algısının Bilimsel İncelemesi [Bilimsel]
Evrende Işık, Renk ve Ses Var mı? [Bilimsel]
Gerçeklik Algımız: Beynimizde Yaratılan Dünyanın İnandırıcılığı [Bilimsel]
Algı, Gerçeklik ve Materyalist Paradoks: İnsan Bedeninin Sorgulaması [Bilimsel]
Haeckel’in Recapitulation Teorisi ve Bilimsel Çöküşü [Bilimsel]


Muhammed Rıdvan Kaya kimdir?

Merhaba ben Muhammed Rıdvan Kaya 2014 yılından 2021 yılına kadar çeşitli platformlarda dini paylaşımlar yaptım. Birgün Herkes Etik Hacker Olur, Yapay Zekayı Herkes Öğrenir, Herkes Prompt Mühendisidir, 2024 YKS TERCİHLERİ İÇİN REHBER KLAVUZ kitaplarının yazarıyım.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.