"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Kuran, ölüm sonrası hayatı, mahşer günü ve ahiret hayatını ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır. Ancak kabir azabına dair doğrudan bir açıklama bulunmamaktadır. Kuran’da, ölüm sonrası diriliş ve hesap verme süreci üzerinde durulmakta, kabir hayatı ise herhangi bir bağlamda ele alınmamaktadır. Kuran, ölümden sonraki yaşamı, iki ana aşama olarak tasvir eder: Diriliş ve mahşer günü. Kabir azabı, bu iki aşama arasında yer almaz ve Kuran’ın öğretilerinde açıkça belirtilen bir kavram değildir. Örneğin, Ta-ha Suresi 124-126. ayetlerinde, kıyamet günü kör olarak diriltilmekten bahsedilmekte, ancak bu ayet kabir azabına delil olarak gösterilmiştir. Oysa bu ayetlerde yalnızca kıyamet gününden, insanların hesaba çekileceği zamandan söz edilmektedir. Aynı şekilde, Tur Suresi 47. ayetindeki “bundan önce de bir azap vardır” ifadesi, kabir azabına delil olarak yorumlanmıştır, fakat bu ifadenin dünya hayatında yaşanacak sıkıntılarla ilgili olduğu açıktır. Bu örnekler, kabir azabına dair inançların büyük ölçüde rivayetlere dayandığını göstermektedir. İslam toplumunda kabir azabına dair inançların kaynağı, genellikle hadislerdir. Nebimiz Muhammed’e atfedilen birçok söz, bu inançların yayılmasında etkili olmuştur. Ancak bu rivayetlerin doğruluğu sorgulanmadan kabul edilmiş, insanlar, Nebimiz Muhammed'e duydukları sevgi ve saygı nedeniyle bu anlatıları sorgulamaktan çekinmişlerdir. Kabir azabına dair rivayetlerin birçoğu, kabirde yaşanacak sıkıntılardan ve azaptan bahseder, ancak bu rivayetlerin çoğu zaman bilimsel temelden yoksun olduğu göz ardı edilmiştir. Kuran’daki bazı ayetler, yanlış yorumlanarak kabir azabına delil olarak sunulmuştur. Örneğin, Mü'min Suresi 45-46. ayetleri, Firavun ailesinin sabah-akşam azaba uğratılacağından bahseder. Ancak burada söz konusu olan, Firavun ailesinin dünya hayatındaki huzursuzlukları ve korkularıdır. Benzer şekilde, Bakara Suresi 154. ayet ve Âl-i İmrân Suresi 169-171. ayetlerinde, şehitlerin Allah katında diri oldukları ve rızıklandırıldıkları belirtilir. Bu ifadeler, şehitlere özgü bir durumu ifade eder ve kabir azabı ile bağlantılı değildir. Kuran’da berzah kavramı, fiziksel veya manevi bir engeli ifade etmektedir. Rahman Suresi 20. ayetinde, birbirine karışmayan iki deniz arasındaki engel anlatılmakta, Müminun Suresi 99-100. ayetlerinde ise ölen bir kişinin dünya hayatına geri dönmesini engelleyen bir perde olarak geçmektedir. Kabir azabını savunanlar, bu kavramı genişleterek, “berzah âlemi” adında yeni bir inanç oluşturmuşlardır. Ancak Kuran’daki berzah kavramı, kabir azabını destekleyecek şekilde yorumlanamaz. Zorlama yorumlar, Kuran’ın açık ifadeleriyle çelişmektedir. Kuran’da, ölümden sonra diriliş, mahşer günü ve ahiret hayatına dair birçok detaylı açıklama yer alırken, kabir azabına doğrudan değinen bir ayet bulunmamaktadır. Yasin Suresi’nde, insanların Sur’a üfürüldüğünde kabirlerinden diriltilerek Rablerine doğru süzülecekleri belirtilir: “Sur’a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler” (Yasin, 51-52). Bu ayet, dirilmenin bir uyanış gibi olacağını ve ölenlerin, daha önceki hayatları hakkında herhangi bir acı ya da kabir azabı hissetmediklerini ima etmektedir. İsra Suresi’nde ise ahiret hayatındaki insanların, dünyada yaşadıkları hayatı çok kısa bir süre gibi algılayacaklarına dair bir ayet bulunur: “Sizi çağıracağı gün, O’na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız” (İsra, 52). Bu, ölüm sonrası dönemde zaman algısının farklı bir boyut kazandığını ve kabirden sonraki hayatın başka bir gerçeklikte yaşandığını gösterir. Kuran’daki diğer ayetler de kabir azabını reddeder niteliktedir. Müddessir Suresi, kıyametin korkunç bir gün olduğunu belirtirken, Kamer Suresi’nde mahşer günü insanların zorluk çekeceği, ancak bu zorluğun kabirde değil, kıyamet gününde olacağı vurgulanmaktadır. Kuran’ın birçok ayeti, kabir azabının varlığını reddeder ve zorlukların yalnızca mahşer günü başlayacağını belirtir. Kuran’da kabir azabına dair herhangi bir somut delil bulunmamaktadır. Ölüm sonrası diriliş ve mahşer günü, Kuran’da açıkça vurgulanan ve insanların karşılaştığı gerçekliklerdir. Kabir azabına dair iddialar, çoğunlukla geleneksel yorumlara dayanmaktadır ve bu yorumlar, Kuran’ın açık ifadeleriyle çelişmektedir. İslam’a göre, ölüm sonrası hayatta insanlar yalnızca ahiretteki hesap ve yargı sürecine tabi tutulurlar. Kabir hayatında geçirilen zaman, insanların dünyada yaşadıkları hayatın bir devamı değil, ahiretteki hesap ve ebedi yaşamın bir yansımasıdır. Kabir azabına dair yaygın inançların, Kuran’ın temel öğretileriyle uyumsuz olduğu sonucuna varılabilir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |