Müslümanlık, İslam’ın temel kavramlarından biri olmasına rağmen, bu kavramın ne anlama geldiği ve ne şekilde uygulanması gerektiği çoğu zaman sorgulanmamaktadır. İnsanlar, doğdukları kültürel çevreye göre farklı inançlara sahip olabilirler, ancak bir Müslüman, sadece bir kimlik değil, aynı zamanda Allah’a ve Kur’an’a teslimiyetin bir sembolüdür. Ancak, günümüzde milyonlarca insanın, Müslümanlık kelimesinin anlamını bilmeden bu kimliği taşıması, ciddi bir çelişkiyi ve yanlış anlamayı ortaya koymaktadır. Bu makalede, Müslümanlık kavramı, teslimiyetin anlamı ve bu kavramların günlük yaşamla olan ilişkisi derinlemesine incelenecektir. Müslüman kelimesi, “Allah’a teslim olan” kişi anlamına gelir. Ancak günümüzde birçok insan, bu kelimenin anlamını bilmeden kendini Müslüman olarak tanımlar. Müslüman olmak, sadece bir kimlik taşımaktan daha fazlasıdır; bu, bir inanç, bir teslimiyet biçimidir. Ancak bu teslimiyetin anlamı genellikle göz ardı edilir. İslam, yalnızca şekilsel bir uygulamadan ibaret değildir; temelinde, Allah’a ve onun hükümlerine gönülden bir teslimiyet yer alır. İnsanlar, adını taşıdıkları kimlikleri ve soylarını araştırırken, “Müslüman” olmanın ne anlama geldiğini araştırmazlar. Oysa “Müslüman” olmanın, Allah’a ve onun hükmettiği kitap olan Kur’an’a teslimiyetle bir ilgisi vardır. Bu teslimiyetin ne olduğu, insanlar tarafından bilinmeden kabul edilmekte ve yaşanmaktadır. Müslümanlık, bir kimlik olmanın ötesinde, bir yaşam biçimi ve inanç sistemidir. Müslüman olabilmek için, öncelikle Kur’an’a ve onun hükümlerine teslim olmak gerekmektedir. Ancak birçok insan, Kur’an’ı okumadan ve içeriğini anlamadan, sadece miras olarak kabul ettiği dini bir kimlik taşımaktadır. Bu durum, teslimiyetin anlamını kaybetmesine neden olur. Kur’an, sadece bir kitap değil, bir yaşam rehberidir. Ancak Kur’an’a teslim olmak, onun hükümlerini ve emirlerini bilmek ve bu doğrultuda bir yaşam sürmeyi gerektirir. Ne yazık ki, çoğu insan Kur’an’ı okumaz ve içeriğini öğrenmeye çalışmaz. Bunun sonucunda, teslimiyet yalnızca bir kelime olarak kalır ve gerçek anlamını kaybeder. Salât kelimesi, Kur’an’da “dua, zikir, destek” gibi anlamlar taşırken, geleneksel olarak namaz olarak anlaşılmaktadır. Bu yanlış anlamalar, Müslümanlığın şekilsel bir düzleme indirgenmesine sebep olmuştur. Kur’an, salât kelimesini sadece namaz olarak değil, bir insanın Allah’a olan teslimiyetini her yönüyle ifade eden bir kavram olarak kullanmaktadır. Bir Müslüman, salâtı yalnızca dua ve zikir olarak anlamamalı, aynı zamanda Allah yolunda yürüyen bir insanın tüm faaliyetlerini bu kavramla ilişkilendirmelidir. Kur’an’da geçen salât kavramı, bir insanın Allah’a destek olma, insanlara yardım etme, zulme karşı çıkma ve İslam’ın yayılmasına katkıda bulunma gibi bir dizi faaliyeti kapsamaktadır. Ancak geleneksel din anlayışı, salâtı sadece namaz olarak sınırlayarak bu kavramın derinliğini daraltmıştır. Bu yanlış anlamalar, müslümanların gerçek ibadet anlayışından sapmalarına neden olmaktadır. Müslüman olduklarını iddia eden birçok insan, aslında inandıkları şeyin ne olduğunu bilmemektedir. Örneğin, bazıları Kur’an’ı okumadan, sadece geleneksel inançlarla kendilerini cennetlik kabul etmektedir. Ancak bu inanç, Kur’an’ın hükümleriyle çelişmektedir. Kur’an’a göre, bir insan, teslimiyetini yalnızca dilinde değil, yaşamında da göstermelidir. Bu teslimiyet, doğru bir inanç ve uygulamalarla pekiştirilmelidir. Eğer bir kişi, Kur’an’ın emirlerine uymuyorsa ve sadece geleneksel inançları benimsemişse, kendini cennetlik olarak göremez. Kur’an, insanlara kesin bir şekilde ne yapmaları gerektiğini bildirirken, “sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecek” diyenlerin aslında neyi savunduklarını sorgulamaktadır. Bu düşünce, Allah’ın hükümlerine teslim olmayan bir anlayışın ürünüdür. Gerçek teslimiyet, Allah’ın hükümlerini kabul etmek ve bu doğrultuda bir hayat yaşamaktır. Müslümanlık, sadece bir kimlik taşımak değildir; bu, bir inanç, bir yaşam biçimi ve bir teslimiyet anlayışıdır. Ancak günümüzde, insanların çoğu Müslüman olmanın anlamını bilmeden bu kimliği taşımaktadır. Kur’an’a teslimiyet, onun hükümlerini bilmek ve bu doğrultuda yaşamak anlamına gelir. Müslüman olmak, sadece geleneksel bir inançla yetinmek değil, Allah’a ve onun kitabına gönülden teslim olmaktır. Salât ve diğer ibadetler, yalnızca şekilsel anlamda değil, derin bir teslimiyet anlayışıyla uygulanmalıdır. Gerçek Müslümanlık, yalnızca dilde değil, yaşamda da bir teslimiyet göstermektir. Bu teslimiyet, Allah’a, Kur’an’a ve İslam’a tam bir bağlılıkla gerçekleşmelidir.