Bunlar daha birinci yıllarını doldurmadan dilenciliğe başladılar!

AK Parti Hükümetine yalakalık etmekle görevli, “Yeni Şafak” isimli gazetede bakınız ne yazıyor:

“Bir vatandaş Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupta ‘Hükümetinize güveniyorum. Ancak ben de vatandaş olarak üzerime düşen sorumluluğu yerine getiriyorum’ diyerek, savaş bitene kadar 1 milyar 60 milyon liralık maaşının yarısını devlete bağışlayacağını belirtti. Zarfın içine 530 milyon lira koyan vatandaşın bu tavrı bakanların gözlerini yaşarttı.”

Bunlara inanırsak, AK Partili kadınlar, “Bileziklerimiz hükümetimize feda olsun!” diyorlarmış.

Bu milletin öpülmedik bir kulağının arkası kalmıştı, onu da Recep’im ve tayfası öpecek.

“Bileziğim feda olsun” numarası, “din ticareti” ile uğraşan kesimin en bayat numarasıdır.

Bu kesime mensup bayanlar, konu komşuyu evlerine toplar, yenilir içilir ve ağzı laf yapan bir hanımefendinin zırvaları dinlenir. Toplantının sonunda, bağış faslına geçilir. Konuşmacının sağında ve solunda, görünür bir yerde oturan iki bayan, kollarındaki dizi dizi bilezikleri sıyırarak bağış torbasına doldurur. Bunu gören misafir hanımlar, “ayıp olmasın diye” birer ikişer bileziklerini önlerine uzatılan torbaya atarlar.

Misafirler uğurlandıktan sonra, olayı tezgahlayanlar kendi bileziklerini alırlar, geri kalanlar ise “ev sahiplerinin payı ayrıldıktan sonra” gerekli yere gönderilir.....

Bu numaranın çeşitli versiyonları vardır. Erkekler arasında uygulanan benzeri tezgahlarda, para, çek, hatta senet toplanır. Ramazanda, iftardan hemen sonra yapılan bu tür organizasyonlar da, en fazla bağışın alındığını, Sayın Mehmet Şevket Eygi’nin bir makalesinde okumuştum. Kendisi de bu yazısı yüzünden, bu kesimin hayli tepkisini almıştı...

Demek ki, iktidarda olsa bile, huylu huyundan vazgeçmiyor.

Bugünlerde birisi önünüze boş torba uzatırsa, “Allah versin!” deyiniz.

Can Macit