..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Faik Murat Müftüler




11 Eylül 2004
Beş Kere  
Faik Murat Müftüler
Hayat çorbası çatlaktan sızıyor ; soğuyor . Üzerinde bağlayan kaymak gibi kırışıyor tenimiz ve titriyor ellerimiz . Sonra biz dört ölümü fark etmeden ve hatta bazısını çoğu zaman isteyerek yaşarken birileri beşinciye ağlıyor bizim yerimize .


:CFDG:
   Beş kere öleceğiz


   Bir : (Özgürlüğe veda)

   Üniversite yıllarının bitmesiyle iş hayatı başladı . İlk olarak “Bu sabah erken kalkmasam da olur” seçeneğimi toprağa verdim . Zorunda olmamaklarımı törenle uğurladım son yolculuklarına . Plansız ve sevmekten başka bir şey istemeyen aşklarımı gömdüm . “Sevgilim olur musun ?” sözünü korkusuzca söylemelerim de aynı kabirde uzanmış yatıyor . Ne kıyameti var artık ne de mahşeri onların . Bir daha dirilmeksizin kayboldular zamanın içinde ama sorgu sual her gün baştan yapılıyor . Günahları sevaplarından fazla gençliğimin . Onun için pişmanlıklar cehenneminde yanıyor aklıma geldikçe . Aşkımı hiç duymamış sevgililerin hayali başında birer zebani .

   İki : (Aşka veda)

   Evlendim . Her gördüğüm çehreye aşık olmalarım tabutunun içinde kefensiz , yalın . “Tanışabilir miyiz ?” demelerimin mezar taşında “Kayıtsız şartsız sadakat” yazıyor ; bir de “Ruhuna Fatiha” . Bu kadın da kim ? Cenaze levazımatçısı mı , mezarlık bekçisi mi ? “Eşin o senin” dedi ukalanın biri . Uyandırdı beni tatlı rüyalarımdan . Biliyorum sersem . Sevdim de evlendim ama cicili bicili aşk paketinin içinden ne de tuhaf bir hediye çıktı . Tekrar paketlemeye çalıştığımda pul kadar ambalajın içine sığmıyor koskoca kadın . Oysa o paketten çıkmamış mıydı ?

   Üç : (Benliğe veda)

   Çocuğum oldu . Yetişkin insan olmaktan kaçışımdı arada bir esen deliliklerim ; şimdi biraz daha akıllıca oldular . Sinemalar , barlar , konser salonları , üçüncü sınıf moteller virane artık . Kaçamak tatiller , salaş kıyı lokantalarındaki rakı balık muhabbetleri , kahvaltı zamanını sabah sevişmeleri ile değerlendirmeler , bu akşam iş çıkışı eve gitmeyelimler toplu mezarlarında balık istifi yatan katliam kurbanları . O ağladığı için gün doğumuna karşı ayaktayız . Sarhoş değil , uykusuz . Görmek ne mümkün ? Günün doğduğunu kuşlardan duyuyoruz . Bir de Tanrı’nın nimeti o büyük sevgisi olmasa yavrumun ; katlanılır mıydı üçüncü ölümün acısına ?

   Dört : (Bedene ilk veda)

   Yaşlandım . 50 yaş bir zindan karanlığıyla çöktü üzerime . Eğer bu olmasaydı ilk iki ölümü geri döndürebilirdim . “Yürünür mü o kadar yol ? Bir otobüse falan binelim” . “Çilekler de bozuldu . Hiçbirinin eski tadı yok artık” . “Ağaçlar neden eskisi kadar yeşil değil ?” . “Bana amca demesinler diye herkese adımı mı öğretsem acaba ?” . “Sabah öğle akşam , aç karına . Pembe olanlardan . Hayat yine de güzel . Yoksa hala bu balkon demirini aşabilecek kadar mecalim var” .

   Beş : (Bedene son veda)

   İşte bu kadar . Dört ölümü bir paketin içine , paketi de musalla taşına koydum . Nasıl da kabulleniliyor ölüm . Belki kaçınılmaz olduğu için ama bence ilk dördü yüzünden . Dört ölüm olmasa bu kadar kolay vazgeçilir miydi hayattan ? Yavaş yavaş , alıştıra alıştıra ölüyoruz . İlk dördünde nasıl ağlamadıysanız şimdi de ağlamayın . Hele şimdi hiç ağlamayın . Çünkü en güzelini yaşıyor bünye . Çünkü beden yok artık . Sıcaktan bunalmak , soğukta üşümek , bel ağrısı , sırt kaşınması , gürültü , pis koku , susuzluk , açlık , bitkinlik , mide bulantısı , nefes darlığı , kulak çınlaması , kötü söz , tıraş olmak , dişçiye gitmek , ağır yük taşımak , beslenmek , yemek yapmak , çamaşır yıkamak , para kazanmak zorunda olmak ve yaşamak zorunda olmak . Hepsi gereksiz birer ayrıntı olarak bedenle birlikte bırakılıyor ıslak ve küf kokulu toprağın altında . En önemlisi beyinle birlikte hafızanın da fosfora ve azota dönüşüyor olması . Ölmekle elde edilen en büyük kâr budur herhalde . Anne , baba , eş , kardeş , evlat , nefret , sevgi , gurur , öfke , aşklar ve hatıralar . İnsana zoraki mutluluklar ve kaçınılmaz acılar veren tüm anılar .
   Unut gitsin …

   Herkes anlamalı ki hayat , aile fertlerimizle aynı sofrada dibi çatlak kaselerden çorba içmek gibi bir şey . Sofra kalabalık ama kaşık bir tane . Kaşığı ele geçirebildik mi ne ala … Sıcak ve leziz çorbayı indiriyoruz midemize . Ya kaşığı kaptırınca ? Kasenin dibindeki çatlaktan hayatımızın akıp gittiğini seyrediyoruz ve ölüme yaklaşıyoruz hayata aç bir şekilde . Ölüme yaklaşmak bir kenarda dursun . Ölüm çok kesin bir son . Ya hayatın çok kıymetli dilimlerinin kaybedilmesine ne demeli ? 35 Yaşına geldiğinde ölmemiş bile olsan öncesini doyasıya yaşamadıktan sonra kaşığı eline alıp çorbanın kalan kısmını içmen neye yarar ? Soğumuş , kaymaklanmış , tadı tuzu kalmamış bir 35 yaş sonrası karın doyurmaktan çok mide bulandırıyor ne yazık ki .

   Bilinçli bir esarete giriyoruz kişisel inisiyatifimizin kaşığını anne , baba , eş ve en çok da çocuğumuza teslim ederek . Hayat çorbası çatlaktan sızıyor ; soğuyor . Üzerinde bağlayan kaymak gibi kırışıyor tenimiz ve titriyor ellerimiz . Sonra biz dört ölümü fark etmeden ve hatta bazısını çoğu zaman isteyerek yaşarken birileri beşinciye ağlıyor bizim yerimize . Söylesenize neden ağlamadınız ilk dördüne .

.Eleştiriler & Yorumlar

:: nasıl söylesem ki
Gönderen: ahmet şahin / Ankara/Türkiye
28 Mart 2005
Bu ne güzel anlatım böyle. Ben fazla birşey söyleyemiyorum sadece sağlama yapmakla meşgulum. Yüreğine, eline sağlık.

:: Kaç kere yaşıyoruz?
Gönderen: Sevil Duha ERKEN / İzmir/Türkiye
20 Aralık 2004
Beş kere ölürsek,beş kere de yaşar mıyız diye düşündüm. Geri dönüşü başlattı yazınız. Kaçıncı yaşamdayım bilmiyorum ama,yazılarınızı okudukça o ilk ağlama sesi sanki daha da yakınlaşacak bana...

:: Düşündürücü
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
9 Aralık 2004
Merhaba Sevgili Faik Murat Müftüler; Çok ilginç ve bir o kadar da gerçekçi bir yazı.Benzetmelerinize hayran kaldım.........Siz; hayatı, onun gerçek yüzünü, görmezden geldiğimiz acılarını gösterdiniz bize.Hem de gözümüze soka soka............O "ölüm" diye adlandırdığınız haytaımızın kilometre taşları, belki beşten çok fazla.....Hatta kesinlikle çok fazla.....Şöyle bir düşündüm de hayatımı, birkaç tane "ölüm" de ben buldum........Güzel, düşündürücü yazınız için tebrik ederim........Sevgiyle kalın...kâmuran ESEN

:: Beş Kere
Gönderen: SANEM ALTAYLI / Ankara/Türkiye
21 Eylül 2004
Daha önce yorum yazılmaması beni çok şaşırttı. Tüylerim diken diken ola ola, gözlerim yaşara yaşara okudum. Henüz sadece birinci vedamı yapmışken önümde beni bekleyen vedalar korkuttu okuyunca. Olabildiğince ertelemeye çalışsam da, etrafımda veda edişlerimi dört gözle bekleyenler var. 5. vedanın aksine nedense pek bir çoşkuyla karşılanıyor vedalar. Bakış açınızdan çok etkilendim. Elinize, yüreğinize sağlık.......




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Popüler Optimist

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Buğulu Camın Ardındaki
Söz - Anlam
Bungee Ayrılık
Boyama Kitabı
Aramak Üzerine
Ya - Sa
Rüya
F (X) =?
Mantığı Seviyorum

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Matematik [Şiir]
Mahkeme [Şiir]
Sevda Sıçradı [Şiir]
Boşluk [Şiir]
Concerto Grossi No: 1 B Minor Opus: 37 [Öykü]
Altını Çizmeden Okumak [Öykü]
Mutlak Sözcük [Öykü]
Şans [Öykü]
Aşkın Perspektifi [Öykü]
Siyah - Beyaz [Öykü]


Faik Murat Müftüler kimdir?

Profesyonel hayalperest , amatör yazar

Etkilendiği Yazarlar:
Orhan Pamuk'u çok beğenirim . Etkilenmeye çalıştım , beceremedim . Taklit bile edemem .


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Faik Murat Müftüler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.