Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
“Evet? Seni aldatırsam ne yaparsın? Beni terk mi edersin?” “Evet. Zor da olsa terk ederdim” “Demek ki aşkının bir üst sınırı var. Öyle mi?” “Evet var. Senin yok mu?” “Seni kaybetmeden bilemem; ama sen şimdiden ölçebiliyorsun. Daha çok bana güvensizlik duymana değil, aşkını onuruna feda edebilecek olmana üzülmeliyim.” “Beni aldatırsan dedim ama… Öyle bir durumda sen bana olan aşkını feda etmiş olmayacak mısın ki?” “Neye feda etmek?” “Ne bileyim? Şehvetine belki.” “Ya da?” “Ne ya da?” “Başka bir aşka” “Evet. Bu da mümkün.” “Mümkün tabii. Bir aşk bir başka aşka feda edildiğinde, ihanet erdemsizlik olmaz. Sana olan bağlılığımı zedeleyecek yeni bir aşka tutulur da sana sadık kalmaya devam edersem o yeni aşkıma ihanet etmiş olmaz mıyım? Hele ki henüz yeni aşkımı eyleme geçirmediysem, sevgiliye, yani sana değil, kendi duygularıma, kendi hayatıma ihanet etmiş olurum; aynı zamanda sana da” “Bana mı? Yani yeni bir aşk için beni terk etmezsen bana ihanet etmiş mi sayacaksın kendini?” “Evet. Başka bir sevgi içimi kavururken hala seni seviyor görünmem aldatmak değil de nedir? Yalnızlık korkusu yüzünden, sevmediği bir insana bağlılığını sürdürmek olmaz mı bu? Kendini güven altında hissetme adına sevgilinin duygularını kullanma erdemsizliğine aldatmaktan başka bir şey denmemeli.” “O zaman şöyle sorayım. Beni aldatıyor musun?” “Hayır. Henüz öyle biri yok. Yani âşık olduğum veya olabileceğim biri…” “Henüz mü? Yani olabilir öyle mi?” “Tabii. Senin olamaz mı?” “Bilmem? Hiçbir şeyin garantisi yok; ama düşünce bazında da olsa böyle bir şeye açık olmak, insanın rastladığı karşı cinse hep o alıcılıkla bakmasına yol açar. Bu da başka birinden etkilenme olasılığını artırmakla kalmaz, kaçınılmaz bile kılabilir.” “Benim kimseye alıcılıkla baktığım yok. Yeni aşklara açık olmak da değil kastettiğim. İhtimalin her zaman var olduğuna inanıyorum o kadar.” “Peki ya tanıyor olmak? Hiç önemi yok mu?” “Görücü usulü evlenip sonradan eşine âşık olmayı saymazsak aşk sonradan oluşan bir şey değildir. İstemeden veya istenmiyorsan sevgili olamazsın. Aşkı veya aşkı çağıran heyecan, arzulama gibi duyguları hissettiğimiz için sevgili olmaya karar veririz. Yani aşk en başta bile vardır. Seninle başladığımızda da seni tanımıyordum; ama âşıktım.” “Başka bir ilişkin de yoktu ama…” “Daha kötü ya. Bir boşluk duygusundan dolayı sana tutulmuş olabilirim; oysa seni severken başka birine âşık olmam, daha tutkulu bir aşkı bulmuş olduğumu göstermez mi?” “Gerçekten de bir boşluk duygusuyla mı sevdin beni?” “Hatırlamıyorum ama öyle bile olsa bu şimdi seni sevdiğim gerçeğini değiştirmez.” “Bana âşık mısın peki?” “Sence?” “İlk günlerdeki gibi değilsin.” “İşte bu... Aşk durağanlığı sevmez. Durağanlaşmış ilişkiler, bitmiş bir bilgisayar oyununu baştan sona yeniden, defalarca izlemek gibi sıkıcıdır. Bilgisayar oyunlarının yeni görevlerinin ve sürümlerinin çıkmasının nedeni nedir ki? O aşkı hiçbir zaman bitirmemek. Aksi halde başka bir oyunu satın almak kaçınılmaz olur. En sevilen oyunlar en zor oyunlardır her zaman.” “Zor âşık mı olmalı o zaman.” “Evet ama çok da değil. Sevgilin, onun harcı olmadığını düşünmemeli. Oyun gibi; her level’ı sadece başarılabilecek kadar zor olmalı” “Bizim sonumuz geldi desene.” “Hayır. Daha değil. Ben kendi adıma aşkımıza hareketlilik getirecek çözümler aramayı hiç bırakmadım. Şimdi de bir çözümüm var.” “Nedir?” “Seni sebepsiz yere terk ediyorum. Sensizlik duygusu, başka birilerine yakınlaşmamız halinde kapılacağımız kıskançlık, birbirimizi yeniden istememiz halinde birbirimizde göreceğimiz arzulama ve belki de dayanılamayacak yalnızlık hissi. Bunlar aşkımızı hatırlatacak ikimize de.” “Saçmalama. Olur mu öyle şey?” “Göreceksin. Olacak.” “Ya seni istemezsem?” “Beni istemezsen, ya onurunla acı çekiyor olacaksın veya yeni bir aşkın olacak. Her ikisinde de aşk vardır.” “Yapamazsın. Bu bir intihar” “Hayır. Bu bir intihar değil. Sağlamlığı şüpheli bir iple bungee jumping yapmak. Eğer o ip sağlamsa atlayışın heyecanını katacağız ilişkimize. Eğer ip çürümüşse bu aşkımızın sonu olacak. Lâkin ilişkimiz zaten o ipin ucunda asılı. Bir gün kendiliğinden koparsa daha acı verici olur. Hoşça kal.” “Hayır. Beni böyle bırakıp gidemezsin. Seni seviyorum” “Buna dakka bir gol bir derler. Günlerdir senden duymadığım ‘Seni seviyorum’ sözünü söyledin bile. Bu yöntemin başarısız olacağını nasıl düşünebilirsin ki? Kendine iyi bak sevgilim”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Faik Murat Müftüler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |