Öðret-men

     Kelle koltukta almak lazým bir an önce. Okul denilen olayýn içinde, kelle müdürün elinde, bizse sýnýfýn içinde, dolanýr dururuz çöp atacaðým diye.
Okul denen acayip varlýðýn kullanma kýlavuzunu arar dururum yýllardýr kitaplýklarda. Çoðu kendini öðretmen sanan yaratýklardan oluþan kiþiler topluluðunun odasýnýn önünden geçerken, yavaþlar bakarým dikkatlice, ne yapýyorlar diye. Gördüðün þeyler her zaman beklediðin þeylerle bir olmuyor tabii. Çok þaþýrýrsýn bakarsan. O derste fýrtýnalar yaratýp kulaðýný koparan cehennem zebanisinden eser yok. Birbirine þakalar yapan (iðrenç!), çay içip bisküvi yiyen adamlar! Orda öðretmenler odasý yazmasa, adamlarýn benim hocalarým olduðuna inanmayacaðým. Adamlar aþmýþ olayý.
Bizim okulda, (Çek Cumhuriyeti Alman Lisesi Prag) bir gün öðretmenler odasýnýn önünden geçerken, yine yavaþlayýp bir baktým, ne yapýyorlar diye. Bir de ne göreyim! Hocalar birkaç þampanya açmýþ, içerisi kokteylvari, içiyorlar! Dumurun son noktasýna vardým. Dalga geçmeden de duramadým, ”Ulan bizim müdürde þarapçýymýþ!”diye. (Biliyorum kafada çatlaklýk var ama; kendi kendine konuþmalar falan?!?Ne yaparsýn?)
     Öðretmenlerin çoðu insan deðildir, (Yazýnýn tümünde kendini öðretmenliðe adamýþ öðretmenlerden bahsetmiyorum) aslýnda onlar Apollo 13’ün parçalarýný birleþtirip, Mars’tan Venüs’e yolculuk yapan, fakat yolda Apollo13’leri yine arýzalanan ve Türkiye üstüne düþüp, uzaylý sýfatlarýndan dolayý ölmeyip, oraya yerleþen uzaylýlar, hatta ve hatta marslýlardýr. Onlar Türkiye’ye düþtüklerinde, Türkiye’de öðretmen açýðý olmasýndan dolayý, hepsi öðretmen olarak iþe alýnmýþ, iþe giremeyen milyonlarcasý ise dünyaya yayýlmýþtýr. Orada öðrenciye iþkence yapmanýn ne kadar zevkli olduðunu duyan bu marslýlar da topluca öðretmen olmuþlardýr.
Aslýnda öðretmen kelimesi bu adamlar arasýnda, pardon bu uzaylýlar arasýnda, bir þifredir. Öðretmen kelimesinin açýlýmý aslýnda, öðret ve men olarak yapýlmaktadýr. Öðret öðütmekten, men ise menemenden gelmektedir ne yazýk ki. 'Ne yazýk ki 'diyorum çünkü, bu iki sözcük birleþtirildiðinde “Öðrenciyi menemene çevir birde üstüne sýfýr çak ki daha zevkli olsun!” þeklinde bir þifreyi oluþturmaktadýr.
     Öðretmenler sapýk ruhlu manyaklar olmasa bile, potansiyel birer tecavüzcü olarak tanýmlanabilirler. Çoðu erkek öðrenci, her ne kadar hocalardan okulun namusunu korumaya çalýþsalar da çabalarý boþa gidecek ve disiplin yolu gözükecektir. Ýþte size bir þifre sözcük daha: Düsüplün denen mahlûkatý kelime, iþkencenin en yoðun yaþandýðý yerdir ve okulun bu bölgesinde, Hoca-Çocuk-Ýþkence þeytan üçgenini görmek mümkün olmakla birlikte, bu üçgenlerden daha bol bol vardýr.(Okullarda üçgen konusu bundan dolayý görülmektedir, fakat bu bilgileri hiç bir derste bulamayacaðýnýz kesindir.)
     Hoca-Çocuk-Ýþkence þeytan üçgeni: Hocalarýn en çok kullandýðý üçgen olup, bilardoda toplarýný düzeltmek için kullanýlan üçgenle ayný üçgendir. Hatta bilardo oyununu da bu sayede bulunmuþtur. Neyse, bu iþkence denen olay, en çok disiplinde görülüp biz ügrenciler tarafýndan kýnanmaktadýr. Geçiyorum neyse.
     Hoca-Çocuk-Hortum þeytan üçgeni: Bu üçgen cami hocalarýnýn çocuklara, dinimizin hoþgörü ve iyiliklerini öðretmesi gerekirken hortumun plastik ve tuzlu o dillere damaklara destan güzel tadýný o güzel þeklini þemalýný suratlarda ellerde tattýrdýðý üçgen olup, çocuklarýmýzýn dinlerinden uzaklaþmasýna yol açmaktadýr. Aslýnda bu üçgen 'Çocuk-Beyinsizlik ve mini mini bir kuþ' üçgeniyle ayný anlama gelmekte olup, tehlikeli þeytan üçgenlerin baþýnda gelmektedir.
     Teltetabi-Kreþ ve Anasýnýfý þeytan üçgeni: Bu üçgen ise MÝT’in, çocuklarý kontrol altýna almayý hedeflediði, büyük bir organizasyonudur.
     Evet konumuzdan bir anda çok saptýk herkesten çok özür diliyorum. Evet öðretmenler ve kiþiliklerinde kalmýþtýk. Hocalarý tanýmlarsak onlarý 5-6 kýsýmda ayýrabiliriz.
     Sapýk: Sýnýfýn kýzlarýna özel ilgi ve notlarýný esirgemeyen hoca tipidirler. Kendileri Marsýn 'Abazan' köyünün 'Abazanoðullarý' aþiretinden gelen, 100000kiþilik erkekleridirler. Onlarda ne yazýk ki, olan kazada Türkiye’ye bol bol inmiþlerdir.
     Kulak: Onlar aslýnda 'El-Kaide' için çalýþan kulak teröristleridir. Bu öðretmenler topluluðu, çocuklarýn ilerde bir þey olsa da duymamalarý için organize edilmiþ olan 513 numaralý terörist bölüðüdür. Bu kiþilerin, daha çok Kimya-Fen-Biyoloji gibi bölümlerde görev aldýklarý görülüp, daha dikkatli bakýlýrsa uzaylý olduklarý da anlaþýlabilmektedir.
     Dayak: Artýk sayýlarý azalmaya baþlasa da, tükenmeyecekleri kesin olan bu toplum, Mars'ýn 'USA' kentinden gelen, Venüs hayalleriyle yola çýkmýþ mültecileridir. Aslýnda onlar normallerdir. Onlarýn tek sorunlarý, çok Amerikan filmi izleyip, çok Ceki Çen filmi izleyerek gaza gelip o hareketleri çocuklarda denemek istemeleridir. Ne yazýk ki onlarda Türkiye'de çok bulunup ( Neredeyse hepsi! ) IQ'larý Bush’tan bile daha düþüktür. IQ seviyeleri en fazla 80e çýkabilmektedir.
     Müdür: Mudurnu davuk ve horoz iþletmesinin marstaki ismi olup, aramýzda bilinmemektedir. 'Muduriler' aþireti Mars'ýn en acýmasýz fakat en ezik ve en salak toplumuymuþ. Kýsacasý onlar da 'davuk' hatta 'davuhda' bulunan beyin kadar bile beyin yoktur. Ama nedeni bilinmediði üzere Mars'ta çok saygý gören bu aþiret, bizzat liderliði hep kendileri üstlenmektedirler. Aslýnda onlar küçükken sen piçsin diye dalga geçilen sezercik ordusudur. Gaza gelen sezercik çok çalýþýp, davuh çiftliði holdingi kurmuþ olup, Mars'taki ezikliklerin son örnekleridirler.
     Hademeler: Onlarda birer öðretmendir fakat 'Hademeler' marstan gelmeyen tek öðretmen toplumudur. Onlar aslýnda Amerika'dan kaçýp, Doðu ve Güneydoðu Anadolu bölgelerine yerleþen bir Kýzýlderili kabilesidir. Onlar yerli öðretmenlerdir, fakat küreselleþme kurbaný olan bu toplum, okullarda yalnýz temizlik iþlerinde yer bulabilmiþlerdir. Bu öðretmen çeþidi en iyi öðretmen tipi olup, pardon hoca tipi olup, bu tipin “Höt nabýyon lan orda, elleme! Yapma! Höt! Oraya dohunma!” diyen çeþidi de vardýr.
     Öðretmenlerin neden kendilerine hoca denmesini sevmediklerini, kendi tabirleriyle hoca camide diye anlatsalar da, iþin aslý bambaþkadýr. Yeþil Çam'daki Emrah ve Ferdi Tayfur, þimdikiler olmayýp, onlar gerçekte topluma zamanýnda Sevda Demirel pardon Süleymen Demirel tarafýndan gönderilen önemli mesajlardýr. Bu mesajlarýn anlamý þundan ibarettir: "Her kimsenin üç kâse balý yerse hepsini yerse cýrcýr, Nuri Alço amcasý varsa baba yarýsý olur dikkatli olsun" demektir. Hatta ve hatta oðlunuz varsa þarkýcý olsun, hemen çocuða sazý sevdirin müzik piyasasýnda çok para var anlamýna gelmektedir. Bunlarýn öðretmenle ne alakasý var ülen diyeceksiniz tabiî ki ama bende bilmiyorum. Nerde kalmýþtýk? Evet, hocalar ve öðretmenler arasýnda geçen olayý anlatýyorduk. Hocalar hýyartolar ve öðretmenler ise davarolardýr ve bunlar Mars'ta kan davalý iki kabiledir. Onlar Türkiye'ye gelince barýþmýþlar fakat hala birbirlerini sevmemektedirler. Bu yüzden öðretmenler kendilerine hoca denmesini sevmezler. Ha iþte böleeeee...
     Evet, bu yazýdan sonra öðretmenler hakkýnda bayaðý bir bilginiz oldu, ama en son olarak onlardan korunma yöntemlerini anlatacaðým. Baþarýlý öðrenci onlar için bir çeþit bitmeyen kabýzdýr. Baþarýlý öðrenciye takan öðretmenden kurtulmanýn tek yolu ise, hocam kulaðýnýza bir þey söyleyeceðim deyip, eðilince boynundan kanýný emerek veya kulaðýný koparmak suretiyle onlarý etkisiz hale getirmekle mümkündür. O kulaðý kaynatýp tuzlama da yapabilir ve afiyetle yiyebilirsiniz (Þahsen en sevdiðim yemek. :) ) Yamyamlar aslýnda biz deðil onlardýr, sizin yaptýðýnýz sadece bir nefsi müdafaa olacaktýr. Hocaya o kýzýnca “Hocam size içimden neler neler söylediðimi biliyorsunuz deðil mi?” demekte çok zevkli olup, hocanýn o kýrmýzý mor karýþýmý surat rengini görmekse cabasýdýr. Hocanýn mor yüzü bir mor lahanayý andýrsa da, kendinizi tutunuz ve lütfen yemeyiniz. Çünkü etleri zehirli ve gayet karttýr. Eðer yerseniz beyninizde 9 Milyon hücre ölür ve benim gibi olursunuz. Potansiyel deli.



Utku Koçak