Ýnsan bir küçük dünyadýr. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
Büyükbabam aksiliðiyle, inatçýlýðýyla, dediðim dedik çaldýðým düdük tavýrlarýyla nam salmýþtý benim minik aklýmda. Ben pek fazla görmemiþtim böyle davranýþlarýný. Fakat kendi anlattýklarý ve babamýn anlattýklarý onun önceden tam bir ömür törpüsü olduðunu gösteriyordu. Eþeðini döve döve öldüren bir adamdý benim büyükbabam. Büyükbabam ölümünden iki yýl öncesine kadar köyde yaþadý. Babaannemin ölümü onu çok üzmüþtü. Fakat onca üzüntüye raðmen sadece dallarý kesilen bir aðacýn ayakta kalmasý gibi ayakta kaldý benim ihtiyar büyükbabam. Zaten zamane insaný gibi çökecek kadar saðlýksýz ve dayanýksýz deðildi. Gençliðinde kaþýk kaþýk tereyaðý yiyip o bað bu tarla çalýþan bir adamdý büyükbabam. Saðlýðýn verdiði güçle babaannemsiz, fakat onun hayaliyle uzun zaman tek baþýna yaþadý. Allah büyükbabamý çok seviyormuþ. Yerinden yurdundan hiç ayrýlmayan, doksanýna merdiven dayayan büyükbabam ömrünün son iki yýlýný da kimseye muhtaç olmadan, ortada kalmadan, dört oðlunda birer ay arayla kalarak geçirmeye baþladý. Fakat büyükbabamýn bir gün bizlerle kalmak zorunda olacaðý aklýmýn ucundan bile geçmezdi. Büyükbabam dört ayda bir bize geldiðinde bana göre ev bir bayram havasýna bürünürdü. Ona hizmet etmek, onun anlattýklarýný dinlemek çok hoþuma giderdi. Sabahlarý okula gitmeden önce elini öper, okuldan gelince de ilk onun yanýna giderdim. Onun anlattýklarýný dinlerken hayretler içinde kalýyordum. Önce Yozgat’a kadar yürüyerek gittiðini anlatýrdý. Hem de düz yolda ve yokuþ aþaðý giderken koþtuðunu söylerdi. Daha sonra bir akrabasýnýn askerdeyken dövülerek öldürüldüðünden bahsederdi. Ve bunlar gibi birçok olaydan bahsederdi. Onun anlattýklarýna inanmak çok güçtü. Bir gün tuvalete gitmek istediðini söyledi. Ben de onu tuvalete götürdüm. Büyükbabam yaþlýlýktan dolayý tuvaletten geç çýkardý. Fakat bu sefer iyiden iyiye gecikmiþti. Beklerken bir ses duydum. Galiba gözlüðünü düþürmüþtü. Beni çaðýrdý. Fakat kapýnýn tam arkasýnda duruyordu. Bu yüzden içeri giremiyordum. “Biraz geri çekil de içeri gireyim.” dedim. Fakat zaman zaman aksiliði tutan büyükbabam çekilmiyor, girmemin imkansýz olduðu aralýktan girmemi istiyordu. Ben bir daha geriye çekilmesini söyleyince bana kýzdý. Kapýyý kapattý ve zar zor eðilerek gözlüðünü aldý. Köyde yaþamaya alýþkýn olan büyükbabam apartman katýnda akþama kadar oturmaktan sýkýlýyordu. Kýþ aylarý daha da sýkýcý olabilirdi onun için. Fakat o Allah’ýn sevdiði kuluydu iþte. Bizde kaldýðý þubat ayý bile normalden güneþli geçmiþti. Zaten memleket hasreti çeken büyükbabam güneþi görünce hemen balkona çýktý. Hastalanmýþtý da… Bahar geldiðinde memleket hasreti daha da artýyordu büyükbabamýn. Evinin merdiveninde oturmak istiyordu. Meyve aðaçlarýný görmeyen gözüyle izlemeyi, meyveleri tutmayan eliyle toplamayý istiyordu büyükbabam. Ona biraz olsun memleket havasý yaþatmak, dört duvardan kurtarmak için pikniðe götürdük. Yere oturttuk. Elini yerdeki otlara sürdüðünde otlarýn çok büyüdüðünü anladý ve “oðlum, beni burada ne tutuyorsunuz, köye götürün beni.” dedi. Bir oðul için en acý an bu olsa gerekti. Babasýnýn istediðini yapamamak. Amcamýn oðlunun aldýðý saatle birlikte baþladý tuhaf hareketleri. Saat baþý konuþuyor, saatin kaç olduðunu söylüyordu. Bir düðmeye basarak da öðrenebiliyordu saatin kaç olduðunu. Ayrýca saatin kaç olduðunu söyledikten sonra “iyi günler” veya “iyi akþamlar” diyordu saat. Fakat büyükbabam “iyi günler” sözünü nasýl oluyorsa yanlýþ anlýyordu. Saatin “iyi günler” yerine “menþe hatun” dediðini söylerdi. Biz öyle olmadýðýný söylesek de o yine inatçýlýðýný gösterir, “menþe hatun diyor.” derdi. Bir gün yanýnda otururken birden bastonunu sallamaya ve kendi kendine konuþmaya baþladý. “Gidin, gidin.” diyordu kendi kendine. Daha sonra bize “Evde kocaman karýnca var.” dedi. Halbuki evde hiç karýnca yoktu. Üstelik onun söylediði büyüklükte bir karýnca olmasý mucizeydi. Þubat ayýnýn on ikisinde bizim sýramýz bitecek, amcamlara gidecekti büyükbabam. Bir daha geleceði mayýs ayýný iple çekiyordum.Fakat nerden bilirdim bize gelmek yerine topraða gideceðini? Bizden amcamlara geçtiðinde hastalandý büyükbabam. Birden yataða düþmüþtü. Her gün yanýna gider olmuþtu babam. Bense hastalandýðýnda uzun zaman gitmemiþtim yanýna. Yani hastalýðýnýn çok kötü olduðunun farkýnda deðildim. Hatta büyükbabamýn ilacý biz de kalmýþ ve ben de babama “Büyükbabamýn ilacýný götür.” demiþtim. Babam ise “Büyükbabanýn ilaç alacak durumu yok.” demiþti. O zaman bile büyükbabamýn çok hasta olduðunun farkýna varamamýþtým. Ta ki amcamlara gidip onu görene kadar. Ýçeri girip elini öptüðümde beni tanýmadý bile. Sonra kendimi tanýttým. Amcam yanýmýza gelip anlatmaya baþladý: “Ýyice tuhaflaþtý. Geçen gün gözlüðünü fýrlattý. Gözlüksüz daha iyi gördüðünü söyledi.” Yanýnda otururken öyle sayýklýyordu: “Evimi istiyorum. Evimde ölmek istiyorum.” O an kaným dondu. Büyükbabamýn ölümünün yakýnlaþtýðýný o an anladým. O gün zaten içimde bir sýkýntý vardý. Okuldan eve gelirken arkadaþlara iyi görünmeye çalýþtým. Eve girecektim ki annem dýþarýda. “Hemen üstünü giyin. Gidiyoruz. Büyükbaban ölmüþ.” Hemen oraya yýðýldým. Büyükbabamýn memleket hasreti sona eriyordu. Büyükbabam annesi ile babasýnýn arasýna gömülmeyi vasiyet etmiþti. Babam amcalarýmla birlikte büyükbabamý yýkadýktan sonra bana þunlarý söyledi: “Büyükbabaný yýkadýðým da bana hep çok minnettar olduðunu söylerdi. Ýlk defa hiç ses çýkarmadý.” Ne acý bir hüzündü babam için. Onu topraða verdikten sonra herkes normal bir günmüþ gibi havadan sudan konuþmaya baþladý. Fakat ben yapamýyordum bunu. Onu unutamýyordum. Ve içimden ona sürekli þu sözleri gönderiyordum: “Memleketine kavuþtun, hasretin sona erdi inatçý adam.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özgür Yenigün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |