Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Sabahın bu erken saatinde üstümde şortum, iskeleden denizi seyrediyorum. Arkamda iki kadın şezlonglarına uzanmış konuşuyorlar. Üçümüzden başka kimse yok kumsalda. Bütün tatil köyü henüz uykuda. Bu arada kadınlardan birinin diğerine, "Ne yaparsan yap, dönüp bakmıyor işte, umurunda bile değilsin, boşuna uğraşma!" dediğini duyar gibi oldum, sanırım benden söz ediyorlardı; çünkü benden başka üçüncü bir şahıs yoktu. Tertemiz, pırıl pırıl denizin altında yüzen balıkları izliyordum ve denizin bu büyülü güzelliğine dalmış gitmiştim. O sırada biri vargücüyle beni denize itti ve "Pardon!" diye bağırdı... Tam karınüstü düşmek üzereyken aniden balıklama düşüş yaptım, bir müddet derinlerde yüzdüm, sonra ileriye doğru kulaç atarak yüzmeye başladım. Uzun süre yüzdüm, dönüp iskeleye çıktığımda beni denize iten kadınla arkadaşı yoktu iskelede. Biraz şezlonga uzandım. Üstüm kuruduktan sonra kalkıp odama gittim. Öğle yemeğinde tek başıma bir masada oturmuş yemeğimi yiyordum. Masama, sabah beni denize iten kadın geldi. "Oturabilir miyim?" diye sordu. Hiç sesimi çıkarmadım. Oturmaktan vazgeçti, işaret parmağını bardağımdaki suya daldırdı, önce kendi dudağına değdirdi, sonra benim dudağıma..."Pardon!" diye bağırarak uzaklaştı. Hiç kimse fark etmemişti. . Sonra masadan kalkıp odama çıktım. Bu kadın kimdi ve benden ne istiyordu? Doğrusu delinin birine çatmıştım, Allah sonumu hayretsin. Yatağa uzandım, gözlerim ağırlaşmak üzereyken telefon çaldı. Ahizeyi kaldırdım, karşımdaki ses, "Ben seni denize iten kadınım, odana gelsem biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Doğrusu çok şaşırdım ve hiç sesimi çıkarmadan telefonu kapadım. Biraz uyudum. Kalkıp tekrar denize girdim, oradan duşa, duştan havuza. Havuz tıklım tıklım doluydu, nedense denize pek giren yoktu, herkeste bir havuz sevdası almış yürümüştü. Sonra tekrar odama çıktım, akşam olmak üzereydi. Bu akşam Bodrum'a inmek istiyordum. Şöyle güzel bir restoranda güzel bir yemek, ardından biraz barları dolaşırım diye düşündüm. Akşama hazırlık yaptım. Aşağı indim. Park yerine gelip tam arabama binecekken arkamdan bir kadın sesi. Dönüp baktığımda beni denize iten kadının bana seslendiğini gördüm. Kendisiyle bir akşam yemeği yememi ve kendisini affetmemi istiyordu, arabaya atlamasını söyledim. Yol boyunca beni seyretti, ben de hiç konuşmadan yola baktım. Bodrum'a yaklaştığımızda hangi restorana gitmek istediğini sordum, hangisi olursa, dedi. "Balık?" dedim, "Hı...Hı..." dedi. Bildiğim güzel bir balık lokantası vardı, oraya gittik. Yemekten sonra şaraplarımızı yudumlarken masadan kalktı ve lavaboya gideceğini söyledi, biz bahçede oturuyorduk ;lavabo ön tarafta kapalı bir yerdeydi. Uzaktan oraya girdiğini gördüm. Yaklaşık yirmi dakika geçti yok. Merak etmeye başladım. Garsonlardan biri masama geldi, elindeki küçücük bir pusulayı bana doğru uzattı, pusulaya baktım, büyük harflerle "PARDON!" diye yazılıydı. Bir müddet daha oturdum, sonra hesabı isteyip kalktım. Bir iki bara takıldım, sarmadı. Otele döndüm. Odama çıktım, bir iki telefon görüşmesi yaptım. Sonra uyudum. Sabah erkenden kumsala indim. Ben de hep erken saatlerde denizi setretmeye bayılırım. Baktım, iskelede beni denize iten kadının arkadaşı. Başımla hafifçe bir selam verip şezlonga geçip uzandım. Benimle biraz konuşmak istedi, hay hay buyrun dedim. Gelip yanımdaki şezlonga uzandı. Arkadaşı epilepsi hastasıymış, buraya geldiğimden beri beni izliyormuş. Durmadan beni sordurup benden bahsediyormuş. Ben kendisine ilgisiz davrandıkça sinirlenip üzülüyormuş. Olayın geçtiği dün sabah da özellikle benimle konuşmak için erkenden kumsala gelmişler, ancak ben sadece denizle ve balıklarla ilgilendiğim için sinirlenip beni denize itmiş. Öğlende de kendisini masaya davet etmediğim için sinirlenmiş. Çok pişman olmuş, bana telefon açmış, ben konuşmayınca sinirinden ağlamaya başlamış. Akşam aşağıda beni beklemiş. Ben gitmek üzereyken de arabama binmiş... Akşam yemeğinde çok mutlu olmuş, hep beni seyretmiş, şaraplarımızı içerken, aniden epilepsi krizi tutmak üzereymiş, lavaboyu bahane edip bir taksiyle otele dönmüş, daha sonra arkadaşına veda edip Bodrum'dan ayrılmış ve ayrılırken de, "Karşıma tam sevebileceğim biri çıktı, ne yazık ki ben ömür boyu epilepsi hastasıyım, severek gidiyorum" demiş... ERDEN ERKİN... PARDON...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ERDEN ERKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |