Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Sanırım yıl 1986 ve ben 15 yaşımdayım. Yanımda çocukluk aşkım Deniz. Birlikte bu sabah vakti kültürparka gidiyoruz. Onunla çarpışan otolara, dönme dolaplara, uçan atlara, salıncaklara binmeye gidiyoruz, dondurma yemeye... O tarihlerde Bursa- Altıparmak Caddesinde karşılıklı iki dairede oturuyoruz Deniz'le. Şimdi ben hala aynı dairede ipek üzerine tekstilcilik yapan ve aynı zamanda bir mimar olan annem ve seneye tekstil mühendisi olmaya aday kızkardeşimle birlikte oturuyorum. Ben şimdi 35 yaşındayım, turizmciyim, uluslararası bir Fransız firmasının Türkiye temsilciliğini yapıyorum. Karşı dairede Deniz'in annesi, benim komşuannem bir başına oturuyor. Deniz ise önceleri İzmir'deydi, şimdi de İstanbul'da oturuyor ve ünlü biri oldu. Altıparmak Caddesinden Çekirge Caddesine geçtik. Tretuarda yürüyoruz. Deniz durmadan birşeyler anlatıyor şimdi anımsamadığım.Kimbilir belki yine ünlü biri olacağını anlatıyor bana ve ben saf saf dinliyorum gözlerinin yeşilinde erirken, öylesine sırılsıklam aşığım Deniz'e. O sıra karşıdaki ağaca sıkıca sarılmış birini gördüm. Çok sarhoş olduğu ağaca sıkıca sarılmasından anlaşılıyor. Yine de tretuara yuvarlanıp düşüyor, tekrar kalkıyor, ağaca tutunuyor ve tekrar düşüyor ve tekrar kalkmaya çalışıyor, ancak bu son defa düşünce kalkamıyor, tretuara seriliyor, öylece kalakalıyor bu sabah vaktinde. Yanına koşturuyoruz. Orta yaşlı bir adam, gözleri kapalı, ancak yüzü bana tanıdık geliyor. Kaldırmaya çalışıyoruz, adam ağır, üçümüz birden tretuara yuvarlanıyoruz. Çocukça bir oyun gibi kahkahalar atıyor Deniz. Tekrar kaldırıyoruz adamı. Nereye gideceğini soruyoruz. Karşı oteli gösteriyor gözlerini açmadan. Anladım, Park Otelde kalıyor. Adamın kollarına girip otele sürüklüyoruz. Kapıdan resepsiyondakilere sesleniyorum. Görevliler koşup geliyor. "Aaa Berkant yine zilzurna!" sesleri.. "Ya gece de gelmedi bu, kimbilir nerede sabaha kadar içti!" sesleri. Görevlilere teslim ediyoruz adamı ve biz kültürparka giriyoruz. Önce dönme dolaplara...Dönme dolap zirveye gelince durur. İşte o durma anında Berkant'ı anımsadım, Berkant, 'Samanyolu'nu söyleyen ünlü şarkıcı Berkant'tı. Berkant da o zamanlar şöhretin zirvesindeydi. Tabii ya... Samanyolu...Berkant...Hay Allah! O kadar içmiş ki şiş yüzünden tanıyamadım onu. Dönme dolap hareket edince biz kendi çocuksu oyunlarımıza daldık. Ve ben bir daha o sahneyi unutmadım, asla unutmadım. Yıllar sonra Antalya-Side ve Belek'teki otellerimize Fransa'dan, genel müdürlükten bazı aksesuarlar gönderilmiş ve Mersin Serbest Bölgeden aldırmam istenilmişti. Ancak bürokratik bir sorun nedeniyle benim Mersin Serbest Bölge Müdürüyle görüşmem gerekti. Sorunu hallettim. Geceyi Mersin'de geçirdim. Kaldığım otelin gece kulübünde Berkant şarkı söylüyordu. O anda barda barmaidle sohbete dalmıştım, Berkant'ın gece kulübünde olduğunu ve bu otelde kaldığını söylemişti. Serpil Örümcer adlı şarkıcı kadın Berkant'ı terk etmiş ve Berkant mahvolmuştu, bitmişti, durmadan alkol alıyordu, bu da sonu oluyordu. Bursa'daki olayı anımsadım, yıllar sonra Deniz de beni terk etmiş ve bana ihanet etmişti; Serpil Örümcer de Berkant'a. Hayat işte... Kulübe indim, aşağıya... Berkant sahnedeydi. Gelen garsona viski söyledim. Ancak viski keserdi bu saatten sonra. Vakit gece yarısını geçmişti. Ve Berkant o unutulmaz şarkısını söylemeye başladı : "SAMANYOLU Sen kalbimin mehtabısın güneşisin Sen ruhumun vazgeçilmez bir eşisin Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek Dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek Ruhum senin kalbim senin ömrüm senin Yıllar geçse ölmeyecek bende sevgin Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek Dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek Uzaklara kaçıversek seninle biz Birgün elbet göze gelir bu sevgimiz Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek Dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek" ERDEN ERKİN... SAMANYOLU...Gerçek yaşam öyküleri...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ERDEN ERKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |