İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
allah… dedim… korkundanmı..??.. dedi… evet… dedim… …elimden tuttu…gel dedi… “…şirin bir bahçemiz vardı…büyükte bir hayli…ağaçları kendi ellerimizle dikmesek… kova kova su taşımamış olsak can tutsun diye…asırlık diyeceğim neredeyse… bazen onlara bakar küçükken büyürdüm…beklide onlardan öğrendim büyük bir kalp taşımayı çocuk içimde… kuşların sığınağı olmuştu…bizede gölge…yazları güneşimizi kesiyordu ama… kışın fırtınalarda türkü söylerdi dalları…ve tipilerden esirgerdi bizleri… …kuşburnu ağaçları vardı bir köşede birkaç küme…kimseye ilişmezlerdi kendi hallerinde sessiz sakin… kızarınca meyveleri o zaman hayasızlıkları tutardı işte… her topladılarımda canımı yatkıları… o zamanki ektikleri acı… şimdi yüzümde bir tebessüm… her aklıma gelişlerde… …güller vardı… rengarenk ve renkahenk… mahallenin en alımlı kızı nasılsa onlarda öyle şımarık biraz… az sevdinmi koyuveren kendini… meşrep ve şuh… edepsiz … her gelip geçene göz süzüşleri… al beni diye…kopardılarımda elimde kan… gül rengi açan… …bir sarmaşık ağaç öldürmekten hükümlüydü…taşlara sarılmak olmuştu cezası… ve taşlarda sevmişti hani onu… ne kadar sıkarsa sıksın boğamazdı onları… güneşlerini çalmış… ne gam… ve ben bildim bileli o sarmaşık geçemedi o taş sınırdan…uydularda bir birlerine uzadı durdu duvar boyunca… hangi ağaca el uzattıysa izin verilmedi… sarmaşık taşa mühebbet mahkum… güzeldi ama… …mevsimlik çiçekler…. …çiçekler…çiçekler…çiçekler…hiç biri solmazdı tohuma da durmazlardı sonbaharda altı tane yaban bülbülü gelinceye kadar…aşık mıydılar birbirlerine..??..anlayamadım… nedendi o bekleyiş… …her çiçekten vardı… adını bilmediğim bir çok çiçek… karanfiller vardı kırmızı… birde kadife gülleri aklımda kalan… horozibiği… papatya değil ama ona benzer çiçekler… turuncudan eflatuna kadar bir armoni… koparmaya kıyamadığım… …sardunyaya o bahçede aşık oldum ben… kulübenin hemen dibinde sıra sıra öbek öbek… küsmezdiler hiç…cefa alıp vefa verirlerdi… ilginç bir fotosentez… her unutulmada salkım çiçekleriyle bağırırlardı biz buradayız diye… göz kör olurdu bazen… kulak sağır… bahar kokarlardı bu kez… toprak kokarlardı… yağmur kokarlardı… fark etmemek imkansız… hatırlatırlardı ahde vefayı… bir naylonun altında geçirilen her ağır kıştan sonra diriliş yeni baştan…(annem adını söylemedi bir türlü… ebegümeci dedi durdu sardunyalara…) haa mor çiçekli ebegümeçleride vardı (ama ona ne derdi anımsamıyorum…) …küstüm vardı bir köşede… bayılırdım onu küstürmeye dokundukça küseğen… o küserdi ben gülerdim…ben çocuk ve haylaz…o nazlı bir kız gibiydi… alıngan… utangaç… …leylaklar vardı mor ve beyaz…meraklı biraz… başlarını uzatıp bahçeden duvar aşırı bakışları ve sunuşları kokularını yoldan gelip geçene ve en çokta bize… çabuk solmalarına üzülürdüm bir…yoksa her dem güzel… …ahududu vardı kararmadan çaldılarımıza kurban giden bir kavanoz reçeli nasip olmadan… ve erik ağacı olgunlaşmadan tükettilerimiz… ama o kadar davetkardıki eğiliverirdi yere al diye…biz hırsızdık oda yatakçı… meyveleri dala ağır geliyor diye düşündüğüm olmuştur çoğu kez… …birde ay çiçeği… sarı saçlı prenses… güneşe aşıktı batınca ağlamaklı… için için pişmanlık ve usuldan dönüşü yüzünü gün doğan yere… ay çiçeği aydınlık çiçek… …ve ortasında hep akan bir çeşme taştan örülme ve içi boş… saman doldurulup yakıldıları zemheri gecelerde üşümesin diye…suyu dolanırdı bahçeyi bir baştan bir başa kendi yarattığı kanal boyunca… …tam orta yerde yemyeşil bir ada çimenden…halı gibi yumuşak…göbeğine bodur güllerden bir desen iliştirilmişti….sarı…kırmızı…pembe…beyaz… …daha unuttuğum bir çok şey o bahçede… bir çok güzellik…” …bak…dedi…bahçemiz güzelmi.??.. …güzel… dedim… …evet güzel… hemde çok güzel…niye güzel biliyormusun..??.. dedi… …sustum… …güldü… …biz onu seviyoruz… o yüzden güzel… …hiçbir şey…ama hiçbir şeyden korkma…korktukça çirkinleştirirsin… her şeyi sev… sen sevince her şey güzelleşir… …eğer allah varsa…ki var…o sevilmeli…o korkulacak bir varlık değil … …kim saldı bu korkuyu içine… …hocamız… dedim… …artık sana kurs yok… dedi... …ben sana sevgiyi öğretiyorum… o yobaz korkuyu… …büyüğünce birilerini seveceksin… sen sevdikçe o güzelleşecek… kaybetmekten veya başka bir şeyden korkma… korkunca çirkinleştirirsin… …sevgin her zaman korkunu yensin… sevdiğin o zaman bu bahçe gibi güzel olur… imrenilir… sevdiğin güzel olunca sende güzel olursun… …her zaman sev ve güzel kal… …böyle dedi annem…ve saçımı okşayıp gitti… o günden sonra gözlerim hiç büyümedi korkudan… …böyle dedi annem ve ben o gün sevmeyi öğrendim… …böyle dedi annem ve ben o gün ilk önce annemi sevmişim… …böyle dedi annem ve .… sen o yüzden güzel… asi & mavi feridun
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |