Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Bir o kadar da yalnızlıktan. Ne düzgün bir adım atabiliyoruz.Ne de elimizdekileri temizleyebiliyoruz? Neden böyle olduk diye sorar oldum kendime.Gencecik insanların bile hayatında sevgi kavramı hep ürkme nedeni olmuş gidiyor.Yakında aşkı bırakın duygusal yönlerini tamamen yitirmiş bir toplum olacağız galiba.Her hafta köşesinden sevgi sözcükleri savuran tiplere döndüm belki de bilmiyorum ama inanın hem meslek hem de özel yaşantımda hep aynı sorular geliyor..Kimseye açamıyoruz kendimizi,yenildikçe,kullanıldıkça, örselendikçe daha da kapanıyoruz içeriye diyor herkes. Sormak istiyorum kaç kişi geçmişlerine baktığında hala güzellikleri anımsayabiliyor. İlk günlerin romantik anılarını geçtikten sonra neleri hatırlıyoruz bir düşünün. Eğer o kadar da kötü değil diyorsanız neden görüşülmez eski sevgililerle anlatın bana. Belki hayat, belki insanlar yoruyor bizi.Sonuçta kötü anılar korkutuyor bizi. Korkuyoruz çünkü çok güvendik aldatıldık. Korkuyoruz çünkü çok şeyler verdik ama bir başkası ile paylaştı.Bizi hem sevdiğini söyledi hem de ilk hatamızda yerlere savurmaktan çekinmedi. Boşluklarımızda anlattığımız özel sorunlarımızı ilk fırsatta başımıza kalktı. İyi niyetle uzattığımız ellerimiz hep ısırıldı. Seviyorum dediler dövdüler. Seviyorum dediler gizli kameraya aldılar. Seviyorum dediler paramız bitince gittiler. Seviyorum dediler ama biz sevmeyi bırakınca hakaret ettiler.Daha neler neler… İster genç ister orta yaşlı olsun, bahsettiğimiz ister kardeşlerimiz isterseniz eşimiz olsun artık sevmemeyi öğrendik gördüklerimizden. En güzeli yüzeysel ilişkiler deyip savunmaya geçtik kendimizi. Özel günler haricinde fazla görüşmedik akrabalarımızla. Dost arkadaş dediklerimizle fazla bir şey anlatmadık belki başka dostları vardır diye. Hayat kötü insanlar çıkarcıydı. O halde üzülmemek için riske girmemek gerekliydi.Mümkün olduğu kadar daraltmalıydık alanımızı. Kendimiz yaşamasak bile çevreden gördüklerimiz,gazetelerden okuduklarımız bu mesajı veriyor bize.Bir haftadır şiddeti normal mi,hak edilir mi diye dil döküyor herkes.Ondan önce kasetler filmlerle doldu hayatımız.Her haberin içerisinde gittikçe kötüleşen dünya var. Nasıl olur da korkmayız ki hayattan. Artık kimse riske girmiyor. Gönülden gelen samimi hisler yok artık. Yeniden sevebilecek miyiz onu da bilmiyoruz.Yeniden bir insana açmak kendinizi,içten gelen bir gülümsemeyle bakabilmek.Acaba 3 ay sonra bu güzel sözlerin çıktığı ağızdan küfürler,hakaretler çıkar mı dememek.Israrla güvenmek aklına bir şey getirmeden. Gözünü kapayabilmek, arkanızı dönebilmek.Kolayca,düşünmeden.Uzak mı geliyor artık? Hoş denemeyi bırakınca aşk da küstü bize zaten. Sadece yalnızlık var elimizde. Onunla da ne yapacağımızı bilmiyoruz ki. Güvenli,sağlam,kimsenin sizi üzemeyeceği bir kıyı bu. Ama içi boş,sessiz bir kıyı. Bir başkasına kendinizi emanet etmek gibi zevkli bir his değil getirdiği. Aksini düşünen mutlaka anlatsın bana da.Durgun, kimsesiz bir yalnızlık var ortada. Öyle bir yalnızlık ki kimseyle paylaşamıyorsunuz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © jade, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |