Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
İçiniz titrer, ürperirsiniz. Çünkü her biri selam durmuş gibidir onca kahraman yiğidin, askerin anısı önünde. Durup dokunamaz, kıyıp koklayamazsınız o gelincikleri, koparamazsınız. Her biri bir Mehmetçiğin kanındandır çünkü , olmaz… Şehitlikleri gördükçe bir mengene sıkıştırır yüreğinizi, bir acı bağrınızı deler. Nefes alamazsınız, rahat basamazsınız yere , incitmekten korkarsınız… Göğüs kafesinizin içinde bir yara usul usul , inceden inceye kanamaya başlar. Tek tek getirirsiniz aklınıza , hiç birini atlamadan . Hepsinin hakkını vererek. Seyit onbaşı olmak istersiniz, yüreğiniz kabarır. Kabarır da nice büyük mermileri taşıyacak kadar hem de…İsmail Hakkı olmak ya da…Görevini layıkıyla yapıp dönerken kavuşmak Allah’ın rahmetine. Hiç değilse Saka olsaydım yanlarında dersiniz , susadıklarında su yetiştirseydim. Hiç biri olamazsınız nitekim. Ezik hissedersiniz, acılı... Layık olamadığınızı hissedersiniz, tıpkı benim gibi. Hüseyin Avni Bey’in mezarını gördüğümde utandım kendimden ben de. Her yer çöp içinde ve otlardan görünmez haldeyken mezar. Şehadet mertebesine ererken peygamberimizin refakat ettiği , hoşnutlukla karşıladığı bu müstesna insanın hatırasına göstermediğimiz vefa içimi eritti ılgıt ılgıt... Sonra Oğuz Amca’yı düşündüm , oğlu Mustafa’nın yerine koydum da kendimi , bir gurbet türküsü de ben söyledim. Mehmetçiğe Saygı Anıtı'nın önünde gururlandım , başım daha bir dik geçtim oradan. Şehitliklerde her bir mezar taşına dokunmak istedim . Biz buradayız demek istedim, yalnız değilsiniz. Siz boşuna ölmediniz demek istedim, içimden bir hıçkırık geldi düğümlendi boğazıma. Bakın, bakın koca bir gençlik geliyor arkanızdan ; pırıl pırıl bir gençlik. Sarı Paşa’nın , Gazi Mustafa Kemal’in gençliği bu ; cumhuriyetin çocukları. Her biri, bir Mustafa Kemal gibi… Ben biliyorum, sizler de biliyorsunuz, tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da… Bu millet içinden Mustafa Kemal çıkarmıştır ve nice Mustafa Kemalleri de çıkaracak güçtedir. Bu vatan bizim , bu topraklar bizim… Her bir zerresi kanla sulanan bu topraklar ilelebet de bizim olarak kalacaktır. Allah’ın yardımı ve şehitlerimizin kanlarıyla canlarıyla müdafaa ettikleri bu topraklardan düşman içeri girmedi . Çanakkale'de yapmadıklarımdan yapamadıklarımdan dolayı suçladım kendimi. Anlayamadım, tarlasından tapanından evinden evladından kopup gelip vatanı için canını vermesini.Bu kadar çok sevmesini vatanını... Peki ya biz? Biz niye bu kadar sevmiyoruz, sevemiyoruz? Değişen nedir yıllar içinde? Niçin bu kadar uzaklaştık değerlerimizden? Yozlaştık. Suç kimde? Devlette mi, öğretmende mi, ailede mi, eğitim sisteminde mi? Suç bende, suç sende. suç hepimizde oysa... Taşın ortada durduğunu görüyoruz da kalkması için hep başka birilerinin çaba göstermesini bekliyoruz sanki. Na var ki, taşın altına her birimiz elimizi koyarsak çok çabuk hallolacak, kıpırdayacak taş yerinden. Üstümüzdeki yük kalkacak, sis dağılacak, karanlık perde yırtılacak. Bir anda billurlaşacak görüntü. El yordamıyla yürümeyeceğiz artık; önümüzü de göreceğiz, karşımızı da... Haydi çocuklarımızın elinden tutalım ve onları Çanakkale'ye götürüp şehitliklerimizi gezdirelim, siperlerde dolaştıralım ve yüreklerine oralarda yaşananları işleyelim. İşleyelim ki, hiç unutmasın bu toprakların nasıl kazanıldığını.Öğrencilerimizle geziler düzenleyelim. Hiç biri değilse bile, bir gün alıp başımızı gidelim terminale ve Çanakkale'ye giden ilk otobüse bilet alalım. Karış karış gezelim Conkbayır'ı, Anafartalar'ı, Kanlısırt'ı...Yağmur yağdıktan sonra havayı koklayalım.Şehitliklerde birer Fatiha okuyalım.Başuçlarında duran çiçekleri , gülleri okşayalım. Neden biliyor musunuz? Çünkü Oğuz Amca bizi bekliyor orda.Hakkı Bey, Mustafa, Galatasaraylı Hasan Şakir, Molla kazım, Doktor Selim ve daha nice isimsiz kahraman... Giderseniz eğer bir selam da benden söyleyin onlara.Bir de kan kırmızısı gelinciklere... Unutmayın sakın!...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nalan gök, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |