Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Çok büyük merakla ve heyecanla gittim yanına. Tabii giderken sana layık olabilmek için takım elbisemi giydim, kravat taktım. Berberde sakal tıraşı olup, saçlarımı bile tarattım. Sonra bindim taksiye, gittim şirketine. (Param çok olduğundan değil aşkım. Elbisem kırışmasın diye.) Asansörden inince sekretere Ahmet Yıldız Bey’le görüşmek istediğimi söyledim. İçeride ki salonda bulunan babanın asistanı Esin Hanım’a yönlendirildim. Esin Hanım’a kendisiyle acil görüşme talebinin Ahmet Bey’den geldiğini belirttim. Telefonla geldiğim haberi verildi.Ve beklemem söylendi. Beş, on dakikalık beklemeden sonra içeriye çağrıldım. Odaya girince baban çok kibar bir şekilde beni karşıladı.Bu arada kalp atışlarım maksimum hıza ulaşmıştı. Baban hemen konuya girdi. "Bak oğlum, senin doğru dürüst bir işin bile yok. Bu gençlik aşkı, muhabbetleri çabuk geçer. Benim kızım bir eli yağda bir eli balda büyüdü. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirtmedim. Ben onu senin gibi birisiyle evlensin diye büyütmedim," dedi. O an nerdeyse yıkılıyordum. Aslında moral man yıkıldım da. Taksiye son paramı verdiğimden, tam üç saat yürüdüm. Yolda, düşündüm, düşündüm ve düşündüm. İnanmazsın eve nasıl geldiğimi bile bilmiyorum.Ve tam akşam 7’den beri sana nasıl bir şeyler yazmam gerektiğini düşünüyorum. Sana, şu kadarını söyleyebilirim, aşkım. Bence, baban haklı. Ben sana layık değilim. Yanlış anlama, ben kolay pes edecek biri değilim. Ama, senin için, senin mutlu olabilmen için benimle değil, zengin biriyle evlenmem gerekiyor. Ben senin mutlu olabilmen için sana aşkımı kalbime gömeceğim. Evet, sensiz geçen hayatın bundan sonra hiçte anlamı olmayacak. Ama, benim de yaşamam gerek. Hasta bir anam var. Sadece,onun için bile olsa hayatta dik durabilmeliyim. Sana bu satırları yazarken gözlerim doluyor. Ama, ağlamıyorum. Çünkü, göz yaşlarım dışa değil kalbime süzülüyor. Seni çok ama çok sevdim, aşkım. Şimdi kaçalım, bizi bulamayacakları bir yere diyeceksin, biliyorum. Ama, ben ne seni ne de babanı üzmemek istiyorum, aşkım. İkinize hayat boyu mutluluklar diliyorum. Biz birleşemeyiz, biz kavuşamayız aşkım. Çünkü, ben babandan tam elli milyar lira aldım.Yani, aşkımı babana sattım, aşkım. Sattım!... Arkasından bir el silah sesi duyuldu. Klavyesine kanlar akan bilgisayarın monitöründe "iletiniz gönderildi" mesajı yazıyordu... Mehmet SALİH
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet SALİH, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |