Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
O gün akşam üstünden sonrasını; odamda yalnızdım pencere açıktı, ışık kapalı; aynaya o gün hiç bakmamış; saatleri hiç kurmamıştım; yemek filan da yememiştim ; akşam üstünden sonra hatırladım ... Yalın vaziyetteydim ismimin yalın halinde; gayet ölçüsüzdü ağzım; insanların yüzüne tükürebiliyordum; Hatırladım bir aydı yine ve bir gündü elbette ki takvime hiç bakmamıştım; Kapı çalmış ses çıkarmamış; işten eve dönmemiştim yine ;odamda oturmuş, insanların yüzüne tükürüyordum hatırladım Hatırladım; pencere açıktı hala; rüzgar beni deli ederdi;hasta da edecekti hatırladım odanın kapısı kapalıydı bir de; kalkıp bir mum yakmıştım; aynaya bir defa baktım ; hatırladım yüzüme hiç bakmamışım ve o gün saçlarımı taramamıştım .hiç.. Yine bir gündü elbette yine bir ayrılık günüydü hem de ; takvimde bir ay dönüyordu yine ve ben saati hiç kurcalamamıştım ; Hatırladım evet; odam kadar dağınıktı zihnim; içimde koyu bir acı geziniyordu; içtiğim buzların hesabı bile yoktu; rüzgar beni deli etmişti; hava bu kadar sıcak değildi biliyorum aynaya bakmıştım tekrar aynaya tekrar mum ve buz eriyene dek ve gözlerim seyirene dek aynaya bakmıştım. Dilim kuru, damağım kuru; içimde su yutkunmuştum hatırladım; buharlaşacak olan suydu içimde; kuruyacak olan suydu yutkunduğum ve tutkunduğum belki bir jeton atmıştım ya da bir taş , ayrılığa dair hatırladım ; kör zihnimin kör noktasında bir yerlere zincirlenmiştim. Odamda mum kokusu hayalet ederken, içimi afakanlar da basmıştı öcüler de ... Saçlarımı o gün hiç taramamıştım.. Aynama baktım; bir zamanlar çocuk olduğuma inanamadım... Nedenlerle saçmalayarak, ıslanarak şarkı söylediğim bir akşamdı; balkonda birileri vardı, birileri güldükçe yüzlerine tükürmüştüm; birileri vefa fazlasını bana acıyarak sunacaktı; gülenlere vefa tükürmeye niyetliydim.. Görebildiğim kadarıyla balkondan, annemi seyretmiştim; kalabalık gülüşlerin ortasında sıkışan annemin bir zamanlar çocuk olduğuna inanarak seyretmiştim ; ve bir yerlerimde bir taş bir yem ya da bir jeton kalabalığıyla seyretmiştim annemi Hatırlayabildiğim kadarıyla havada bir uçurtma görmüştüm ve griydi sokak, boynu büküktü uçurtmanın, ipin ucunda yerde bir çocuk vardı hatırlıyorum, durmaktaydı çocuk hava bu kadar sıcak değildi eminim; çocuk sıcaktı ama annem de sıcaktı önündeki çay ve pastalar da sıcaktı; benim ayrılık günümdü; içimde öcülerle boynu bükük uçurtmaları bir zamanlar çocukmuşum gibi saymıştım; pencere ve ağzımdaki buzlarla gelen kırık grip endişesi annemi oturduğu yerden ne deli sarmıştı; ben de yıkık bir adam öfkesi hatırladığım kadarıyla bir bahar öncesi havada uçurtmalar filan uçuşurken içimde şu çocuk, ayarsız ağzıyla volkanlardan patlardı önümde sıcaktı pasta, çay ve ekşiyen muhabbetler sıcacıktı, beni koyu bir ayrılık; ne deli sarmıştı . Benim ayrılık günümdü; bir kabahattim o gün, tek kalmıştım;yalnızsa herkes kimse yalnız değil sanmış;büyümüştüm ellerim nasır açmıştı; okudum; okumuştum; her şeyin en iyisini okumuş en kötüsünü hatırlamıştım; hatırladım... Bir gün saygı duyacaklar; saygı sunacaklar; hatta saygıyı duyumsayacaklar; fikirlice, zahmetli oturuşlarının sandalyeleri ve zahmetli koltukları kadar terlerken alınları saygı duyacaklar sandım O saygıları içimde bir çocuk gibi, ayarsız ağızlarıyla volkanlardan patlayacaktı o gün bugündü; hatırladım Bir gün; odamda mum yanarken cebimde bir iki zırva kağıt, elimde sessiz bir telefonla karşımda bir pencere dolusu şehir tuzluyordum, yaralarımı kanatana dek boynu bükük çocuklara ipin sonunu gösteriyordum . Bana bakın diyordum, ipin sonunda bir gün siz olacaksınız ve kağıtlarınız olacak elbette mum ışığında yazılmış zırva dolusu kağıtlarınız .. Annelerinizin bir zamanlar çocuk olduğuna siz de inanamayacaksınız .. Balkona çıktığımı da hatırlıyorum rüzgar beni tokatlarken çocuklara fıkra atıyordum balkondan; kahkahayla karşılık veriyorlardı çocuklar ; ne deli günümdü annem endişelenmişti ; benim ayrılık günümdü evi bir dolu kadın kokusu, sarmıştı; ağızlarında pasta tortusuyla o kadınlardan da acizdi ruhum; yaralanmış üstelik tuzlanmıştım; ayrılığımla misafir kabul edemedim; balkondan fıkralar attım kadınlardan birinin hırkasını da atacaktım ve kadını da atacaktım hatta balkonu da atacak, odamda zincire vurduğum diğer kadını da atacaktım, yine; yapmadım. Saniye saniye gitmiştin hatırladım, gözlerimden de gitmiştin; yüreğimden de gidiyordun ben atmaya devam ettim bilmiyordun;orada öylece kaldığın yerde kalbimle beraber duvarlara güzel başını vurur gibi attım attım sen attım; hatırladım . Gittiğin bir şehirdi aslında; bir kızdı gittiğin; aşkıydı kızın aşkı senin gittiğin, saniye saniye ve arkana bakmadan gittiğin bir şehirdi aslında; bir kız şehriydi; boynu bükük uçurtmalarıyla, kırları ve yollarıyla terk ettiğin .. Duvarlarıyla bir kız şehriydi atıldığın… Pek çok şey istedim o gün; saatleri istedim, takvimleri istedim, kadınların pasta tutkularını tutkallamak sonsuza dek, istedim; başparmağımla bir çiçek ezmek istedim,aynı parmağı yalamak istedim sonra ; aynı şarkıyı dinlemek istedim saatlerce ‘’Jackie’’ i dinlemek istedim, mum kokusunu unutup senin kokunu çekmek istedim; seni istedim; içeri içeri içeri hapsetmek, istedim ; Hatta Batı'da daha batıda; bir korse, içimde; saçlarım bukle bukle , makyaj yüzümde; yanına hoş kokularımla gelmek istedim; Çin Seddini görmek bile istemiş olabilirim , Nagazaki'yi ve Pekin'i istedim; bir pencere dolusu dünyamla tarihi yeniden yazmak istedim . Adolf Hitler misali, aşık olunur; sabun kokan kadınlara aşık olunur; Sylvia Plath misali aşık olunur; intihar kokan adamlara; ben de aşık oldum; ağzımda kaprisli bir tat kaldı; duyumsayamadığım acıdan; yenir içilir oldu aşk; tükürülür oldu sonra yer zannettiğim müstakil günlere ve annemin balkonuna tükürülür oldu aşk ; bir zamanlar aşık olunur dedim; zamanı da atmak istedim; balkonu ve kadını da söylediğim gibi o gün saate ve takvime hiç bakmamıştım; aşk. Bir aşkım olur; denize taş, bana üşümek düşer; aşık olurum acısı kaprisi ile evime tükürürüm; şimdiki gibi saçmalamak istemiştim o gün de; hatırladım, ellerinle saçmalamak, gidişinle saçmalamak, balkonumda kadınlarla saçmalamak, dudaklarınla saçmalamak istemiştim ... Ayrılık günümdü, midemde bulantı balkonda rüzgar, karşımda aynı yarım ayna; ben seni unutmayı ne de çok istedim... Oysa bir kalpti attığın ben da atmaya devam ederken söner sandığın, bilmiyordun ... Arkanda yıkık bir kız şehri; kalakaldım ... Annem vardı bir de üstünde epeyce düşündüğüm çocukluğuyla balkonda hava alan ve bir kadın vardı ayrıca A. Hitler aşık olmuştu sabun kokan kadına; S.Plath vardı, aşık olmuştu bir intihara; ve Nagazaki çok mu uzaktı; çok şey istemiştim o gün; ellerin ve gözlerinle saçmalamak istemiştim; benim kabahat günümdü ve henüz sarhoş bile değildim; bir kuş havalandı bana saçmalamak düştü; mum yaktım; pencere açıktı hala ağzımda kırılan buzlar ve kaprisli bir aşk tadı bir zamanlar çocuk olduğuma inanamadım; ben sen attım; O kalbinde atılmış mıydım sahi ve o kalbinden atılmış mıydım? Hatırladım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © iLkEsU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |