Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Bizim evin halleri… 1 Dün akşam Özlem buradaydı… Hakan… Hülya… Üçüne de sordum ayrı ayrı, kullanayım mı diye gerçek adlarınızı… Üçü de evetledi ayrı ayrı… Amannn, benim dostlarıma da budur işte yakışanı!... Özlem’i lise yıllarından tanırım da, kankalığımız üniversitede aynı sınıfa denk düşmüşlüğümüzün altıncı ayı falandır… Ama ne kankalık!... Mezun olup da yapmadığım mesleği yapıyor, İngilizce öğretmeni… Hülya oğlumun kankası Burç’un annesi, ki ne tesadüftür o da İngilizce öğretmenidir ama son iki yıldır o artık özel bir dil eğitimi veren şirketin ortaklarından biridir… Hakan, bizim deyimimizle “fotocu”dur… Tanımamız çok eski değildir ama, bilge kişiliğiyle, ki o iri cüssede insanın inanası gelmiyor, o güzelim mavi gözleri ve kırlaşmış sakallarıyla Don Juan olabilecekken, genleri midir bilmem, bilgeliği seçmiştir ki, bizim evin de devamsızlığı hemen hemen hiç olanlarındandır… Bizim evde yatak, yorgan fazladır, çünkü kimlerin gelip gideceği, kimlerin gelip yatacağı asla belli değildir… Uzaklardan geliniyor da zannetmeyin, bu da bize ait bir keyiftir… Haa, bu kalışlarda herkes her an beraberdir diye de düşünmeyin… Herkes kendi özgürlüğündedir… Özlem bilgisayarın başına oturur, ki, yatak odamdadır kendi bilgisayarım, Hakan salonda müzik dinler, ki onun da bir anlamda yatak odası orasıdır, oğlum odasında yatıya gelen arkadaşı yoksa msn başındadır, ben Özlem’in gelen mailleri karşısında cık cık ya da kıkırdayışları arasında uyuma çabalarında olabilirim ki, genç kız köpeğimiz Maia da bu arada kendi moduna kim uygunsa ona takılmaktadır… Tam tersi de olabilir, hepimiz bir arada, sabahlayabiliriz de… Yani, neyin ne olacağı hiç belli değildir bizim evde! Bir de özel terimlerimiz vardır ki, bu çok eskilerden süregelir, kız kardeşimle birilerinden duyduklarımızı espri anlamında kullanıp da hala devam ettirdiklerimiz vardır ki, çocuklarımızın hayretler içinde kalışları bile bizi engelleyememiştir! Kimden duymuştuk,inanın hatırlayamıyorum, ama, çizgi film “çızıklı film” dir bizim espri literatürümüzde. Hem kız kardeşimin iki kızı, hem benim oğlum,yazık garibanlar yıllarca “çızıklı film” izlediler! Ta ki, arkadaşlarından biri “çizgi film dediğinde, “hayırrrrrr, çizgi değil çızıklı film o diye ısrar edişlerine şahit olana kadar! “Peçente” yi de ilk kimden duymuştuk, bilmiyorum, ama, o tarihten sonra biz masaya hep peçete yerine peçente getirdik!... Özlem’in “ahanda” sı da literatürümüzdedir, Hakan’ın “Külkümçüm’ ü de ki,o da artık ”Hakançım” dır bizim için… Özlem de zaten “Öslem” dir… Bizim evin halleri devam edecektir…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülgün Karaoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |