"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Tiyatro dünyanın en eğitici, en eğlendirici ve seyirciyle birebir yakınlaşma açısından en inandırıcı sanat dallarının başında gelmektedir. Fakat yatırım açısından baktığımızda tiyatronun, ülkemizin üvey evlat muamelesi gören sanat dallarının başında geldiği rahatlıkla söylenebilir. Türkiye’de Devlet Tiyatrosu olan şehir sayısı sadece 13’tür. Tiyatrosu olan şanslı iller Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Antalya, Trabzon, Konya, Sivas, Diyarbakır, Van, Gaziantep ve Erzurum’dur. Oysa bu ülkede 81 tane vilayet vardır. İlçelerin sayısı bine yaklaşmıştır. 13 şehrin dışında kalan yerler tiyatrodan mahrum bırakılmamalıdır. Sanatla yükselecek bu millet… Kültür ve sanat içimizdeki boşluğu bir yere kadar dolduracaktır. Devlet, tiyatroyu lüks olmaktan çıkarmalıdır. Günün yorgunluğuyla eve gelen kişi, bu yorgunluğunu bir tiyatro temsili seyrederek atabilmelidir. Ülkemizde özel tiyatrolar varsa da bunlar devlet tiyatrolarına nazaran çok pahalıdır. Bazen Trabzon’a da değişik özel tiyatrolar gelmektedir. Fakat bütçesi kısıtlı olan vatandaşlar bu temsilleri seyredememektedir. Geçenlerde(02 Kasım 2007 Cuma günü) Trabzon Devlet Tiyatroları Haluk Ongan Sahnesi’nde Trabzon Lisesi öğrencileriyle birlikte “Düğün ya da Davul” adlı oyunu seyrettik. Üç yüz elli kişilik tiyatro salonu tıklım tıklım doluydu. Demek ki tiyatroya büyük bir ilgi ve sevgi var. O zaman bu alana daha çok eğilmeliyiz. Temsiller birkaç ayda bir değil, daha sık yenilenmelidir. Yıl boyunca gösterilecek oyun sayısı artırılmalıdır. Haşmet Zeybek’in yazdığı “Düğün ya da Davul” adlı oyun Volkan Özgömeç tarafından yönetilmiş. Hemşehrimiz M. Fatih Dokgöz yönetmen yardımcılığını yapmış, aynı zamanda oyunda rol almış. Oyunda rol alan diğer isimler de şunlar: “Halil Ayan, Sinem Şahin, Başak Anat, Fatih Topçuoğlu, Elif Şeker Saka, Erşan Utku Ölmez, Duygu Dokgöz, Birkan Görgün, Aslı Artuk, Ali Boran, Barış Çolak, Kerem Uzun, E.Serdar Kurutçu, Mehmet Holep…” Hepsi de rollerini başarıyla yerine getirip ustalıklarını bir kere daha gösterdiler. “Düğün ya da Davul” isimli oyun, bizleri kendi yerel dünyamıza götürmektedir. Söz konusu temsil, bizleri Anadolu ezgilerinde, doyumsuz folklorunda ve yerli değerler havuzunda dolaştırmaktadır. Bu temsili seyreden herkes oyunda kendinden bir şeyler bulabilmektedir. Bu oyun halk tiyatrosunun en güzel örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna bir anlamda ‘köy seyirlik oyunu’ da diyebiliriz. Oyunda her şey doğal bir çizgide sürüp gitmektedir. Seyirciler temsilde ev sıcaklığını ve rahatlığını bulabilmeliktedir. “Düğün ya da Davul” adlı oyunun özeti şöyle: “Fukara evliliğinin “düzene karşı”, para evliliğinin ise “düzene uygun” olduğunu gösteren oyunda ahlak-para ilişkisi siyasal düzene bağlanıyor. Gelin mutsuzdur çünkü fakir oğlanı sevmektedir. Zaman zaman seyirciyle de söyleşerek sosyal, siyasal taşlamalar yapılır. Oyunun dili; köy deyimleri başta olmak üzere, halkın çeşitli yörelerinin deyim ve sözleriyle kaba, yer yer saçmaya varan bir halk mizahı ile donatılmıştır. Oyunda canlı söylenen türküler gerçek Anadolu türküleridir.” Düğün ya da Davul” adlı oyun Türk halk tiyatrosundan çizgiler taşımaktadır. Bu yönü, oyunu daha bir yerli ve sevimli kılmaktadır. Oyunda başarıyla canlandırılan köylülerin içtenliği, seyredenleri bu kesime daha da yaklaştırmaktadır. Köy kızlarının şehir özentisi de alaylı bir biçimde dile getirilmektedir. Köy seyirlik oyunlarındaki meydancıyı burada da görebilmekteyiz. Oyunda köylü kızlarının kostümleri çok iyi seçilmiş. Oyuncular tiplemelerde çok başarılı görülüyor. Her şey güzel de oyunda argonun biraz fazla kaçırıldığını, sıradan argo ifadelerinin oyunun kalitesine zarar verdiğini söylemeden geçemeyeceğim. Oyunda konu, müzik ve kostüm birbirini tamamlıyor. Ne diyeyim, ben bu oyundan çok büyük bir keyif aldım. Öğrencilerin de aynı keyfi aldığını bizzat gördüm. Bu gibi yerli içerikli oyunların daha çok sergilenmesi gerekir. Bu milletin yabancı değerlerle süslü oyunlardan zevk almadığı aşikârdır. Sizler yerli eserleri sahnelerseniz tiyatro salonları seyircilerle dolup taşacaktır. Oyunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |