Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Yorgun bir masal kahramanıyım işte. Sonsuzdan sonsuza, başkaları için mutluluk taşıyan, başkalarının mutluluğuyla avunan biri… Tüm duygularını aynalarda görmek isteyen budala… Acılarımı kendimden kendime taşıdım durdum. Sonra bu şehrin sokaklarına gömdüm. İnce ruhlu intiharlar çizdim kaldırımlara. Bu şehirde yaşanır acı, kaygı, çelişki… Mutluluk yoktur. Yarına bağlandığımız masallar… Masallar ninni gibi gelmiyor artık. Merak edilen bir sonu da yok. O güzelim tekerlemelerden tekerlenmişiz. Belki de mutluluğa takılıp düşmüşüz. Düşmüşüz mutluluk için. İçi boşalmış havuz muydu mutluluk? Acaba onunla ilgili konuşulanlar yalan mıydı? Yoksa yüz yıllar önce biri tarafından mı uydurulmuştu mutluluk? Bekli de bir hayal, bir düş… Sonra bu yalan aktarıla aktarıla bugüne gelmiş. Aslında adı olup da bilinmeyen tek şey mutluluk değil, ama en önemli şey mutluluk. Bunu yalnızca taşıyorum kentten kente, birinden birine. Başkalaşmış gecelere ürperen seherde rüzgâra konu oluyorum senin için. Mutluluk taşımak bir onur ey halkım. O kızıl gülücükleri az mı soludum? Bu yüzden sakalım erken uzadı, yüreğim büyüdü, sığmaz oldu bedenime, ama çıkamadı da… Onun acılarını çekiyorum. Mayalanmış tutkular (ki her biri bir uçurum derinliğinde) , kendilerini yoklayan hayali hayranlıkla çekiverdi üstümüze bilinmeyen gelecekleri. Ellerimiz yeteneğini yitirdi sonunda. Bir dalgınlığı eksik ayıklamamız bundan. Eksiksiz yaşadığım şey yalnızlık. İnsanlar… Uğruna her şeyi yapabileceğimiz insanlar… Her çeşit acıyı tattırdılar… Bilemedim, yaşayamadım gün batışının güzelliğini. Ay ışığı musikisini de… Ah bu kesik kesik solumalar. Hiç bir şey yaşamamış olmak… Sizi seviyorum. Siz olmadan hayat, anlamı kıt bir bağlaçtan ibaret… Hani, Nietzsche bir yazısında “Biz henüz karanlık bir çağın erken doğmuş çocukları, yeni amaçlar için yeni yollar gerek bize şimdiye dek olanlardan daha güçlü.” diyor ya, ben de o çocuklardan biriyim. Benim için de aynı yollar gerek. Bulabilir miyim veya ne zaman bulabilirim? Bilmiyorum… Su sesi, kuş sesi ile avunurum sandım. Kalabalık yalnızlığı, yalnız yalnızlığı denedim. Kendimden kurtulup yalnız kalamadım. Kendimle kendimi birbirine düşürdüm. Düşman kesildiler… İkisi de çok gururlu. Birbirlerini yok etmek için izlemeye başladılar. Korkusuz bir korku yaşıyorlar benim için. İnsanlar eksik oldukları yanlarını öğrendiklerinde, kendilerinde olmayan yanlarının bulunduğu birilerini arar ve onlara sığınırlar. Ben de, kimsede olmayan yanlarımı naftalin kullanarak korumaya çalışıyorum, o kadar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |