..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > İş Dünyası ve Aile Yaşamı > Ömer Akşahan




15 Ağustos 2008
Kum Torbası  
Ömer Akşahan
Nerden bilebilirdim ki, İstanbul denen 15 milyon insancığın yaşadığı bir yeryüzü efsanesinde insanların kum torbası niyetine kullanılacağını.


:CABH:
Ömer AKŞAHAN

Kırk yıl düşünsem kum torbası için bir yazı yazacağım aklıma düşmezdi.

Nerden bilebilirdim ki, İstanbul denen 15 milyon insancığın yaşadığı bir yeryüzü efsanesinde insanların kum torbası niyetine kullanılacağını.

Herkesin duyduğunda ürpereceğine inandığım haber karşısında üç kişiye mezar olan ve 12 kişinin de yaralandığı o filikaya binin emrini verenin bir an için de olsa yüreği sızladı mı acaba? Çok merak ediyorum doğrusu.

İlk ciddi iş yasasının hayata geçişinden bu yana elli yılı aşkın bir zaman geçse de ülkemizde kangren olmayı sürdüren ve sadece Tuzla’da 23 yılda 104 cana mal olan iş kazalarının önüne geçmenin zamanı geldi de, geçti çoktan. Eğer AB samimi ise, hükümete ölümlü iş kazalarını nasıl önleyeceklerini sormalıdır. Çünkü bu konu bizim bir iç sorunumuz olmaktan çıktı. İş yasaları ve iş güvenliği uluslararası güvencelere bağlanmış bir sorundur.

Eskiden kölelikte ve aşiret yaşamında insanın bir değerinin olmadığını öğrenmiştik. Meğer asıl modern köleliğin iş, aş ve ekmek uğruna işverenin her koşuluna evet diyen acımasız kapitalist özentisi bir düzendeymiş de haberimiz yokmuş.

İnsanın canı, malı ve sosyal güvenliği ülkemizde anayasal güvence altında olduğunu biliriz; ancak her ne hikmetse, o maddeyi işletecek yasal tedbirleri almayı düşünmeyiz ya da düşünenleri hemen safdışı bırakmanın yollarını buluruz.

Şimdi bu olayda ölenlerin ailelerine o emri verenler nasıl taziyeye gider? Gitmeye yüzleri olabilir mi? Ya peki, bu işi çözme makamında oturan hükümet üyeleri nasıl bir mazeret üretebilecek ki?

Hep söylediğimiz şu; eğer bu iş bir AB ülkesinde olsa başta Çalışma Bakanı ve Başbakan istifa etmek durumunda kalırdı. Bizde ise herkes yaz tatilinde, yatlarda safa sürmekte. O yüzden de diyorum ki, biz ne kadar çabalarsak çabalayalım; AB topluluğu, canlı varlıklar şöyle dursun o canlıların en olgun ve gelişmiş olduğu söylenen yani din adamlarının insan-ı kâmil dediği bir varlığın bir kum torbası kadar değerinin olmadığı bir ülkeyi kendi bünyelerine niçin alsınlar ki?

Almanya’da görev yaparken okulda bahçe nöbeti tuttuğum bir gün, bisikletlerin park yaptığı üstü kapalı yeri bir Alman öğretmenle dolaşıyorduk. Küçük bir pencerede ölü bir kelebek görmüştüm. O sıralar sonbaharın son demleriydi. Herhangi bir şey düşünmeden kelebeği almamla parmaklarımda erimesi bir oldu. O an, nöbet arkadaşım bana, adeta bir kelebek katiline bakarcasına bakmıştı. İnanın, yaptığımdan çok utandım.

Uygarlık tek dişi kalmış canavarsa eğer; ki, bu bir zamanlar Batı için dense de, bence o canavar şimdi içimizde ve onu besleyen en büyük gıda ‘duyarsızlık’tır. Bu böyle devam ettiği sürece onu daha da besleyip büyüteceğiz.

Bir şiirimi:

“ne iş olsa yaparım abi,

yeter ki sonu hüzün olmasın be abi”

diyerek bitirmiştim.

Ama bakın, hâlâ oluyor be, sonu hüzünle bitiyor be, ey insan dostlar!

Vurdumduymaz yöneticilerle daha da olmaya devam edecekse, çok yazık…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İş dünyası ve aile yaşamı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hantal Şirket Dinamik Şirket

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eleştiri Ya Da...
Yazar Adaylarına...
Dilek Kutusu! Peri Olmak İstiyorum!
Aforizmalar, Kafka
Eğitim, Ama Nasıl?
Eleştiri mi Özeleştiri mi?
Öğretmen Benisa
Seçim Potporisi
Tazlar Köyünden Borusan'a
25'le 35 Kelimelik Bir Yaşam

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


Ömer Akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.