İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
yüz sürer adına zaman hece hece başucu duraklarımda onlar sözlerin gözlerinin alacasında ateşin yeryüzüne akışını soluyorum uçurumda bir zebellah gibi dururken yetkinliğin kanıyor mey hayata eş sıcaklıkları birleştiren eğriler düşüyorum meridyenleri yaklaştırıyorum mey zirvesine ve sıcak kuşaklara sürülüyor her yad bir kızıl seyirde bir kara segâh kara ve denizlere dağıtılınca güneş bölünüyor dudaklarında karasallığı çekip alıyorum naçar ve kıtalar sıyırıyorum anaforundan şimdi adın bir yudum sultaniyegâh ve sen mey çöllerde yağışını bıraktığın heryerde doludizgindir hüsran çığlık çığlığa bir koruda mey; heveslerden bir kurma nefesini duydum yalınayak ve damar damar yakınlaşan bir sulta hazret-i aşk böyle buyur başım dönse de rüzgarlarım hız kesmiyor duy mey karılınca bir cana yahut can bir şaraba ki o şarap elinde bir yudum saf sudan sakil duahanlar sığmaz olur otağıma anlarım mesafeler hiç’miş meğer uzam ve zaman bir yok serapa bir şarap küpüne daldırdım bak mey’in sözlerini sanem dedim geride kalana çığlık çığlığa bir konakta mey; hezellerden bir kurna nefesine soyundum yalınayak ve çığlık çığlığa bir suskuyla. itri can döküyor mey kürsüsünden nehirleri taçlanıyor gecenin bak ve şahlanıyor yazgısı sen gülden şarabımsın acı nüktesinden bırak nektarı aktıkça ak/sın oluklarıma kabzasında can’ın bir tutam ahh aniden bir mey bir dudakta soluklandı bir nar’ a sürükledi kendini kurak o an renkler dalıyor boşluğu ve hiçliğe sarılıyor her bucak anlam dağılıyor anlamsızlığa gözlerinin darağacında ayan kılınıyordu efsun tadında ne varsa dev adımlarını duydum okyanusların ve hum orada. ateşe sürülüyordu ve kusuyordu tüm mecazlar seni sen aşikar cilve sal geceme mey kokan sesini tüm meridyenleri birleştirirken ben sen mey bir’de sen tek hecede durmalısın yoksa mecaza kesecek anlam ta baştan hazret-i aşk böyle buyur ıtri can söküyor duy bir şiir kovanına bırakıyorum aşkın yükünü enginlerden bir sazende gibi düşüyor söz yalın bir uzamda kalıyor tüm sanemler yine de söylemek gerek ahu zarım zaman ve mekan ne uzaktır o şaraba ve ne tuzak meyle baş etmiş bir gülizara sen aşikar cilve sal geceme mey kokan sesini şimdi ve engin nefesinle çek beni ateşten bir mey konağında bir an ; müebbet iken hep savruluşta ve her savruluşta dayanıyor mey/hanene bu pişekar yürek ve sen mey çöllerde yağışını bıraktığın heryerde dönencedir bu yüz bir şarap küpüne yandırdım bak meyus küllerimi sanem dedim ardı sorana çığlık çığlığa bir koruda mey; esarete bir kur’a kevserine akkorum hem şimdi hem de sonsuz Filbahar / 6
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © leyla karaca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |