Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
Ölüm, canlıların hayatlarının sona ermesi olarak tarif edilebilir. Günümüze kadar da hiçbir canlı bu kaderinden kurtulamamıştır ve kurtulamayacaktır. Bir canlı için hayatının sona ermesinden daha etkileyici mesele olamayacağından, insanoğlunun ölüme karşı tutumu incelenmeye değer bir konudur. Albert Camus, Yabancı adlı romanında insanın (belki de yirminci yüzyılın insanının diye özellikle belirtmek gerek) ölüme karşı tutumunun nasıl olması gerektiğini, bir olay örgüsünde şöyle açıklamaktadır: “Ama herkes bilir ki, hayat yaşamaya değmez. Aslına bakarsanız, insan ha otuzunda ölmüş ha yetmişinde, pek önemli değildi. Çünkü her iki halde de, pek doğal ki, başka erkekler de başka kadınlar da yaşayacaklardı, hem de binlerce yıl. Sözün kısası, hiçbir şey böylesine açık değildi. Şimdi de olsa, yirmi yıl sonra da olsa yine bendim ölecek olan. Şu anda beni bu düşüncemde biraz üzen şey, yirmi yıl daha yaşamayı düşünürken, yüreğimin korkunç derecede hoplamasıydı. Ama onu bastırmak için yirmi yıl sonra yine o gün gelip çattığı zaman, düşüncelerimin ne olduğunu hayal etmek yetiyordu. Değil mi ki, insan ölecekti, öyleyse bunun ne zaman ve nasıl olacağı pek önemli değildi…” Yukarıdaki bu sözler, bir insanın ölüm duygusuna ne kadar alıştığının veya alışabileceğinin göstergesidir. Bu alışkanlığın büründüğü gerekçe de ortadadır: madem sonuçta ölüm duygusu tadılacaktır, o halde ne zaman ya da nerede olduğunun bir önemi yoktur. Standart bir insanın kabul edebileceği bir düşüncedir bu ve bence de böyle kabul edilmelidir. Bu kabullenmenin gerekçesine bir örnek verelim: Yazının kaşifi olan Sümerlerin birçok edebi türde eserleri vardır. Bunlardan biri de Gılgamış Destanı’dır. Gılgamış bir kraldır ve çok sevdiği dostu Enkidu’nun ölümü onu çok üzmüş ve etkilemiştir. Esasında onu etkileyen bir dostun ölümü değil bizzat “ölüm”ün kendisidir. Çünkü dostunun ölümü üzerine şöyle demektedir Gılgamış: “ “Ben de ölmeyecek miyim Enkidu gibi, Ben de yok olmayacak mıyım onun gibi” Ve bunun üzerine Gılgamış sonsuzluğu yani ölümsüzlüğü aramaya başlar. Başından türlü türlü olaylar geçer ama başarılı olamaz. Sonuçta yapması gerekeni anlar ve ölümü bekler. Ölümün kaçınılmaz bir gerçek olduğunu, eninde sonunda öleceğini kabullenmiştir artık. İşte bu arayış bize 4.500 yıl önceden, insanın ölüme karşı tutumunun nasıl olması gerektiğini göstermektedir: Eninde sonunda ölüneceğini kabul etmenin yanında ne zaman ve nerede öldüğünün de önemi yoktur. Madem biziz ölecek olan, tadacaksak mutlaka o duyguyu, bundan kaçmanın ne anlamı var? İşte bu sorunun karşılığı beraberinde çok önemli bir soruyu da akla getirmektedir: “Öyleyse, hayat çok da ciddiye alınacak mahiyette değil midir?” Tam da burada Peygamber’in bir hadisi akla geliyor: “Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi Ahiret için çalış.” Bu hadis günümüz düzeninin devamı için şarttır elbet ama bizim vardığımız sonuç, bu hadisin temel mantığına belki çoğu yönüyle zıt olmaktadır. Bizim vardığımız sonucu bu hadis üslubuyla anlatırsak sanırım şöyle olur: “Bugün ölecekmiş gibi kendin için,, yarın ölecekmiş gibi yine kendin için yaşamana bak.” Elbette bu kompozisyonda bir sonuca varmak gerek. Benim vardığım sonuç ise Albert Camus’un ve kendisi arasında 4.500 yıl fark olan ama yine de bu konu hakkında aynı sonuca varan Gılgamış’ın fısıltılarıdır: “Hepimiz öleceğiz Enkidu gibi, Hepimiz yok olacağız onun gibi, Öyleyse ne önemi var korkmanın, Ölecek olan bizsek eğer? Ha otuz yaşında, ha yetmiş Ne fark eder Ölecek olan bizsek eğer?”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ceyhan ÖZTÜRK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |