Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Kırlarda gezinen bir ceylan bakışlı dilşah'ın yoluna, ansızın çıkan bir şehsuvar gibiydin tabib-i can'ım. Bütün işitmekliğim çalınmıştı sanki çünkü duymuyordum kalp sesimden başka sesi. Nedir yürekteki bu melâl? Olmuşum aşk ile hemhâl... Gönlümde bir çiçek adı gül'dü. Ve bu mekân sıfatınla güldü. Aşk, apaşikâr tılsım olmalıydı ki, dide-i cevherini seyreylediğim Ay yüzlü yiğidin yüreği kanatlanıp bülbül oluvermişti hemen oracıkta. Kondu omzuma şelale gibi uzayan saçlarımın arasına, billur sesiyle şakımaya başladı. “Ey dilber söyle bana, bu güzellik menbaası nereden? Peri misin, ne'sin sen? Nazenin duruşunla gülistana adım atsan, bütün güller solar oracıkta üzüntüsünden. Öyle ki, Gül-i Şah'sın adeta bir lahza yanılmam. Ceylan gözlerinin tesiri yaktı yüreğimi eyledi köz, kelebek edasıyla gülümseyen leb-i ruşeninden bana lütfetmez misin bir-iki söz? Dilber ey! Saçların tel tel simsiyah! Ellerim usulca dokunsa ipekten daha ipek olduğundan, şüphem yok esasında. Seni gören şu gözlerim, kalbimi aşka tutsak eyledi. Buluşunca gözlerinle o lahza, bakışlarındaki o büyülü pırıltı, kirpiklerini ok eyleyip yüreğimi isabetledi. Bir an düşüncemden şöyle geçti, "yüreğim yerinden fırlayabilirdi aşk'ın nişanesiyle, kirpiğin ok olup onu yerine sabitledi." Şeker misin, şerbet misin? Masumâne hicapkâr başını öne eğişinde bir kez daha eyledin beni deli divane. Ettiğin bu naz ise, cilvene kurban olayım. Şimdi sen söyle, ben ne olayım? Yedi düvele nam saldım, nice koç yiğitlerle cenk ettim. Atımı mahmuzlayınca dörtnala rüzgâr oldum meydanlarda. Amma ve lakin bugüne dek tatmamıştım AŞK nedir? Ey dilber! Ben "ben" değilmişim meğer. Beni benden eyledin. Eğer şu lahza sensiz olacak isem, istemem yaşamasın "sensiz" bu ten! Servi boyundan ola ki dökülse cevri cefa, takipte usanmazım turabının izini bilesin! Yanmakta içli içli gönül... Sanma ki sadece bu gönül! Çevirsen yönünü "seni istemem" diye, yanar benimle beraber cihandaki her zerre. Ah nakşıdil bakışlım, şimdi söyle bana, senin yolunda ne istersin olayım? Çöllerde Mecnun olmamsa istediğin seve seve giderim. Yeter ki düşmesin didelerinden bir katre yaş. Boynunu bükmesin sakın, gül yanağındaki pembeler. Ey Dilber! Ne olur cevap ver?” -Ey Bülbül, CAN bülbül sükût dur. Sen söylerken bunca kelamı, arzu halim zannederek dinledim bu hissiyatını. Sen konarken yüreğimin başköşesine, ben seni yâd ellere salar mıyım? Gönlümde bir çiçek adı Gül'dü. Ve bu mekân sıfatınla güldü. Bir şakıyışın gönlümü gelincik düşlere gark eyledi. Binlerce gelincik huşu içerisinde şimdi. Aralarındaki "Gül" sen. Bütün bir ömür bana hep gülsen. Sevdiğim destur eyleme gayrı. Senindir benim olan gönül şimdi. İkimizindir AŞK'ın şevkiyle yanan sine-i şavk... Gel gayrı "gül aşkım." Bedia Belkıs BALCILAR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bedia Belkıs BALCILAR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |