Yaþam ciddi, sanat neþelidir. -Schiller |
|
||||||||||
|
Bir dakika yahu, bu hikâye böyle baþlamýyordu. Evet, þimdi hatýrladým. Bir þangýrtý kopsun mesela! Cam kýrýklarýyla doluydu her yer... Tiz bir çýðlýk ile cam kýrýlma sesi, müthiþ bir ikili sayýlabilirlerdi yerine göre. Kaygý dolu bir çift göz, olan bitene kýlýf uydurmaya çalýþýyordu. Þok kýsa sürmeliydi. Öyle de oldu. Çýplak ayaðýný tüylü paspasa deðdirmeden, temizlik teçhizatlarýnýn olduðu dolabý açtý ve faraþ ile süpürgeyi aldý. Peþtamala sardýðý yarý çýplak vücudundan sýzan su damlalarýna aldýrmaksýzýn eðildi ve banyo yüzeyine daðýlmýþ cam kýrýklarýný itinayla süpürmeye baþladý. Bir yandan da kanayan parmaðýný kâðýt mendille sarmýþtý... Titreyen kollarý ve dudaklarýnýn yanýnda bir de, gözyaþlarý bu seremoniye eþlik etmeye baþlamýþtý. Nasýl olduysa olmuþ, banyodan çýktýðýnda buðulanmýþ aynayý eliyle silerken, duvara sýkýca monte edildiðini düþündüðü oldukça büyük ve pahalý ayna, birden bire yerinden kýpýrdayýp, büyük bir hýþýmla lavaboya, ardýndan da yere düþmeyi becerebilmiþti. Bir an aynanýn yerinden kýmýldadýðý o an'a dönebilmeyi o kadar çok istedi ki... Ama nafile bir istekti bu. Tüm morali alt üst olmuþtu. Kim bilir evin hanýmý geldiðinde kendisine ne söyleyecekti? Onlara ne cevap verecekti? Oldukça titiz bir hanýmýn evinde, yaklaþýk 10 yaþýndan beridir ikamet eden kimsesiz bir kýzdan baþkasý deðildi, aynadaki duru yüzüne bakarken ani bir þaþkýnlýða boðulan kiþi... Yerdeki kýrýk ayna parçalarýna yüzü aksederken, bir yandan da sessizce damlayan gözyaþlarý, ýslak saçýna karýþýyordu. Hayattan göçerken de böyle olacaktý, cansýz bedenlerimiz kuþkusuz. Bir parça beze sarýlacak, nemli vücudumuz. Ölmüþ anasýný musallada görmesine raðmen, bu ayrýntýyý fark etmedi genç kýz… Küçük odasýna doðru giderek, üþüyen vücudunu teskin edecek gerekli kýyafetlerini giyindi. Daha 17'sindeydi. Hayatý anlamlandýrmaya çabaladýðý bir zaman diliminde, kendine ait olmayan bir evin içinde, bin bir düþüncelerin gölgesinde bir sýðýntý gibi yaþamaya çabalýyordu. Aslýnda kimse ona "sýðýntýsýn" demiyordu. Bunu hissettirecek bir þey de yapmýyorlardý. Evin içerisinde, kendine öðütlenen iþleri yaptýðý takdirde, iþittiði taltif cümleleri kendisini mutlu kýlmaya yetmiyordu artýk! Ama ne var ki, gidecek baþka bir yeri, sýðýnacak bir limaný yoktu. Küçük yaþta ailesini kaybettiði talihsiz bir kazanýn ardýndan, kimsesiz kaldýðýndan dolayý, yaþadýðý kasabanýn ileri gelenleri tarafýndan büyük þehirdeki hemþerilerinin yanýna, ev iþlerinde yardýmcý olmasý için gönderilmiþti. Þükür ki, her þeyiyle ilgilenen bir güngörmüþ aileydiler. Ama hakiki bir ailenin ikamesi deðildi asla. O mutlu çaðlarýnda, iki göz odalý evlerindeki, anne kokusunu nasýl da özlemiþti… Saçlarýný örerdi annesi. Her banyodan sonra itina ile örerdi iki belik yaparak. O günlerin anýsýna dalýp, yüzeyde biriken buðuyu sildiði bir sýrada, hayali de paramparça olmuþtu ayna ile beraber. Ve evin hanýmý geldiðinde izah etti, duru gözlerinden bin kere hicran damlasý düþüren... Olan olmuþ artýk, diye hýþýmla teftiþ edildi, aynanýn mezarý olan satýhlar. "iyice temizlenmiþ mi" merakýyla, asabi bir sual ile evin içinde, ivedilikli kelimeler uçuþtu bir bir... Kýzýn gözleri halýdaki desene iliþti... Haným hýzlý hýzlý konuþurken, kýz halýya binip, masallardaki gibi göðe doðru uçmak istiyordu. Kim bilir nasýldý halýyla uçmak? Halý da, halýydý mübarek! geçen sene ecnebi memleketlerden getirilmiþti, ipek olmalýydý yüzeyi. Evin hanýmý nasihat bombardýmanýna tutarken kýzý, bizim kýz çoktan hayal âlemine doðru yolculuða çýkmýþtý bile... Herkes uyuyunca gecenin kör vaktinde açýp penceresini, uçan halýyla, masallarýn çocuksuluðuna sýðýnacaktý. O an içinden tarifsiz bir gülme geldi-gelmek üzereydi. Üstelik o muhteþem aynanýn kýrýlmasýndan müsebbip, öðüt merasiminde hazýr oldayken, evin hanýmýnýn yüzüne bakýp, tüm gücüyle kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Kendi kendine içinden diyordu ki; "aynayý kýrdýðýn yetmedi, bir de evin halýsýný uçan halý diye kaçýr gökyüzüne de, gör gününü hayal cadýsý... Sabah kalktýðýnda halýsýný da bulamasýn yerin de, o zaman görürüz artýk seni..." içinden tiyatrolar çevirerek söylene dursun bizim kýz... Evin hanýmýný menopoz ateþi basmýþtý çoktan. Eline aldýðý bir bardak soðuk suyu içerken, daha dikkatli olmasý gerektiðini bir kez daha hatýrlattý, saçlarý annesinin kokusunu kaybetmiþ kýza. "Saçlarý annesinin kokusunu kaybetmiþ kýz..." paragrafý burada kestik. Eline bir elma aldý, anlatýcý... Isýrdý ve tabaða koydu. Ovuþturdu baþýný, bu günlerde boynu epeyce aðrýyordu. Parmaklarýný kenetleyerek ileriye doðru gerdi elini... Ve müziðin sesini açtý. Geriye doðru yaslandýðý sandalyesine, gözünü kapatarak kurgusunu tamamlamaya çalýþtý. "Uyuz martýlar... " "Hepsi uyuz bu martýlarýn be! Þunlara bak, sanki mal bulmuþ maðribi gibi, çýðlýk atarak birbirilerini gagalayacaklar, bir parça simit için" dedi. "þuna bak, ülen daha demincek yedin sen oðlum! Yanýndakine atýyom ben açgözlü þey" dedi, tüm sesiyle. Oysa bilmiyordu ki, doðada hayvanlar birbirleriyle sürekli bir rekabet halindeler. Büyük balýk küçük balýða, "pardon" demiyordu onu midesinde öðütürken, gökyüzündeki martýlarýn en hýzlýsý da simit kapma yarýþýnda bulabilirlerdi pekâlâ birbirlerini. Hem bu cümleyi sarf eden genç adam, henüz, çalýþtýðý lokantada ustasýnýn sözünü yavaþ yerine getiriyor gerekçesiyle iþten çýkarýlmýþtý... Bir kaç sene evvelsi, ayakkabýsýnýn ökçesine basarak bakkala koþan bir týfýl oðlandý. Biraz inatçý fazlasýyla baþýna buyruktu... Buyruktu ama en acil tarafýndan bir iþe ihtiyacý vardý. Yazýcý, gülümsedi. Demek ki neymiþ, "uyuz martýlar" demekle olmuyormuþ bu iþler aða? Fark etseydi genç adam, o martýnýn elini çabuk tutmazsa aç kalacaðýný, belki kendisi de ustasýnýn yanýnda sebat etmeyi öðrenen bir zihniyette olurdu. Cebindeki bozukluklarla simit alýrken, ustasýnýn kendisine haksýzlýk ettiðini, cep telefonuyla memleketteki anasýna haber veriyordu. Can sýkýntýsýndan martýlara yem ettiði o simidin serüvenini düþünseydi, üzerinden dökülen susamlarýn bir tanesini, zahmetlice yuvasýna taþýyan bir karýncanýn varlýðýný hissetseydi. Usta, deseydi. Ýstanbul'a geleli kaç mevsim oldu? Beni bu kurt kapanýnda býrakma... Senden öðreneyim müsaade ediver de, iþin lâyýkýyla yapmayý, deseydi. Cebindeki üç beþ kuruþa bakýp da, nara atmasaydý. Hazýra dað dayanýr mý oðul? Demiþti anasý oysa. Genç adam, ayrýldýðý lokantanýn iki sokak berisindeki bir lokantaya iþ için müracaat etti. Dükkân sahibi bugün baþla iþe dedi. Sanayi tipi tencereler içinde, yaðlý bulaþýklara doðru adým attý sonra... Hikâye devam ederken, yazýcý boyun aðrýsýna, "hiþþþt sessizlik..." dedi. Müziðin sesini azalttý. Sakince geliyordu, tý ný tý ný týný tý nýý nýýý... Martýlar uyuz olmadýðý gibi, üstelik bir de sevimliydiler. Bir karýnca susam tanesini yuvasýnýn en korunaklý mahzenine gizlemiþti. Kýrýlan aynanýn yerine yenisi takýlmýþtý. Eskimiþ vida yuvasý, aynanýn bir daha düþmemesi için saðlamlaþtýrýlmýþtý. Genç kýz mutfakta akþam gelecek konuklar için tatlý hazýrlýyor, evin hanýmý gardýrobun önünde filozof edasýyla ne giyeceðini düþünüyordu. Bir kelebek camdan dýþarýya çýkmak için pencereye defalarca çarparken, bir yolcu otobüsünde, evine varmak için istiflenmiþ insanlar oturacak bir koltuk bulanlara imrenerek bakýyordu. Bir adam pazardan pýrasa almýþ eve giderken, yoldan geçen araba cadde de biriken suyu yanlýþlýkla yayalarýn üzerine sýçratýyor, okkalý bir lafý hak ediyordu. Hayat, dedi yazýcý... Bir ömrün içinden geçen soluk alýp-vermeleri anlamlý kýlabilmek için, gözlerinizi bir kuytuda kapatýp, bir parça düþünebilmektir dedi. Ve o anda kapatýlan gözlerin ardýnda tahayyül edilenler, kalbe nakýþ gibi iþlenmek üzere dimaðdan gönle yol bulup aktý... Bedia Belkýs BALCILAR
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bedia Belkýs BALCILAR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |