..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ölümden önce yaşam var mı? -Duvaryazısı
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler > Tayyibe Atay




5 Ekim 2002
Zor Yıllar -13-  
Tayyibe Atay
Okunanları dinliyor gibi göründüm ama aklım başka yerdeydi.Bir şiiri mayalıyordum yüreğimde: YASAK AŞK!...


:BEBA:
Bayramlık elbiselerimizi giyer, başımıza köşeleri işlemeli kenarı pullu tülbentlerimizi bağlar; ayaklarımıza yün çoraplarımızı geçirirdik.Yastıkları, minderleri saman doldurularak yapılmış sedirlere dizilir, babamızın camiden gelmesini beklerdik.Dış kapının açılmasıyla birlikte odanın kapısına koşar, sıraya geçerdik. Önce babamın, sonra annemin elini öperdik. Beni şaşırtan şey; annemin de babamın elini öpmesiydi. Erkeği kadından üstün tutan bir davranış olarak gördüm bunu ve hiçbir zaman eşimin elini öpmedim...Dahası var; çocuklarımın, babalarından önce benim elimi öpmelerini söylüyorum üstelik..

Kahvaltı sofrasında çorba içerdik; aynı tastan..Ne bal arardık, ne zeytin, ne de peynir...Şokellanın adını bile bilmezdik..Sadece çorba!..Bayram sabahlarında bile bozulmazdı bu düzen. Karnımızı doyurduktan sonra köyün ortasındaki ‘Harman Yeri’ denilen alanda toplanırdık bütün köy çocukları...Hepimizin yüzünde bayram sevinci, hepimizin gözünde çocuk olmanın mutluluğu çiçeklenirdi...Bombol fistanlarımız içinde birer kuştuk sanki; uçardık!.Her evin kapısını tıklatır, renk renk şekerler toplar, ceplerimize doldururduk. Eve gelince sayardık onları...Onları sayarken varırdık şekerin tadına, yemeye kıyamazdık. Bizi böylesine sevindiren şey, özlemle onlara sahip olmaktı belki. Uzaklarda olduğunu bildiğin ve sevdasına düştüğün bir sevgilinin, beklenmedik bir zamanda çıkıp gelişinden doğan mutluluğu yaşar gibi hani!..Hani telaşlandığın, hani dokunmaya kıyamadığın, hani oturtacak yer bulamadığın anlar olur ya; işte böyle bir duyguydu onlara sahip olmak duygusu..Çok güzeldi çokk!.......

Bayramların ilk günü şeker toplayıp el öpmekle geçerdi. (Tokalaşmayı atlıyorum. Dudak öpme modası başlamamıştı dahaJ)))..) Ertesi gün ise tüm köy halkı cami avlusunda yemek yerdik. Tepsilerle gelen sahan sahan yemekleri yer sofralarında halka oluşturup yerdik.Masada yemek yemek günahtı o zamanlar. Mantığı olmayan bu günaha bile inanıyorduk. Aslında günah sayılan bütün şeyleri yaratanlar insanlardı bana kalırsa!.Acıması kıt insanlar, şarlatanlar yani..Zevk duyuyorlardı onları bizlere dikte etmekle...İki büklüm yemek yemenin mantığı olur muydu hiç?Yalandı işte!..O şarlatan grupları öylesine çoğaldı ki zamanımızda, söylediklerine inansak Allah’ı unutacağız neredeyse! Birkaç ay oluyor komşunun dua günü var dediler, çağırdılar.' Hadi gideyim de biraz günah çıkartayım' dedim, bedenimden. En kısa eteğimi giydim; en kolsuz bluzumu geçirdim üstüme..Başımı da örtmedim inat olsun diye...Herkesin beni rahatça görebileceği bir sandalye bulup oturdum. Bana çaktırmadan bakan gözlere aldırmadan dinledim söylenenleri..Arapça olduklarından dolayı hiçbir şey anlamadım aslında..Dinlemiş gibi göründüm ama aklım başka yerdeydi. Bir şiiri mayalıyordum yüreğimde: YASAK AŞK! Dizelerini unutmamak için ezberledim ve eve gelir gelmez kaleme aldım onu.

Yokluklara rağmen çeşit çeşit yemekler yapardı annelerimiz...Sanki yemek yapma yarışı yapılırdı burada. Bayram yemeği dışında bulamayacağımız listede ise; tavuklu pilav (çoğu bulgurdan), un helvası, yaprak dolması, çorba, börek, ahlat hoşafı bulunurdu.

Birliğin, beraberliğin timsali olan o bayram yemeklerini heykel yapıp dikilirim karşısına...Kaşık sesleri. gülüşmeler, sene de iki kere de olsa karnı doyan insanların yüzleri gelip canlanır hayalimde... Elimde değil, artar özlemim...Çocukluğuma doğru giderim ister istemez...Hayır isterim!..Keşke çocuk kalabilseydim! Keşke:

MERHABA SANA GÜZEL ÇOCUK!
GÜLÜŞÜNÜ BÖLSEN ORTASINDAN;
YARISI SENİN OLSA,
YARISINI BANA VERSEN...
SONRA OYNASAK OYUNCAKLARINLA,
SEN HİÇ BÜYÜMESEN!...

Demeseydim....

Galiba hüzünleri yaratanlar hep şairler oluyor..(kendimi şair saymadım hiçbir zaman..)Ve şiirlerin boş kalan dizelerini doldururken, içimizde yıkılan dağların sayısı artıyor, ovalar çoğalıyor...Bulanık sular duruluyor bir bakıma!..Attığımız taşlarla helezonlar çiziliyor şiir denilen göle...Yakamozlarında yırtılıyor ayın yüzü..Yıldızlar unutup gidiyor güneşe olan özlemlerini...Yanıyorlar gecede; bir pısıp,bir alevlenerek...Offffffff!.....Ne zormuş insan olmak! Ne zormuş, insan olup da, insan gibi yaşayamamak!...

( Devam edecek)






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın unutulamayan dönemler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zor Yıllar -1-
Zor Yıllar -2-
Zor Yıllar -4-
Zor Yıllar -8-
Zor Yıllar -14-
Zor Yıllar -20-
Zor Yıllar -24-
Zor Yıllar -17-
Zor Yılar -16-
Zor Yıllar -19-

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Amma Uçmuşuz
Sinekler
İmam Olacağım
Ey Hayat
Zırlamayı Bırak
Zamana Kırıntı
Selam Efendim
Ah Canım
Bitanemi
Dedüdü Dedüdü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Araba [Şiir]
Bizim Otobüs [Şiir]
Masa 2 [Şiir]
Bostan [Şiir]
Pezoooo [Şiir]
Köprü [Şiir]
Tavşan [Şiir]
Ötanazi [Şiir]
Damlacıklar 4 [Şiir]
İçsel Haber [Şiir]


Tayyibe Atay kimdir?

Yeni şiirin,uzun yıllar yazmama rağmen yeni şairiyim. İnternet ortamı sayesinde okuyucu önüne çıktım henüz. Ne kadar şair olduğumun yanıtını ise okuyucuya bırakıyorum. Bayan yazarların çok az olduğu bir ülkede,duygu ve düşüncelerimi,şiirin ruhu okşayan ,elleyen tarafıyla anlatmaya çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ahmet Arif,Behçet Necatigil,Nihat Behram...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.