..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Güven ve Güvensizlik > M.Nazým Güler




3 Þubat 2011
Tahammülsüzlük, Gelecek Korkusundandýr!  
M.Nazým Güler
Kendilerine, fikir ve ilkelerine güveni olmayanlar, tahammülsüz olurlar; çünkü gelecek kaygý ve endiþesi içine düþmekteler. Çünkü ilkelerinin, yalanlar üzerinde; fikirlerinin de çürük temellere dayalý olduðuna, dolayýsýyla gerçeklere tahammül gösterirse, her þeyin olacaðýna varacaðýna ve bunun da kendi kariyerlerinin sonunu getireceðine inanýyorlar.


:BHAD:
TAHAMMÜLSÜZLÜK, GELECEK KORKUSUNDANDIR!

Neden birbirimize tahammül edemiyoruz; varsýn az olsun da, yeter ki sadece benim olsun mantýðýný aþamadýysak, demek ki, hâla bir yerlerde sýkýntý/lar vardýr. Bu sýkýntý/lar, galiba sistemin bize empoze ettiði hediyesi olmalý; “Cumhuriyet” adý altýnda kurulan rejimde, önce “cumhur”un rolünü öldürdüler; sonra cumhur adýna hep tek “þef”ler olarak konuþtular. Tek þef, tek parti, tek millet, tek bayrak, tek devlet vs.”tek” lerle tek(me)lendik, ezildik, büzüldük, dipçik ve jop zoruyla “tek” sýraya dizildik. Dizildik de ne oldu; “mutlu” olduk mu; hayýr!..

El alem, bilgi çaðýnda, bilgi dünyasýný GHz hýzýyla turlarken, bizler, hâla, halklarý sürü yerine koyup, kendimizi de, onlara, eli sopalý çoban sayýyoruz. Hala ne çobanmýþýz da, geliþme gösteremeyip “çoban” kalmýþýz. Ancak, halklar, artýk sürü deðildir; hiçbir “çoban” kendini kandýrmasýn, halklar, uyanmýþ ve her þeyi, her ortamda, ya görsel medyadan veya internetten takip edebiliyor, geliþmeleri izleyebiliyorlar. Dünyanýn neresinde neler oluyor, niçin oluyor; sorunlarýn çözümü nedir, nasýl oluyor, hýzla öðrenebiliyor. Halklar, hýzlý geliþen bu çaðda, kendilerini hýzla geliþtirebiliyorlar; geride kalanlar sadece kendisini “çoban” sananlar oluyorlar. Hala, tek þef, tek parti, tek dil ve tek bayrak ile kendilerini avutanlar, çaðý geriden seyredip “tek”liyorlar!.. Peki, daha ne zamana kadar? Onlar, ödenmiþ bu kadar bedel ve taþýnan bunca vebalýn aðýrlýðýnýn farkýndalar mý acaba? Kimi koltuk derdinde, kimi de sadece kendi caný derdinde oluyor; ya acýlar içinde kývranan halklara çektirdikleri/çektirttikleri sancýlar umurlarýnda mýdýr?

Halklar, artýk yeter, deseler, nereye kaçabileceksiniz, hiç düþünebildiniz mi? Artýk bu yanlýþ hesabý terk edin ve hesaplarýnýzý düzeltin; halklarla barýþýn ki, kendinizle de barýþýk olabilesiniz. Yoksa, çaðýmýzda devrilmekte olan “domino” taþlarýndan biri de siz olursunuz!

Cumhuriyetin “tek”çileri gibi, Kürt tarafýnda da türevleri vardýr ne yazýk ki!.. Bunun hikmeti nedir; niçin bizde de bu böyledir, tarafsýz araþtýrmacýlarýn üzerinde durmasý gereken (tezlik) bir konudur. Gerek “sol” tandanslý ve gerek “dinci” tandanslý olan örgütler, kendi alanlarýnda, kendilerine rakip kabul etmedikleri gibi, eleþtiriye de tahammülleri yoktur. Özeleþtiri, diye bir öz deðerleri de yoktur. Kürt “tek”çileri de, ne yazýk ki, devletten, kendileri için militanca “demokrasi” isterlerken, insan haklarý açýsýndan en keskin sloganlarý kendilerince üretirlerken ve bu yönde bütün halk kesimlerinden de kendilerine destek isteyebiliyorlarken; ancak ne örgüt içi ve ne kendilerini destekleyen halka zerre kadar demokratik bir hak lütfetmezler. Onlardan, gelecek eleþtirilere tahammül etmedikleri gibi, kendilerinden, kendilerine mutlak itaat etmelerini isteyebiliyorlar hâla!.. Bu ne yaman çeliþkidir ki, çaðýn gerçeklerine sýrtlarýný çevirip de, bu bilgi çaðýnda, nasýl bu kadar piþkin olabiliyorlar? Bu “çoban”lar, halký ne sanýyorlar? Sürü mü?!

Bir din hocasý, kendi vaazýna kendisi uymuyorsa, lütfen boþuna vaaz etmesin; yaptýðýyla, sadece zaman kaybý yapar, etkili olamaz. Ne zaman ki, söylediklerini, kendi nefsinde yaþatabilirse; o söylemlerini, baþkalarýyla da paylaþabilecek duruma gelecek ve söylemleri insana etki yapabilecektir ve o din hocasý, o zaman topluma faydalý biri olabilecektir.

Bir siyasetçi, yapamayacaðý bir þeyi halka vaad etmesin; kaldýramayacaðý bir sorumluluðu üstlenemeyecekse, halklarýn karþýsýnda boþ iddialarda bulunmasýn. Böyle bir siyasetin adý yalan olur, dolan olur; kimse de buna inanmaz.. Menfaat üzerinde dönen siyasete veya yalana dolana oturtulmuþ boþ vaadlere, kim, niçin inansýn veya güvensin ki? Siyasetçi, sistemi doðru tahlil etmelidir, doðru yorumlamalýdýr; sisteme raðmen, tek baþýna veya halkla birlikte neler yapabilecekse (ya da neyi, neden yapamayacaksa) onu, net olarak ve dosdoðru dile getirebilmelidir. “Baþkan”larýnýn (yanlýþlarýna da onay verecek kadar) emir kölesi olacaklarýna; halklarýn ve seçmenlerinin birer avukatý olsunlar.. Ya da, bize “siyaset”(!) yapmasýnlar!..

Bir devrimci, düzene köklü deðiþiklikler dayatmadan önce ve bu uðurda halka çaðrý yapmadan ve onlarý, kendileriyle birlikte telef etmeðe kalkmadan önce; kendi nefsinde devrim yapmalýdýr, içindeki egoist tabularýný yýkmalýdýr. Kendi içinde, çýkarcýlýk, kariyeristlik, egoistlik, baðnazlýk, kýskançlýk, kin ve nefreti öldürmelidir ki, gerçekten devrimci olabildiðini kanýtlamalýdýr ki, halka giderken de inandýrýcý olabilsin.. Yoksa, bu yolda çook çamlar devirecektir.. O çamlar ki, her biri analarýn kýnalý kuzusudur!.. Yazýktýr.

Bir demokrat, demokrasi mücadelesini savlarken, insan hak ve özgürlüklerini isterken; önce kendi içinde demokrasinin ve demokratlýðýn tohumlarýný yeþertmelidir. Kendi ailesi içinde ve çevresine karþý önce kendisi demokrat olmalýdýr ve çevresindekilerin hakkýný, hukukunu tanýmalýdýr. Eleþtiriye tahammül etmelidir; gerektiðinde öz eleþtiriye de hazýr olabilmelidir. Kendini düzeltemeyen, baþkalarýndan düzenlilik isteyemez; aksi durumda inandýrýcýlýðýný yitirecektir. Baþkalarýna özgürlük tanýmayanlarýn kendileri de özgür olamayacaðý gibi, hiçbir konuda bir baþkasýndan özgürlük talebinde de bulunamazlar; çünkü istediði özgürlükleri kendileri hak etmiþ olmazlar. Örneðin, sokakta, kadýn haklarý, diye slogan atýp, eve döndüðünde hanýmýna karþý saygýsýz ve erkek egemenlikli bir despot olan, bir erkeðe demokrat denebilir mi? Unutmayalým ki, demokrasi adýna istediðimiz özgürlüðü, demokratik duruþu, barýþ ve huzuru önce evimizden baþlatmalýyýz. Dilimizle tek deðil, yüreðimizle de demokrat olabilmeliyiz.

Bir milliyetçi, eðer kendi milletini diðer dünya milletleri kadar çaðdaþ ve eþit görmek istemiyorsa; diðer milletlerin hak ettikleri en doðal haklarý, kendi milletine çok görüyorsa ve istemiyorsa, bu kiþiye asla güven olamaz. Böyle bir kiþiden ne milliyetçi, ne de yurtsever çýkabilir; demek ki kendi egoizmini tatmin için, sadece kendi caný derdine düþmüþ olarak, kendi þahsýna çýkar ve kazanýmlar elde edebilmek için bu terimleri ikiyüzlüce ve hoyratça kullanýyordur.

Gerçek anlamda milliyetçi olan, milleti için kendinden fedakârlýkta bulunur, milleti için her þeyin en güzelini savunur; önce milletin geleceðini düþünür ve kendi geleceðini, kendi milletinin çýkarýyla çakýþmayacak þekilde düzenler, ayarlar ve buna göre davranýr. Gerçek bir milliyetçi, kendi milleti için, en uygar devlet biçimini, insan hak ve özgürlüklerini merkezine alan en demokratik yönetim biçimini, en saygýn bayraðý, en çaðdaþ, en aydýn, en zengin ve en onurlu bir yaþam düzeyini, kendi milletine layýk görmelidir ve bunun için tüm gücünü seferber edip, çaba göstermelidir. Bu söylemlerin dýþýna taþan bir milliyetçilik, ya hedefsiz ve herkesçe kullanýlabilir bir ýrkçýlýk veya þahsi çýkarlarý gölgeleyen bir maske olabilir ancak. Bundan da sakýnmalýyýz.

Sonuç olarak, bir insan, vatandaþ ve birey olarak, tüm güzelliklere önce kendi yüreðimizde yer vermeliyiz; sonra kendi dýþýmýzdaki herkesin varlýðýna ve eleþtirilerine bu yönde tahammül göstermeliyiz. Kendimiz için istediðimizi, çevremizdekilere de isteyebilmeliyiz. Neyi hak ediyorsak ve hangi haklarý elde etmek istiyorsak, bu haklardan, dýþýmýzdaki herkesin de hakký olmasý gerektiðini kendi özümüzde kabul etmeliyiz ve sonra bunu, kendi dýþýmýzda da bilince çýkarmalýyýz.

Kendilerine, fikir ve ilkelerine güveni olmayanlar, tahammülsüz olurlar; çünkü gelecek kaygý ve endiþesi içine düþmekteler. Çünkü ilkelerinin, yalanlar üzerinde; fikirlerinin de çürük temellere dayalý olduðuna, dolayýsýyla gerçeklere tahammül gösterirse, her þeyin olacaðýna varacaðýna ve bunun da kendi kariyerlerinin sonunu getireceðine inanýyorlar. Oysa korkunun, ecele faydasý yoktur. Tarih ve zaman, doðal seyrinde akýþýný acýmasýzca sürdürecektir; tüm gerçekler, tüm çýplaklýðýyla su yüzüne çýkacak ve mutlaka her þey olacaðýna varacaktýr. Doðruyu, doðru yaþayanlar ve doðruyu savunanlar, tarihin akýþýyla uyumlu olarak, sancýsýz bir þekilde geleceðe doðru hýzla yol alacaktýr; yanlýþ yapanlar ve bu yanlýþlarýnda ýsrar edenler ise, tarihin, sadece ileriye doðru çalýþan çarklarýnýn diþlilerine kapýlýp, öðütülerek tarih çöplüðüne atýlmak üzere, süreç içinde temizlenecektir. Oysa, biliyoruz ki, insanca yaþam ve gerçek demokrasi, herkese lazým ve olmasý da gereklidir.

Selam ve sevgiyle kalýn.

M.Nazým Güler
info@mnazim.com
http://www.mnazim.com/konu-tahammulsuzluk-gelecek-korkusundandir-867.html



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn güven ve güvensizlik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sadece Yazmak, Yazarlýk Mýdýr?

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bu Ülkede Barýþý Ýsteyen Var Mýdýr?
Hatip Dicle Olayý, Açýlýma ve Çözüme Çomak Sokmak Mýdýr?
Demokratik - Kürt Açýlýmý Nereye Kadar?
Kendi Ýrademiz Varsa Özgür Olabiliriz.
Kocaman Bir Asýr Heba Edildi; Neden veya Kimler Ýçin?
Seçim Sürecinde "Demokratik" Yalanlar Yarýþý Baþlayacaktýr!..
Kürtleri Temsil Sorunu ve Çözüm Sürecine Dair
Bilge Köyü Vahþetinin Gerçek Sorumlularý Kimlerdir?
Seçimin Sonucu, Halklar Arasý Barýþ ve Diyaloðu Dayatýyor
Yeni Anayasa, Son Anayasamýz Olmayacaktýr.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðime Lehimliyorum Seni [Þiir]
Veda Edemem! [Þiir]
Seni Arýyor Gözlerim [Þiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Þiir]
Daðlar Yüreðimi, Bu Daðlar! [Þiir]
Esirin Olmuþum [Þiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Þiir]
Sende Buharlaþmaktayým [Þiir]
Ben, Kendim Olmak Ýstiyorum. [Þiir]
Zor Kabulleniriz [Þiir]


M.Nazým Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Þiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasýndadýr. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparým. .

Etkilendiði Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahýný almayayým.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.